Adana'da 13. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı: Renk, coşku ve kardeşlik 1.5 milyon kişiyi buluşturdu
Siyasin gergin gündemindeki Türkiye’ye, Adana’da baharı portakal çiçeği kokusu ile karşılayan karnaval nefes oldu. Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalını arkadaşımız Elif Yıldız Harmankaya takip etti, karnavala can veren Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile görüştü.

Elif Yıldız HARMANKAYA
Nisan ayında Adana sokaklarında sadece bahar değil portakal çiçeği kokusu, müzik, neşe ve dayanışma da dolaşıyor. Bu yıl 13'üncü kez düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı, 'Dünya Çocukları' temasıyla bir kez daha kenti açık hava sahnesine dönüştürdü. Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalı, 150 bini aşkın ziyaretçiyi yurtiçi ve yurtdışından Adana’ya çekti. Adanalıların da coşkuyla katıldığı etkinlikler yaklaşık 1.5 milyon kişiyi sokaklarda buluşturdu.
ADANA'YA GELİN, CİĞERİMİ YİYİN!
Karnavalın ev sahiplerinden olan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, her fırsatta söylediği gibi bu yıl da davetini yineledi: “Adana’ya gelin, ciğerimi yiyin!”
Bu sıcaklık, şehrin ruhunu özetliyor. Herkesin kendinden bir parça bulabildiği, sokakta eşitlenebildiği, beraber gülebildiği bir kültür... Karnaval da bu ruhun en güçlü yansıması hâline geldi.
BİR ŞEHRİN KADERİNİ DEĞİŞTİREN ADAM: ALİ HAYDAR BOZKURT
Bugün Adana, yalnızca bir lezzet ve güneş şehri değil aynı zamanda bir kültür başkenti. Ve bu dönüşümde kilit isimlerden biri: Ali Haydar Bozkurt – Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı Komite Başkanı ve Toyota Türkiye CEO’su.
Elif Yıldız Harmankaya, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı Komite Başkanı ve Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt ile birlikte
Bozkurt’un 13 yıl önce ortaya koyduğu bu vizyon, Adana’nın çehresini değiştirdi. Bir fikirle başlayan bu yolculuk, bugün dev bir kültürel ve ekonomik kalkınma projesine dönüştü.
Kendisi şöyle diyor:
“Karnaval yalnızca bir eğlence değil, kültür ve sanat dünyamıza katkı sunan büyük bir etkinliktir. Ve bu karnaval halkımızındır.”
Geçen yıl karnavalın kent ekonomisine yaklaşık 5 milyar TL katkı sağladığı ortaya konulmuştu. Bu yıl artan katılımla birlikte bu rakamın da aşılması bekleniyor. Tam kapasite çalışan oteller, restoranlar, kafe ve dükkânlar, kadın ve genç girişimciler, bakkallar, toptancılar... Tüm şehir bu enerjiye ortak oldu.
RENKLERİN, SESLERİN VE KOKULARIN KARNAVALI
5 Nisan’da gerçekleşen kostümlü kortej, bu yıl da en çok beklenen anlardan biriydi. Rusya, Ukrayna, Japonya gibi ülkelerden gelen renkli gruplarla birlikte Adana adeta turuncuya boyandı. Balkonlar bayraklarla, sokaklar alkışlarla doldu.
Karnaval boyunca 200’den fazla etkinlik gerçekleşti. Merkez Park ve Atatürk Parkı’ndaki sahnelerde konserler, tiyatrolar, dijital sergiler, çocuk atölyeleri, bale, opera ve halk müziği gösterileri izleyicilerle buluştu. Picasso Dijital Sergisi, Refik Anadol enstalasyonu, Saraydan Kız Kaçırma gibi seçkin gösteriler karnavalın sanatsal çıtasını yükseltti.
ÇOCUKLAR BU YILIN KALBİNDEYDİ
'Dünya Çocukları' teması kapsamında çocuklara özel alanlar kuruldu. Drama, müzik, dans, felsefe, resim, çizgi film karakterlerinin gösterileri, panayır çadırları... Adana’da bu yıl çocuk olmak çok güzeldi. Eğitici atölyeler ve tiyatro oyunları ile çocuklar hem eğlendi hem öğrendi.
ADANA'NIN BEREKETİ SADECE TOPRAĞINDA DEĞİL
Adana, portakal çiçeği gibi... Dışarıdan bakıldığında basit ama yaklaştıkça baş döndüren bir aroması var. Sadece verimli topraklarıyla değil; sıcakkanlı insanları, özgün kültürü ve yaşama sevinciyle de bereketli bir şehir. Bu coğrafyada doğan fikirler, tıpkı Yaşar Kemal’in romanlarında olduğu gibi toprağın altından yükselir, halkın sesi olur.
Bu karnaval, Adana’nın yaratıcılığını, hoşgörüsünü ve dayanışmasını sokaklara taşıyan bir ayna. Kadın, erkek, çocuk herkesin birlikte sokakta olması, herkesin kendi bütçesine göre yiyip içebildiği bir düzende eşitliği yaşaması... İşte gerçek festival bu.
Nisanda Adana’da olmak, sadece bir mevsimi yaşamak değil; bir şehri hissetmek, bir kültürü solumak, bir topluluğun parçası olmak demek.
Ve bu yıl bir kez daha gördük ki:
Ne kadar farklı olsak da, bir araya geldiğimizde ne kadar güzeliz.
patronlardunyasi.com