Sabah yazarı Salih Tuna, Nuri Şahin'in Dortmund'a teknik direktör olarak getirilmesini siyonist güçlere bağladı

Sabah yazarı Salih Tuna, Nuri Şahin'in Dortmund'a teknik direktör olarak getirilmesini siyonist güçlere bağladı

Sabah yazarı Salih Tuna, Bundesliga'nın köklü kulüplerinden Borussia Dortmund'a teknik direktör olan Nuri Şahin'in bu göreve getirilmesini, Antalyaspor'da teknik direktörlük yaptığı dönemde kadrosundaki iki İsrailli futbolcuyu kollamasına bağladı.  Sonra da sordu: "Nasıl oluyor bu?" 

Sabah yazarı Salih Tuna, Nuri Şahin'in Dortmund'a teknik direktör olarak getirilmesini siyonist güçlere bağladı
16px
24px
23.10.2024 09:07Güncelleme: 23.10.2024 10:08
ABONE OLgoogle

Toygun ATİLLA

İTİRAZIM VAR

Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, dünyaya farklı yerlerden baksak da takip ettiğim, zaman zaman fevri de olsa, kendine ait samimi görüşleri olan, bir vicdana sahip olduğunu düşündüğüm bir yazardır.  

Bugünkü yazısına ise itirazım var.  

EMRE BELÖZOĞLU'NA TRANSFER TEKLİFLERİ

15 gün önce İspanya'nın Madrid şehrindeydim. Hard Rock Oteli'nin kahvaltı salonunda Emre Belözoğlu ailesi ile oteldeydi. 

İspanya'da kuş uçsa haberi olan dostumla birlikteydik. Sordum; "Emre Belözoğlu İspanya'da ne yapıyor?" 

"Arda Güler'in maçını izleyecek akşam" dedi. Sonra devam etti: "Avrupa'da birçok kulüp Emre ile ilgileniyor. Hocalık için teklifler geldi, bildiğim kadarıyla onlarla da görüşecek" dedi. 

Hali ile şaşırmıştım. Sordum: "Emre'nin Türkiye'de teknik direktörlük kariyeri başarılı değil ki, Avrupa kulüpleri neden ilgileniyor ki Emre ile? " 

Tek cümle de yanıtladı dostum, "Türkiye'de kim başarılı olabilir ki? O kadar hizip içerisinde hangi iş kolunda birinin başarı elde etmesi mümkün?" 

ÇIKAR ÇEVRELERİ, GÜÇ ODAKLARI BAŞARININ KAYNAĞI 

Dostumun söylediklerini bir an için düşündüm. Doğru söylüyordu. Türkiye'de değil futbol herhangi bir iş kolunda başarılı olmak öyle kolay değildi. Bir güç odağına, çıkar çevrelerine, siyasete, hiziplere, çetelere, tarikatlara vs bağlı değilsen ağzınla kuş tutsan başarı şansı yok denecek kadar azdı. 

ERTUĞRUL SAĞLAM NEREDE? 

Hep kafama takılır mesela, FETÖ'nün en güçlü olduğu yıllarda yani 2010'da Bursaspor'u şampiyon yapan Ertuğrul Sağlam o başarısını bir daha nasıl oldu da yakalayamadı. Türkiye'de 4 büyükler haricinde ilk kez bir takım, Bursaspor o yıl şampiyonluğa ulaşmıştı. 

Peki ne oldu da sonrası yıllarda bırakın şampiyonluğu, iddialı bir takım bile yaratamadı. 

Yıllardır, Ertuğrul Sağlam'ın adını duymadım bile...

Nasıl oluyordu da Türkiye Süper Ligi'nde şampiyon olan bir takım sonrasında silinip gidiyordu.

Yoksa o günkü başarısının ardında dönemin en büyük gücü mü vardı? 

Salih Tuna gibi soralım: "Nasıl oluyor bu?" 

SALİH TUNA'YI ANLIYORUM 

Aslında Salih Tuna'yı çok iyi anlıyorum. 

Nuri Şahin'in Borussia Dortmund'un başına henüz 36 yaşındayken teknik direktör olarak geçmesini "siyonist" güçlere bağlaması tamamen Türk gibi düşünmesinden kaynaklanıyordu. 

Çünkü, dünyada ve Avrupa'da önemli bir yere, göreve getirilmek ona göre sadece başarı ve liyakat ile izah edilemezdi. Hele ki, futbol kariyerini Antalyaspor'da sonlandıran ve Antalyaspor'da çok da başarılı bir teknik direktörlük kariyeri olmayan Nuri Şahin nasıl olur da Borussia Dortmund'un başına geçebilirdi. 

Olsa olsa, Antalyaspor'da teknik direktörlük yaptığı dönemde takımında bulunan iki siyonist futbolcuya arka çıkmasından dolayı olmuş olabilirdi. 

Başka nasıl bir izahı olabilirdi ki? 

Kırşehirli gurbetçi ailenin çocuğu Nuri Şahin bir günde "siyonist uşağı" oluverdi. Her şey bu kadar kolaydı. 

Oysa, 

Nuri Şahin

Borussia Dortmund alt yapısında yetişmiş, 52 kez A milli ile ülkemizi temsil etmişi, dünyanın sayılı futbol kulüpleri Real Madrid, Liverpool, Feyenoord'da forma giymişti. 

Tüm bunlar bile önemli değildi. 

Kırşehirli gurbetçi çocuğu Nuri Şahin, siyonistleri kollamıştı. Onun için de Borussia Dortmund'un başına getirilmişti. 

AVRUPA'DA ESAS OLAN: LİYAKAT 

Başta da dedim ya, Salih Tuna'yı çok iyi anlıyorum. 

O Türkiye şartlarında değerlendirme yapıyordu. 

Oysaki, 

Avrupa ile bizi ayıran herhalde en önemli özelliklerden biri "liyakat" olmasıydı. 

Hele ki, Almanya gibi ülkelerde bu daha da belirgindi. 

NASIL OLUYOR TÜM BUNLAR

Salih Tuna, bildiğim kadar bir dönem TRT Yönetim Kurulu üyesi olarak atanmıştı. Muhtemeldir ki, o görevi hak ettiğinden, o liyakatte olduğundan o göreve getirilmişti! 

Görev süresi boyunca da TRT'ye çok önemli katkılar yapmıştı! 

Halen o görevi sürdürenler de aynı liyakat sembolü olarak o görevlerde bulunuyorlardı. Tıpkı çoğu devlet kurumunda olduğu gibi! 

Ama ben en çok Türkiye'de bürokrasideki Trabzonlu çoğunluğunu merak ediyorum. 

Ve Salih Tuna'ya soruyorum. 

"Nasıl oluyor tüm bunlar?"  

patronlardunyasi.com

 

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde