Osman Müftüoğlu: Yalnızlık bunama riskini artırıyor

Osman Müftüoğlu: Yalnızlık bunama riskini artırıyor

Prof Dr. Osman Müftüoğlu, yeni bin yılın en önemli toplumsal sorunlarından birinin yalnızlık olduğunun altını çizerek bunama riskine neden olduğunu vurguladı.

Osman Müftüoğlu: Yalnızlık bunama riskini artırıyor
16px
24px
31.10.2024 09:31Güncelleme: 31.10.2024 09:37
ABONE OLgoogle

Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu bugünkü köşe yazısında okurları için yanlızlığın olumsuz etkilerinden ve hayatı etkileyen bunama riskine neden olduğunu açıkladı.

İşte Müftüoğlu’nun yazısının tamamı:

Yalnızlık yeni bin yılın en önemli toplumsal sorunlarından biri.

Yalnızlığın sağlığı özellikle yaşlı sağlığını ciddi ölçüde bozabileceği de farklı ülkelerin farklı merkezlerinde yapılan araştırmalarda net ve açık olarak gösterildi. Yalnızlığın “sağlık bozan” etkilerinden en önemlisi ise bellek kaybını hızlandırması. Daha önce de yazdım ama yeniden hatırlamakta fayda var: Sosyal network’ün sürekliliği aile, dostluk, hemşerilik ve benzeri sosyal ilişkilerin devamlılığı yaşlılık sürecinde çok önemli bir sağlık belirleyicisidir. Bu belirleyicilik öncelikle de belleğin korunması söz konusu olduğunda daha da ön plana çıkar. Bu bilgi yeni bir araştırmayla bir kez daha doğrulandı. Florida Eyalet Üniversitesi’nde yapılan yeni ve kapsamlı bir çalışmada, yalnızlık hissinin bunama riskini yüzde 30 oranında artırabileceği gösterildi.

600 binden fazla katılımcı üzerinde yapılan bu detaylı analizde, yalnızlığın yaş ve cinsiyetten bağımsız olarak ciddi bir “bilişsel bozukluk risk faktörü” olduğu net ve açık olarak ortaya çıktı. Araştırmayı yürüten yardımcı Doçent Martina Luchetti, yalnızlığın demans gibi nörolojik rahatsızlıklarla ilişkilendirildiğini ve bu konuda bilinçlenmenin yaşlı yetişkinlerin sağlığını korumak için önemli bir ayrıntı olduğunu vurguluyor. Benim kanaatim de kesinlikle bu yönde: Yaşlandıkça daha çok kalabalıklaşmak, dost ve arkadaş çevresi ile ilişkileri sıkılaştırmak, daha sık sosyalleşmek, toplumsal yardım kuruluşlarında farklı görevler üstlenmek, özellikle gençler ve çocuklarla daha çok ve sık birlikte olmak, en az beslenme, uyku ve egzersiz kadar önemli bir iyi yaşlanma ayrıntısıdır.  

BELLEK GÜÇLENDİREN MAGNEZYUM HANGİSİ

Magnezyum treonatın kan beyin bariyerini geçtiği için özellikle belleği güçlendirmede, öğrenme kabiliyetini desteklemede, hafif/orta derecedeki bilişsel kayıplarla mücadelede, depresyon ve kronik yorgunluğu engellemede, stresi dengelemede daha etkili olduğu kabul ediliyor.

EGZERSİZ TOK TUTAR

Yeni bir çalışmada araştırmacılar, yoğun egzersizin açlığı daha fazla bastırdığına ve tokluk süresini uzattığına dair önemli bulgular elde ettiler. Yapılan bu küçük çaplı araştırmaya göre, egzersizin tok tutucu etkisi özellikle kadınlar için daha da geçerli. Araştırmada egzersiz sırasında açlık hormonu olarak bilinen “ghrelin”in iki formunun seviyeleri incelendi. Egzersiz öncesi ve sonrası ghrelin seviyeleri ile laktik asit değerleri ölçüldü.

Sonuçlar, kadınların toplam ghrelin seviyesinin başlangıçta yüksek olmasına rağmen, yoğun egzersiz sonrası açlık hislerinin azaldığını gösterdi. Erkeklerde ise yoğun egzersiz, ghrelin seviyelerini düşürürken, orta şiddetteki egzersiz tersine açlık hissini artırıyor. Araştırma küçük çaplı. Daha büyük araştırmalarla bu bilginin desteklenmesinde fayda var.

KALORİ KISITLAMASI 50 YAŞ SONRASINDA DAHA DA FAYDALI

Kalori kısıtlaması sadece kilo kontrolü için değil, farklı başka nedenlerle de sağlıklı yaşlanma ve yaşam süresini uzatmada etkili bir iyi hayat tarzı alışkanlığıdır. Bu olumlu değişimi özellikle 50’li yaşlar sonrasında hayata geçirmek pek çok insanın daha sağlıklı formda ve fit yaşlanmasına yardımcı olabiliyor. “Mesela mı?” ya da “Nasıl mı?”

1- İYİ GENLERİ AKTİVE EDİYOR: Kalori kısıtlaması, “AMP aktivasyonlu protein kinaz” (AMPK) ve sirtuin reseptörlerini olumlu etkiliyor, mitokondri yaşlanmasını yavaşlatıyor ve DNA hasarlarını önleyebiliyor.

2- İNSÜLİN DİRENCİNİ AZALTIYOR: Kalori kısıtlaması, insülin birikimini ve insülin direncini önleyerek, hipertansiyon, diyabet, Alzheimer, damar sertliği ve kanser gibi hastalıkların riskini azaltabiliyor.

3- İNSÜLİN/IGF-1 YOLAĞINI BASKILIYOR: İnsülin seviyelerinin düşük tutulması, “İNSÜLİN/IGF-1 YOLAĞI”nın daha az aktive olmasını sağlayarak yaşlılık sorunlarının oluşma riskini azaltabiliyor.

4- BEYİN SAĞLIĞINI KORUYOR: Kalori kısıtlaması, bellek fonksiyonlarını destekleyen beyin kaynaklı nörotrofik büyüme faktörlerinin üretimini artırıyor. Ayrıca, nöronların mitokondrilerini güçlendirip sayısını artırarak beynin genç kalmasına yardımcı olabiliyor.

KETOJENİK BESLENME NEDEN ZARARLI

Karbonhidratları neredeyse sıfırlayarak sadece protein ve yağ tüketerek diyet yaparsanız fazla kilolarınızla birlikte sağlığınızı da kaybedebilirsiniz. Neden mi? Ketojenik beslenme...

1- KANSER RİSKİNİ ARTIRABİLİR: Ketojenik beslenme yoğun kırmızı et tüketimi nedeniyle özellikle kalınbağırsak ve rektum kanser riskini artırmaktadır.

2- ASİT-BAZ DENGESİNİ BOZABİLİR: Ketojenik diyetler yoğun protein gücü nedeniyle vücudu asitli hale getirerek asit-baz dengesini bozmakta ve hızlı yaşlanmaya yol açmaktadır.

3- CİLT SAĞLIĞINA ZARAR VEREBİLİR: Keto diyetler cildin elastikiyetini ve sıkılığını bozar, kırışıklıkları tetikler ve genel cilt sağlığını olumsuz etkiler.

4- BÖBREKLERE ZARAR VEREBİLİR: Yüksek protein alımı sebebiyle asit-baz dengesini bozar, aşırı ürik asit, kalsiyum ve fosfat yükü oluşturur, böbrekler üzerinde ek bir yük yaratır.

5- KEMİK ERİMESİ RİSKİNİ HIZLANDIRABİLİR: Asidoz tetikleyerek ve kemiklerden kalsiyum kaybını hızlandırarak kemik erimesi riskini artırır.

6- METABOLİZMAYI OLUMSUZ ETKİLEYEBİLİR: Vücudu ketoz durumuna sokarak metabolizmayı bozmakta ve genel sağlık durumunu tehdit etmektedir.

 

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde