Tür­kiye’nin kamu borcundaki artış rekor kırdı

Tür­kiye’nin kamu borcundaki artış rekor kırdı

Ekonomik dengeleri rasyonel zemine oturt­ma hedefiyle geçen yıl göreve gelen yeni ekonomi yö­netimi parasal sıkılaştırma esaslı programda 16 ayı geride bırakırken, bu dönemde Tür­kiye’nin kamu borcu artış iv­mesini sürdürerek rekor bir düzeye geldi.

Tür­kiye’nin kamu borcundaki artış rekor kırdı
16px
24px
22.11.2024 07:05Güncelleme: 22.11.2024 07:11
ABONE OLgoogle

Hazine ve Maliye Bakanlı­ğı’nın açıkladığı verilere gö­re, yerel yönetimler ve sosyal güvenlik kurumları dışında kalan kamu idari birimlerini kapsayan “merkezi yönetim”e ait olan ve Hazine tarafından yönetilen kamu borcunu kap­sayan söz konusu stok, yeni ekonomik programı kapsa­mında önlemlerin hayata ge­çirilmeye başladığı Temmuz 2023 başı ile bu yılın ekim so­nu arasındaki dönemde yüzde 56,5 oranında 3 trilyon 175,5 milyar lira artarak 8 trilyon 795,7 milyar liraya ulaştı.

Bütçe açıkları ve kamu borçlanma gereğinde devam eden artış ivmesi, programın ilk 16 ayında borç stokunda rekor düzeyde bir büyümeyi beraberinde getirirken, ka­munun özellikle yüksek fa­iz oranları gittiği TL cinsi iç borçlanmalarla piyasadan yo­ğun oranda kaynak çekmesi özel sektör yatırımları üzerin­de daraltıcı etki yaptı.

HAZİNE İÇ BORÇLANMAYA YÜKLENDİ

Dış kaynak imkanlarında­ki daralmanın yeterince aşı­lamadığı bu dönemde, kamu açıklarının finansmanı için gerekli kaynaklar esas ola­rak, aşırı yükseltilen faizle­rin cazip kıldığı TL cinsi dev­let iç borçlanma senetlerinin (DİBS) ihracı yoluyla temin edildi. Merkezi yönetim borç stokundaki hızlı büyüme, özellikle TL cinsi kağıtlarla yapılan iç borçlanmadan kay­naklanırken, dövize dayalı iç borçlar ile dış borçlardaki bü­yüme görece düşük kaldı.

Dünya'dan Naki Bakır'ın haberine göre, Temmuz 2023-Ekim 2024 döneminde TL cinsi iç borç stoku yüzde 92,8 oranında net 1 trilyon 713,3 milyar lira­lık bir artışla 3 trilyon 558,8 milyar liraya ulaşırken, dö­viz cinsi iç borç stoku yüzde 20,6 artışla 880,9 milyar lira oldu. Böylece toplam iç borç stoku yüzde 78,4 oranında 2 trilyon 18,8 milyar lira büyü­yerek 4 trilyon 594,4 milyar li­raya ulaştı.

Aynı dönemde merkezi yö­netimin dış borç stokunun ulusal para cinsinden kar­şılığı, dövizdeki mutedil se­yir dolayısıyla sınırlı düzey­de kalan kur farkı dahil yüzde 38 büyüyerek 4 trilyon 201,2 milyar lira oldu. Böylece dö­vize dayalı iç borçlar ile dış borçların toplamından olu­şan dövize dayalı borç stoku­nun bakiyesi ulusal para ile 5 trilyon 82,1 milyar lira, bunun toplam borç stokundaki payı da yaklaşık yüzde 57,8 oldu.

BORÇ DOLARİZASYONU HALA YÜKSEK

Buna göre dış borç ve dövi­ze dayalı iç borç toplamında dövizli borçların, toplam borç stoku içinde Haziran 2023 iti­barıyla yüzde 67,2’ye kadar çı­kan ağırlığı, program dönemin­de temel finansman kaynağı­nın TL faizli enstrümanlarla borçlanma oluşu ve kur artış­larının düşük kalmasına bağlı olarak 10,6 puan geriledi.

Ancak dövizli borçların top­lam stoktaki payının 2014 yı­lında yüzde 32,3 olduğu ve pandemi dönemine kadar yüzde 50’nin altında seyret­tiği dikkate alındığında, mer­kezi yönetim borç yapısında­ki mevcut “dolarizasyon” hala yüksek bir düzeyi ifade ediyor.

Son dönemde önemli oran­da rezerv biriktiren Merkez Bankası’nın kurları baskıla­maya yönelik müdahale sa­tışları için imkânı program öncesine göre oldukça art­mış bulunuyor. Bununla bir­likte önümüzdeki günlerde beklenen faiz indirimleri sü­recinde dövize talebin güçlü bir dalgaya dönüşmesi ola­sılığı ve yaşanabilecek yeni kur şokları nedeniyle yüksek borç dolarizasyonu, Hazine için belli bir kur riskini be­raberinde taşıyor. İleriki dö­nemlerde kurlarda yaşanabi­lecek yukarı yönlü sert hare­ketlere bağlı olarak doğacak ilave kur farkı yükünün, ha­la büyük bölümü döviz cin­si olan borçların ulusal para cinsinden karşılığı ve toplam stoktaki büyümeyi artırma olasılığı bulunuyor.

IMF KÜRESEL BORÇ KRİZİ İÇİN UYARDI, TÜRKİYE İÇİN RİSK VAR MI?

IMF’nin ekim ayında yayımlanan son Mali Gözlem Raporu’nda “zayıf büyüme ile yüksek borcun tehlikeli bir bileşimi”ne dikkat çekilerek, hükümetlere, borçları azaltıp gelecek şoklara karşı tamponları yeniden inşa etmeye odaklanmaları tavsiye gelmişti.

Raporda, küresel kamu borcunun 2024 sonunda 100 trilyon doları aşarak küresel GSYH’nin yüzde 93’ünü geçeceği ve yükseliş trendinin orta vadede devam edeceği öngörülerek, “Mali tamponları büyüme dostu bir şekilde yeniden oluşturmak ve mali yönetimi güçlendirmek, sürdürülebilir kamu maliyesi ve finansal istikrarı sağlamak için elzemdir” uyarısı yapılmıştı.

Ancak son yıllardaki hızlı büyümeye rağmen Türkiye’nin kamu borcunun milli gelire oranı dünya ortalamasına göre yüksek bir düzey oluşturmuyor. IMF, 2024 yılında merkezi yönetim borcunun milli gelire oranının AB ortalamasında yüzde 82,7, Euro bölgesinde yüzde 88,1, gelişmiş ekonomilerde yüzde 109,4, G7 ortalamasında yüzde 124,3 düzeyinde tahmin ederken, bu oranı Türkiye için yüzde 25,2 öngörüyor.

2025-2027 dönemine ait Orta Vadeli Program’da (OVP) ise AB tanımlı genel yönetim borç stokunun GSYH’ye oranının Türkiye’de bu yıl yüzde 25,6 düzeyinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor, 2025 yılında da yüzde 24,8’e düşürülmesi hedefleniyor. Bu borçluluk düzeyi Türkiye için bir “borç krizi” olasılığının uzak olduğunu göstermekle birlikte, devam eden yüksek kamu borçlanma gereğinin faizlerin yüksek seyri ve enflasyon üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmıyor.

TÜRKİYE'NİN KAMU BORÇLANMA İHTİYACI NEDEN YÜKSEK DÜZEYDE?

Kamu mali dengelerinde bozulmada pandemi ve izleyen dönemde art arda gelen bir dizi gelişmenin etkisi bulunuyor. Enflasyonu kontrolden çıkaran, ekonomik dengeleri tümden bozan faizi baskılama politikası, bunun üzerine Şubat 2023’te büyük hasarlara yol açan depremlerin maliyeti, Mayıs 2023’te yapılan genel seçimler sürecinde kamu mali politikalarında gevşeme ve özellikle EYT düzenlemesinin etkisiyle bütçeden sosyal güvenliğe yapılan transferlerdeki hızlı büyüme gibi faktörler de kamu mali dengelerindeki bozulmayı artıran zincirin halkalarını oluşturuyor.

Haziran 2023 başında göreve gelen yeni yönetim “ekonomiyi rasyonel zemine oturtma” hedefiyle hazırladığı ve bu kapsamda sıkılaşma önlemlerini temmuzdan itibaren kademeli olarak hayata geçirdiği program, 16 ayını doldururken, bütçe açıkları ve borçlanma ihtiyacındaki büyümenin devam etmesi, mali dengelerin rasyonel zemine oturtulmasını güçleştiriyor. Bu yıl mart ayındaki yerel seçimler sürecinin yanı sıra, kamu harcamalarında tasarrufa yeterince uyulmaması ve bütçede faiz ve sosyal güvenlik yükünün büyümeye devam etmesi, kamuda mali dengeleri sağlamaya direnç oluşturuyor.

 

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde