Dolar
38,2773
0,00%
Euro
43,6154
-0,28%
Sterlin
50,9689
-0,47%
Bitcoin
3.580.003
2,91%
BİST-100
9.312,13
-0,10%
Gram Altın
4.074,59
-2,09%
Gümüş
32,88
1,13%
Faiz
48,21
0,00%

Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük çapkınlarından Venedikli Kazanova (Casanova) İstanbul'da Müslüman olması şartıyla bir kızla evlendirilmek istenmişti. 

Giovanni Casanova olarak bilinen Venedikli ünlü çapkının gerçek adı Giovanni Giacomo de Seingalt'tı. Kazanova anılarında, İstanbul'da yaşadığı ilginç bir tecrübeyi de anlatmıştı. 

05.11.2023 06:23
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük çapkınlarından Venedikli Kazanova (Casanova) İstanbul'da Müslüman olması şartıyla bir kızla evlendirilmek istenmişti. 
16px
32px

Burak ARTUNER'in haberi...

1725 yılında doğan Kazanova muhtemelen 30-35 yaşlarında İstanbul'a gelmişti. Altı gün süren bir deniz yolculuğunun ardından Çanakkale Boğazı'na ulaşan Kazanova, Çanakkale'de Venedik gemisinden inerek bir Türk yelkenlisiyle İstanbul'a vardı. İstanbul'da ilk ziyaretini, Türklerin hizmetine girdikten sonra Müslüman olan "Osman Paşa" adını alan Bonneval Kontu'nun Fransız usülü döşenen konağına yaptığını yazıyor Kazanova. (Ancak Bonneval Kontu'yken Müslüman olan kişinin adı Humbaracı Ahmet Paşa'dır. 

ANILARINDA YAZDI
Kazanova anılarını daha sonraki yıllarda yazdığından isimleri karıştırmış olabilir) Osman Paşa'nın, konağında kütüphanesinin arkasında gizlediği Fransız şaraplarını göstermesine çok şaşıran Kazanova, müftüden izin alıp almadığını sordu. Osman Paşa ise ona "Burada dinin icaplarını yerine getirmeyenlerin, öteki dünyada cehennem azabı çekeceklerine inanılır, o kadar. Ben müftüden yalnız bir tek istekte bulundum, o da kabul etti. Bu yaştan sonra sünnet olmamın tehlikeli olacağını söyledim. O da makul karşıladı" diye yanıt verdi.

ZENGİN TÜRK’LE AHBAP OLDU 
Daha sonraki günlerde Osman Paşa'nın konağında verilen bir yemekte konuklardan biri Kazanova'nın dikkatini çekti. Bu kişi, Yusuf Ali adında görmüş geçirmiş, hâli vakti yerinde bir Türk'tü. Kazanova'yı kendi köşküne davet etti. Yusuf Ali iki karısı iki oğlu iki de kızı olan bir adamdı. Oğullarından biri Selanik'te ticaret yapmakta, diğeri de padişahın hizmetinde çalışmaktaydı. Zelmi adındaki kızı ise on beş yaşındaydı.

KIZINI VERMEK İSTEDİ
İstanbul'da kaldığı süre içinde Yusuf Ali ile sıkça görüştü Kazanova. Hayattan, kadınlardan, siyasetten, dinden konuşuyorlardı. Bu konuşmalar Kazanova'yı etkiliyordu. Bir gün Müslümanlığa olan hayranlığını, "Bu anlattıklarınız nedeniyle dinimi değiştirebilirim"diyerek dile getirdi. Belki de bu cümleden cesaret bulan Yusuf Ali ansızın, Kazanova'ya şu teklifi yaptı: "Beni iyi dinle dostum, sana daha önce on beş yaşında, son derece güzel ve iyi yetişmiş bir kızım olduğundan bahsetmiştim. Ahu gibi simsiyah gözleri, bembeyaz bir teni, ceylan gibi yürüyüşü var. Rumca'yı bir Rum, Italyanca'yı bir İtalyan'dan farksız konuşur.  Nakışın alasını bilir. Saz çalar, şarkı söyler. Onun karşısında kalbi heyecanla çarpmayacak bir varlık tahayyül edemem. Sana demek isterim ki, eğer istersen kızımla evlenebilirsin. Ama bir şartla: Evvela Müslüman olup, dinimizin bütün icaplarını yerine getireceksin! Hemen karar vermeni istiyor değilim. Sana tam bir sene mühlet veriyorum. Bu müddet zarfında seni Edirne'ye, akrabalarımın yanına gönderirim, orada yerleşip hem dilimizi hem dinimizi öğrenir, bol bol düşünebilirsin. İstersen Istanbul'a gelip kızımla evlenirsin. Kabul edersen sana dayalı döşeli bir konak, aşçılar, hizmetkarlar da vereceğim."

BİR HAFTA DÜŞÜNÜP TEKLİFİ REDDETTİ 
Bu teklif karşısında oldukça şaşıran Kazanova, tam iki hafta boyunca öneriyi kafasında enine boyuna tarttı.  Zelmi'yi görmek istemedi. Çünkü görürse aşık olmaktan korkuyordu. Böyle bir şey olursa teklifi kabul etmekten başka çaresi kalmayacaktı. Ancak macera için yaratılmış olduğu için bir yere bağlanıp kalamayacağına karar verdi. Venedik'e dönecekti. Yusuf Ali'ye bir şey söylemedi. Zaten Yusuf Ali de bir daha kendisine bu işi sormadı.

HEDİYEYE BOĞULDU
Kazanova anılarında İstanbul'dan ayrıldığı günü şöyle anlatıyordu: "...Yine geldiğim gemiyle Korfu'ya gidecektim. Gemiye bindiğim gün güvertede bana gönderilmiş bir yığın hediyenin büyük bir kısmının Yusuf Ali tarafından yollandığını anlamakta zorluk çekmedim. Kocaman bir sandık dolusu en iyi cins Moka kahvesi, bir o kadar iyi işlenmiş tütün, yasemin ağacından üstü altın işlemeli bir çubuk aklıma ilk gelenler... Şehirde tanıştığım bir başka dostum da kocaman bir fıçı bal şerbeti hediye etmişti. Bundan başka diğer tanıdıklar tarafından sayılamayacak kadar çok hediyelerin gönderilmesi beni çok sevindirmişti. Gemi demir aldı, yavaş yavaş limandan çıktı. Încecik minareleriyle bir kat daha güzelleşen Istanbul geride kalıyordu. Bir daha bu memlekete gelip gelemeyeceğimi hiç bilmiyordum. Korfu'ya kadar olan yolculuğum çok eziyetli geçti. Orada gemi değiştireceğim için yanımdaki bütün bu hediyeler elimi kolumu bağlıyordu. Ben de onları Korfu'da ilk önüme gelene sattım. Elime geçen para küçük bir çapta servet sayılabilecek derecedeydi."  

patronlardunyasi.com