PD seyahat yazarı Kaan İncili muhteşem tatların eşsiz deneyimlerin şehri Napoli'yi yazdı
Una notte a Napoli diye başlayan Pink Martini şarkısındaki gibi Napoli’de sadece bir gece mi? Yoksa T'accumpagno vico vico / Sulo a tte ca si' 'n amico diye başlayan Gruppo Aperto veya Gigi D’Alessio şarkısındaki gibi sana göz kulak oluyorum, seni arkadaş gibi kabul ediyorum mu? Buna birazdan siz karar vereceksiniz.
Kaan İNCİLİ
İster alışık olduğumuz Napoli, ister İtalyanların Naaapoli’si, isterseniz de Napoliler’in Napule’si olsun. Değişmeyecek tek şey keyif, eğlence, bol bol deniz ürünü, bol bol tatlı, en
iyi pizzalar, enfes kahveler, harika likörler, çok önemli bir arkeolojik alan, görkemli bir yanardağ, dünya yıldızlarının gözbebeği sahil kasabaları ve adaları. Kahveler hazırsa başlıyoruz.
Daha şehre adım attığınız anda, bir yanda sizi selamlayan muhteşem Vezüv yanardağı manzarası, diğer yanda lacivert denizin ufka uzanan dalgaları ve bir başka yandan Sorrento burnu ile Capri Adası silüeti sizi içine çekecek. Onlarca yazıya sığması mümkün olmayan bu coğrafyayı bir kahveye nasıl sığdıracağız, inanın ben de bilmiyorum.
Şehrin ana meydanı Piazza del Plebiscito, Palazzo Reale, ana caddesi Via Toledo ve Milano’daki galerinin bir kopyası olan Galleria Umberto I, şehir merkezinde en çok vakit geçireceğimiz yerler olacak. Ancak değişmeyecek tek şey, her yorulduğumuzda kendimizi Gambrinus Caffe'de bulup her seferinde farklı bir kahve çeşidi ve tatlıyı tadıyor olmamız. Tatlı ve kahve konusunda uçsuz bucaksız bir dünyada olacağınızı söylesem abartmış olmam. Özellikle sahildeki Castel dell'Ovo ise akşam yemeklerinin vazgeçilmez durağı olacak.
Bölgenin meşhur acı biberlerinin plastikten altına kadar binbir çeşidinin hediyelik eşya olarak satıldığını göreceksiniz. Manevi olarak güçlü bir halk olan Napolililer, “Hayatımızda olan en acı şey bu olsun, daha acı bir şey başımıza gelmesin” diyerek bu biberleri yanlarında taşırlar. Hatta yeni doğan bir çocuk olduğunda, altından yapılmış olanı hediye etmek de bir gelenektir.
Şehrin içinde gezginler için harika duraklar mevcut. Napoli Sotterranea, kapalı alan sorunu olmayanlar için benzersiz bir yeraltı şehri deneyimi sunar. Ayrıca, arkeoloji ve tarih meraklıları için Museo Archeologico Nazionale di Napoli gezilebilir. Size önerim ise çok farklı ve az bilinen bir müze: İnsan anatomisi için orijinal eserlerin bulunduğu Museo Universitario delle Scienze e delle Arti (MUSA). Üniversite içerisinde yer aldığı için de bambaşka bir atmosfer sunuyor.
Gelelim günübirlik gezilere. Napoli tam anlamıyla bir turizm cenneti.
Pompei arkeolojik şehrinde tarihe tanıklık edip, Vezüv yanardağı üzümlerinin fermantasyonuyla elde edilen şarapların tadına bakabilirsiniz. 2000 yıldan eski üzüm çeşitlerini tatma imkânı bulabileceğiniz nadir bölgelerden birindesiniz.
Capri adasına gidip kiraladığınız tekneyle eşsiz koyları ve mağaraları ziyaret edebilir, deniz kenarındaki seçkin restoranlarda yemek yiyebilirsiniz.
Sorrento burnundan Napoli Körfezi'ni izleyip, daracık sokaklarda Sorrento limonları arasında kaybolarak çeşitli hediyelikler alabilirsiniz.
Positano’nun dar ve eğimli sokaklarında dolaşıp, kendinizi sınırsız özel hissedeceğiniz manzaralara sahip bir yerde lezzet sınırlarını zorladıktan sonra, sahile inip arkanızı dönerek pastel renklere hayranlığınızı arttırabilirsiniz.
Amalfi sahillerini gezip, Amalfi merkezdeki Duomo’yu ziyaret ederek saate bakmadan keyifli zaman geçirebilir, Maiori, Minori ve Ravello’da kendinizden geçebilirsiniz.
Tatmadan Dönmeyin: Scialetelli allo scoglio, Alici Fritte, Sfogliatella Riccia, Baba, Mozzarella, Margherita Pizza
Görmeden Dönmeyin: Capri, Positano, Pompei
Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun. Sevgiyle kalın.
patronlardunyasi.com