Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Alpaslan Çakar: 2025 yılı itibarıyla KKM mekanizması tamamen bitecek
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, dezenflasyon programı sayesinde cari işlemler açığının ciddi anlamda düştüğünü, emtia ve enerji fiyatlarının Türkiye'nin lehine geliştiğini belirtti. Çakar, 2025 yılı itibariyle KKM mekanizmasının tamamen biteceğini söyledi.
Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, Anadolu Ajansı (AA) Finans Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, soruları yanıtladı.
"TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SORUNU ENFLASYON"
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) politika faizini 250 baz puan indirerek yüzde 45'e çekmesine ve Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı sayısında değişikliğe gitmesine ilişkin Çakar, Türkiye'nin en büyük sorununun enflasyon olduğunu, bu problemi yönetmek zorunda olduklarını söyledi.
Enflasyonun öngörülebilirliği azalttığını; yatırım kararlarını, üretimi ve büyümeyi negatif etkilediğini dile getiren Çakar, "Enflasyon her şeyden önce adı konmamış bir vergilendirmedir. Gelir dağılımında ciddi sorunlara yol açar. Özellikle düşük gelirlilerin aleyhine çalışarak sosyal problemlere yol açar. Toplamda da verimliliği negatif etkiler. O nedenle biz bunu her halükarda çözmek zorundayız." diye konuştu.
"HANE HALKININ ENFLASYON BEKLENTİSİ HALA YÜKSEK"
Çakar, Türkiye'nin en sağlıklı büyüdüğü 2004-2019 dönemlerindeki düşük enflasyon ortalamasından bahsederek, enflasyonla mücadeleyi esas alan Orta Vadeli Program'da (OVP) dezenflasyonun amaçlandığını, çok yönlü ve bütün ekosistemi planlayan bu programın para politikasını, maliye politikasını, gelirler politikasını ve aynı zamanda bunun iletişimi ile koordinasyonunu içerdiğini anlattı.
Enflasyon oranının 2023 sonunda yüzde 65'e yükseldiğini anımsatan Çakar, geçen yılı yüzde 44 civarında kapattıklarını ve ocakta yüzde 42'ye gerilediğini bildirdi.
Çakar, hane halkının enflasyon beklentisinin yüzde 58 ile hala yüksek olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Reel sektörde bu oran yüzde 47 iken bizim gibi piyasa oyuncularının beklentisi yüzde 27 civarında. Reel sektörün ve hane halkının enflasyon beklentisi yüksek olsa bile bu düşüş eğiliminde. Zaten son enflasyon raporunda bu senenin enflasyon hedefi yüzde 21 ile yüzde 26 aralığında belirlendi. Aslında doğru bir noktada ve patikada, belli bir ivmeyle aşağıya yönlü bu trendin geldiğini hep beraber görüyoruz. Uygulanan program sayesinde iç talep kontrol altına alındı, cari işlemler açığı ciddi anlamda düştü, emtia ve enerji fiyatları Türkiye'nin lehine gelişti. Bütün bunlar dikkate alındığında aslında enflasyon belli bir patika aralığında aşağı doğru geliyor."
"FAİZLERİN DÜŞMESİ PROGRAMIN SONUÇ VERDİĞİNİ GÖSTERİYOR"
Alpaslan Çakar, TCMB'nin son 2 toplantıdaki indirimlerle birlikte faiz oranını yüzde 45'e düşürdüğünü belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Faiz oranının düşüş eğilimine girmesi ekonomistler açısından da bankacılık sektör açısından da ülkemiz açısından da çok sevindirici bir gelişme olmuştur. En azından uygulanan orta vadeli programın sonuç verdiğini, başarılı olduğunu, artık yavaş yavaş normalleşmeye ve daha düşük faiz ortamına, daha makul bir fiyat istikrarı ortamına doğru gittiğimizi gösterir. Bu anlamda çok değerli."
Çakar, toplantı sayısının 12'den 8'e düşürülmesine ilişkin, aslında daha önce uygulanan bir takvime döndüklerini, ABD ve Avro Bölgesinde de 8'li bir yapının söz konusu olduğunu kaydederek, "Hem araç bağımsızlığı hem iyi iletişim sağlamak hem veriyi daha doğru analiz etmek hem enflasyondaki trendi daha iyi yakalamak adına aslında bunun daha makul ve iyi bir periyot olduğunu söyleyebilirim." şeklinde konuştu.
"FAİZLERİN DÜŞMESİNİ EN ÇOK İSTEYEN SEKTÖRLERDEN BİRİ BANKACILIK"
Alpaslan Çakar, faizlerin düşüşünü en çok isteyen sektörlerden birisinin de bankacılık olduğunun altını çizerek Çakar, şu ifadeleri kullandı:
"Fiyat istikrarı olmadan finansal istikrar olmaz. Finansal istikrarı tesis etmeden makro ekonomik istikrarı tesis edemezsiniz. Makro ekonomik istikrar içerisindeki bir ülkede yatırım kararlarınızı daha rasyonel verirsiniz. Fizibiliteleriniz, projeksiyonlarınız daha rasyonel ve öngörülebilir olur. Geleceği daha iyi fiyatlayabilirsiniz. Bu yatırım kararları anlamına gelir. Bu da sizin müşteriyle olan ilişkinizin daha sağlıklı kurgulanmasının sonucunu doğurur. Müşterinin kredibilitesini daha iyi ölçmenizi sağlar. Türk bankacılık sektörünün ana fonlama kaynağı mevduattır. Türkiye'de mevduatın vadesi ortalama 60 gündür. Dolayısıyla faiz oranlarının düşüşünde veya artışlarında bu 60 günde Türkiye'deki mevduat tekrar fonlanır. Ancak kredilerimizin vadesi 2 yılın üzerindedir. Politika faizlerinin düşmesi mevduat maliyetlerinin düşmesi anlamına gelir. Dolayısıyla bunun düşmesiyle bizim maliyetimiz olan mevduat maliyetleri düşer. Aslında uzun vadeli ve vadesi iki yıl üzerinden kredi faizleri onu biraz geriden takip edeceği için bizim net faiz marjlarımıza pozitif yansır. O nedenle mesela bu senenin ikinci yarısı itibarıyla Türk bankacılık sektörünün net faiz marjının geçmiş yıllara göre daha pozitife döneceğini söyleyebilirim. O nedenle faiz oranının düşüşünü en çok isteyen sektör muhtemelen bankacılık sektörüdür."
"KKM'NİN ZİYADESİYLE GÖREVİNİ İFA ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM"
KKM'deki düşüşe ilişkin bir soru üzerine Çakar, şu ifadeleri kullandı:
"20 Aralık 2021'de alınan ve o dönemin koşullarında üretilen KKM'nin ziyadesiyle görevini ifa ettiğini düşünüyorum. KKM'nin bir ara bankaların bilançoları içerisindeki payı yüzde 26'ya, hatta 144 milyar dolara ulaşmıştı. Bunun TL boyutu vardı, yabancı para boyutu vardı. TL boyutu zaten 2024 yılında bitti. 144 milyar dolara ulaşan KKM bugün itibarıyla 29 milyar dolarlara düştü. Bankaların toplam mevduatı içerisindeki payı yüzde 5,3'e düştü. Dolayısıyla KKM artık yavaş yavaş hayatımızda çıkıyor. Görevini ifade etmiş, sürecini tamamlamış, artık ihtiyaç duyulmayan bir ürün durumunda. 2025 yılı itibarıyla artık KKM mekanizmasının tamamen biteceğini, kapanacağını düşünüyorum."
Çakar, Türk bankacılık sektörünün yurt dışı borçlarının son bir yılda 132 milyar dolardan 154 milyar dolara çıktığını kaydederek, yurt dışındaki doğru kaynakları doğru fiyatlamayla getirip Türkiye'de reel sektörün hizmetine sunduklarını söyledi.
patronlardunyasi.com