Dolar
38,2507
0,10%
Euro
43,815
-0,69%
Sterlin
51,1671
0,91%
Bitcoin
3.464.586
3,81%
BİST-100
9.312,13
-0,10%
Gram Altın
4.191,583
-0,41%
Gümüş
32,91
1,54%
Faiz
48,21
0,19%

Polis memurlarının 15 Temmuz kırgınlığı...

Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunlarda en kısa sürede değişikliğe gidilmelidir. Acil müdahale ve acil yardım hizmetlerinde vardiyalı şekilde çalışanlar ile ifası esnasında can güvenliği riski taşıyan tehlikeli hizmetlere, kamu veya özel sektör ayrımı yapılmaksızın, ayrı bir görev tanımı, özlük ve personel politikası getirilmesi gereklidir.

16.07.2024 06:42Güncelleme: 16.07.2024 06:46
Polis memurlarının 15 Temmuz kırgınlığı...
16px
32px

Feramuz ERDİN

15 Temmuz’da Türkiye’nin gözü önünde darbeye çelik gibi direnen, onlarca kayıp veren polisler maalesef fedakarlıklarının karşılıklarını gereği gibi alamamaktan şikayetçi. Verilen sözlerin her biri havada kaldığı gibi, çalışma ve özlük haklarında beklenen iyileştirmeler bir türlü gerçekleşmedi!

BU GÖZLER ŞAHİTTİR

15 Temmuz’da yaşananlara birebir şahit oldum. Darbeye kalkışan sözde komutanların İstanbul Emniyet Müdür yardımcılarını tek tek arayarak direnmemeleri konusunda telkinde bulunmalarına, buna karşılık aynı polislerin darbeye karşı koymak için tereddüt dahi etmeden Vatan Caddesine, Kuleyi geri almak üzere Atatürk Havalimanı’na koşturmalarına; yoğun ateş altında hain bir darbeyi canlarını hiçe sayarak savuşturmalarına şahit oldu şu gözlerim. Bu arada Emniyet binalarını hedef alan hainler birçok polisimizi, tüyü bitmedik yetimin parası ile alınan askeri mühimmatı kullanarak çoktan şehit etmişti! Çünkü polisin direneceğini ve bu direnişin yaygınlaşması halinde kaybedeceklerini iyi biliyorlardı! Nitekim halkın da devreye girmesiyle birlikte, günün sonunda kaybettiler!

FEDAKARLIK VATAN GÖREVİ

Emniyet’in genel yapısı gereğince elde edilecek kurumsal kazanımlar için siyasetçileri sonuna kadar zorlama, çeşitli alternatifler sunarak istediğini elde etme gibi yönetimsel birtakım taktikler çok kullanılmaz. Hele ki emekliler veya sivillerden baskı grupları oluşturarak gerekli hallerde bunların desteğini almak akla bile gelmez. Eğer memleketin parası yoksa, polisin de kendince fedakarlık etmesi gerektiğine inanılır. İşte bu yüzden eski Polis Sendikası kapatılmış olmasına ragmen yerine yenisinin açılması gündeme dahi gelmemiştir. Cevval bir Bakan iş başına gelip de polisin hakkını aramazsa, işleri biraz zordur yani…

MAAŞLARDA İYİLEŞTİRME BAŞKA BAHARA KALMIŞTI Kİ…

 15 Temmuz sonrasında askerler maaş ve diğer özlük haklarındaki iyileştirmeleri gönüllerindekine yakın şekilde elde etmişlerdi. Sırada polislerin ve emeklilerinin maaşlarında iyileştirme yapılması vardı. Ek göstergede yapılacak bazı düzenlemeler ile bu sorun tam çözülecekti ki; görünmez bir el araya başka devlet memurlarını, sağlıkçıları ve hatta din görevlilerini dahi sokuverdi! Bir anda büyüyen rakamlar, polislerin beklediği ek gösterge zammını başka bahara bıraktı. Neyse ki, imdada genel seçimler yetişti de seçimde zorlanacağını anlayan hükümet sadece polisleri değil, tüm memurları kapsayan bir iyileştirmeyi hayata geçiriverdi. Ama bu kez de lise mezunu polisler kapsam dışı bırakılmıştı!

YANLIŞ GÖREV TANIMI, YANLIŞ YERE GÖTÜRÜYOR

Zamanı geldiğinde herkesle aynı zammı alacağını bilen, aktif çalışsa da günü idare etse de ay başında meslektaşlarıyla aynı maaşı alan memurlardan performans beklemek mümkün müdür? Kolay anlaşılabilmesi için bir örnekle açıklayalım: Polisevinde resepsiyonda çalışan bir polis memuru ile Beyoğlu’nda asayiş hizmetlerinde çalışan bir polis memurunun “polislik” mesleği dışında ortak hiçbir yönü yoktur! Hele ki Çevik Kuvvet tam bir sabırhanedir. İşte zaten sorun da buradan başlamaktadır. Yapılan görevi tarif etmeden o kişiyi bir meslek grubuna ait olarak tanımlarsanız, sonuçta verimliliğin sıfır olduğu bir sistemle mücadele etmek zorunda kalırsınız.

ÖZEL DURUMLAR İÇİN AYRI DEVLET MEMURLUĞU TANIMI GEREKİR

Kolluk, sağlık, acil durum ve acil müdahale hizmetlerinde faal olarak çalışanlar için, kendi meslek kanunlarının haricinde bir düzenleme ve iyileştirme getirilmelidir. Hepsini, polis, sağlıkçı veya memur olarak aynı kefeye koyarsanız hata yaparsınız. Yani kişinin meslek sınıfı değil, fiilen yaptığı görev maaşında, özlük ve emeklilik haklarında belirleyici olmalıdır. Hatta özel sektörde benzer görevde çalışanlar da özel sektör kuralları içerisinde aynı rejime tabi olmalıdır. Mesela, her Emniyet Hizmetleri Sınıfı personeli aynı şartlarda emekli etmek hakkaniyete aykırıdır. 20 yılını vardiyalı işlerde 12 – 24 veya 12 – 12 çalışarak geçiren bir polisi, ömrü boyunca gündüz büro işlerinde çalışan polisle eşit tutmak haksızlıktır. Özlük hakları fiilen çalıştığı yere göre belirlenmelidir.

DEVLET MEMURLARINA PERFORMANS YÖNETİMİ

Ülkemizde devlet memurluğunun olağanüstü rağbet görmesinin nedenlerinden birisi de “salla başını al maaşını” anlayışıdır. Objektif bir personel performans yönetimine tabi olmayan memurlar açısından, sonuçta bir şey değişmeyeceği için canla – başla çalışmakla, tabiri caizse “yatmak” arasında hiçbir fark yoktur. Halbuki devlet memurları zammı açıklanırken, sabit bir rakam değil de performansa veya görev ifa edilen yere göre objektif bir rakam aralığı uygulansa, her şey çok farklı olur!

patronlardunyasi.com