SPK incelemesi İstanbul Borsasındaki manipülasyonları ortaya koyabilecek mi, Türk ekonomisi nereye koşuyor? 

SPK incelemesi İstanbul Borsasındaki manipülasyonları ortaya koyabilecek mi, Türk ekonomisi nereye koşuyor? 

Türk ekonomisi son bir yılda nereden nereye geldi, neler yaşadı, neler yaşıyor. Biraz hafızamızı tazeleyelim derken, TÜSİAD soruşturmasına, etkilerine ve İstanbul Borsası'ndaki manipülasyonların derinliklerine indim. 

SPK incelemesi İstanbul Borsasındaki manipülasyonları ortaya koyabilecek mi, Türk ekonomisi nereye koşuyor? 
16px
24px
22.02.2025 10:16Güncelleme: 22.02.2025 10:27
ABONE OLgoogle

Toygun ATİLLA

MEHMET ŞİMŞEK ENKAZ DEVRALDI 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 3 Haziran 2023'te Maliye Bakanı oldu. 

Hiperenflasyon düzeyinde bir ekonomik enkazı sırtlandı. 

Türk ekonomisindeki bu değişim iç ve dış piyasalarda olumlu karşılandı. Türkiye reel ekonomik politikalara dönüş yapmıştı. 

Geçtiğimiz yılın ikinci çeyreğinden itibaren ise Türk ekonomisinin görünümü olumlu bir hava yakaladı. 

GRİ LİSTE VE NOT ARTIŞLARI 

2024 Haziran'ın da, FATF yani Mali Eylem Gücü, Türkiye’yi terörizmin bilgisi ve kara paranın aklanmasıyla mücadelesin amacıyla yürütülen çalışmalarındaki adımlarını başarılı bularak gri listeden çıkardı. 

Hemen ardından da dünyanın en önemli kredi not kuruluşlarından S&P, Fitch ve Moodys’in peş peşe not artışları geldi.  

Türkiye, artık uzun süredir beklediği yabancı yatırım için potansiyel pazadı. 

UN VAR ŞEKER VAR YAĞ HAZIR TEK EKSİK HELVA

Bir de 3 yıl önce Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte Moskova Yönetimi’ne uygulanan ambargolar ve oradan kaçan, kendine güvenli liman arayan milyarlarca dolarlık yabancı yatırım. Üzerine Avrupa’nın Çin’e karşı Türkiye’yi yeni tedarik olarak görebilme ihtimali. 

Anlayacağınız un vardı, şeker geldi, yağ hazırdı. Tek eksik helvaydı. 

ALAATTİN AKTAŞ'IN YAZISI 

Geçtiğimiz günlerde Ekonomim Gazetesi Yazarı Alaattin Aktaş’ın “Net doğrudan yatırımlar yıllardır 4 milyarı bile bulmuyor” başlığıyla kaleme aldığı makaleyi okudum. Sizin de okumanızı öneririm. Türkiye, 2024 yılında toplamda 11.3 milyar dolar yabancı yatırım aldığını hatırlatmış Aktaş. “Bu tutardan gerçek anlamda doğrudan yatırım sayılmayan diğer sermayeyi ve gayrimenkulü düşüyorum. Geriye 6,2 milyar dolarlık net giriş kalıyor” diyerek rakamın gerçek yüzünü bizlere anlatmış. 

Peki sadece bununla mı sınırlı? Değil elbet. 

HOLLANDALI YATIRIMCI KİM? 

Yatırımların yüzde 23.6’sı Hollanda’dan geliyordu. Bu da yaklaşık 3 milyar dolara yakın bir miktara denk geliyor. 

Peki Hollandalı yatırımcı kim? Çoğu vergi avantajı nedeniyle Amsterdam’da kurulmuş Türk şirketler… 

Yani yine yabancı değil. Türkiye 6.2 milyar dolar gerçek anlamda yabancı yatırıma ev sahipliği yaparken bile rakamlara Hollanda’nın payını düşersek, daha da aşağına inmiş görünecek. 

Bir de dikkat çekici bir olayı eklemek gerek. Türk yatırımcıların yurtdışına kaçışını. 

Düşünsenize, geçen yıl 6.6 milyar dolarlık Türk yatırımı, ülkeyi terk etmiş. Anlayacağınız, sağa da koysanız, sola da koysanız yabancı yatırım gelmiyor, var olan Türk yatırımı ise kaçıyor.

MISIR VE BAE ÖRNEĞİ

Örnek mi arıyorsunuz? Bakın Mısır’a… 

Birkaç yılda 3.5 milyar dolarlık Türk yatırımı Mısır’a gitmiş durumda. 100 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor Türkler orada. Bir de vergi düzenlemesi yaparak, yeni kolaylıklar sağlayacaklarını açıklıyor Kahire Yönetimi. Ee tabi BAE'yi de unutmamak gerek. Birçok Türk şirketi vergi cenneti Dubai'nin yolunu tuttu bile. 

DÜĞÜN DERNEK FİLMİNDEKİ REPLİK

Tüm bunları tartıştığım önemli bir ekonomi gazetecisi dostum bana şu sözlerle yanıt veriyor: "Düğün Dernek filmini hatırlarsın. Orada Sivas’taki turizm potansiyeli konuşuluyor bakanlık yetkilileriyle birlikte. Ahmet Kural soruyor, “Sivas’ın nüfusu kaç? 623 bin. İstanbul’da kaç Sivaslı var? 3 milyon. Biz durmuyoruz Sivas’ta, turist niye gelsin?” Aslında işin özeti bu diyalogda, yerli yatırımcı durmuyor, yabancı niye gelsin?" 

YA YAPILAN YATIRIMLAR? 

Arkadaşıma yanıt veriyorum: "Söylediğin teorik olarak kulağa mantıklı geliyor ama her gün ekonomi gazetelerinde Türkiye'ye gelen yabancı yatırımcıları okuyoruz. Hatta bunların bazılarını sen yazıyorsun. Daha geçen gün Manisa ve Samsun'da iki dev Çinli markanın otomobil üretimi için yatırım yapacakları açıklandı" 

İtiraz ettiğime bakmayın, dostumun söylediklerinin birçoğuna katılmakla birlikte Türkiye'nin enerjisi, dinamikliği ve cazibesinin de halen bulunduğunu hatırlatmak istiyorum. 

TÜSİAD MEVZUSU 

Söz dönüp dolaşıp TÜSİAD mevzusuna geliyor. 

Malum, son bir haftadır TÜSİAD ile hükümet arasındaki gerginlik, adliyeye taşındı. 

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve YİK Başkanı Ömer Aras, polis gözetiminde adliyeye geldi, mahkemeye sevk edildi. Adli kontrol ve yurtdışı yasağı aldı. Yani Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan TÜSİAD’ın iki önemli ismine “Yurtdışına çıkamazsın” denildi. 

İşte burada yine ekonomi gazetecisi dostum söze giriyor: "Türkiye, yakın Çin olabilir. Türkiye, modern Mısır olabilir. Türkiye, Rusya’nın yerini alabilir derken sivil toplum örgütü liderlerini adliyeye gönderdik. Hem de polislerle birlikte… Dünyaya yön veren trilyon dolarlık kamu fonları, işte bu görünümüne bakıyor… Kredi değerlendirme kuruluşlarının değil. Dünyaya yön veren milyar dolarlık devler, adaletin işleyişine bakıyor, makine parklarının değil. Dünyaya yön veren iş insanları, “Acaba varlığımıza el koyarlar mı” diye düşünüyor.  Ak Parti’nin eski milletvekili Şamil Tayyar’ın yaptığı açıklamayı düşünmek gerekiyor: “… diyor ve devam ediyor: 

"Her şeye rağmen TÜSİAD’a açılan soruşturma doğru değil…  Gazetecilerle, siyasetçilerle, TÜSİAD'la ilgili şeylerde artık 'Türkiye nereye gidiyor?' denmeye başladı. Bir eleştiriyi bile yargı konusu yaparsanız, o zaman kim konuşacak? Türkiye, yatırım potansiyelini ne yazık ki kullanamıyor. Vitrinde de bu tür olaylar gösteriliyor dünyaya. Oysa vitrin her şey " 

ZAMANIN RUHUNU ES GEÇİYORLAR

Hayata özgürlüklerden yana bir bakış açısı ile bakan biri olarak gazeteci dostuma itiraz etmem mümkün değil. 

Ancak fark etmediği şeyin "Zamanın ruhu" olduğunu anlatmam gerek. İşin duygusal tarafı bir yana gerçekçi tarafını da görmek gerekiyor. Yoksa olan biteni kavramak ve anlamak mümkün değil. 

İçeride Türkiye "vitrininden" bahsederken, dünya vitrinini görmüyorlar. 

ABD, Rusya, Çin, hatta Avrupa vitrini nasıl sizce? 

"Zamanın ruhunun" Türkiye için de işlediğini maalesef fark edemeyenler var. 

Sakın tüm bunlar olan biteni onayladığım anlamına gelmesin. 

Bu tespit yapılmazsa yaşananları da doğru kavrayamayız ve analiz edemeyiz diyorum. 

ÖMER ARAS'IN QNB'DEKİ GELECEĞİ NE OLACAK? 

Ekonomi gazetecisi dostum bir de Ömer Aras'ın durumuna dikkat çekiyor: "Yönetim Kurulu Başkanı olduğu QNB'deki görevinin geleceğini merak ediyorum. QNB, Türkiye’deki en büyük yabancı yatırımcılardan biri. Katar Devleti’ne ait. Yani kardeş ülke olarak nitelediğimiz Katar’ın Emirlik ailesine. Aras’ın Katarlı bankanın tepesindeki görevinde kalıp kalmayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz" diyor.  

İSTANBUL BORSASINDA NELER OLUYOR 

Şimdi gelelim en güncel konuya; İstanbul Borsası'na... 

Son 1 haftadır, dilden dile dolaşan Devlet Bahçeli'nin sağlık durumuna ilişkin manipülasyonlar dün itibari ile "zirve" yaptı. Bu manipülasyonlara karşı hızlı reaksiyon verilememesi de süreci yönetenlerin ekmeğine yağ sürdü.

Büyük aracı kurumlardan ardı ardına gelen satışlar, küçük yatırımcı tarafından bu iddiaların doğruluğu yönünde bir algıya sebep oldu. 

Çünkü, borsa spekülatörleri geçmişte içerden aldıkları bilgilerle önden hareket edip kazançlarını katlamışlardı ki, küçük yatırımcılar da dünkü fiyatlamanın bu şekilde yapıldığını düşündü. 

Tüm bunlar da, TÜSİAD krizinden sonra toparlanma eğilimine giren İstanbul Borsası'na darbe oldu. 

Saatler sonra dün gece yarısına yakın bir saatte gelen SPK açıklamada, "BİST pay piyasasında yaşanan olağanüstü fiyat hareketlerine yönelik inceleme başlatıldığını duyurması" oldu. 

Bu aslında dün İstanbul Borsası'nda bilinçli bir spekülatif operasyonun olduğunu doğrular nitelikteydi. 

OPERASYON ÇOCUKLARI 

Çok dikkatimi çeken bir şey ise Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü Dilek Güngör'ün SPK'nın açıklamasından önce kendine ait sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım oldu. 

"Operasyonun çocukları...

BofA ve Yapı Kredi…

Ama bunların efendisi kim asıl soru bu? 

Peki ya SPK! 

Aylardır yapılan operasyonlara niye ses çıkarmıyorlar? "

Dilek Güngör'ün dikkat çektiği aslında şuydu; 

Dün, İstanbul Borsası'ndan çıkan para 6,5 milyar TL'ydi.

Satışların yüzde 55'i Yapı Kredi Bankası'ndan, yüzde 20'si Bank Of Amerika (BofA) yüzde 7'si ise TEB'den gelmişti. 

Anlayacağınız olay sertleşiyor. Bakalım SPK soruşturmasından ne çıkacak? 

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde