Orhan Pamuk, İzzeddin Çalışlar’a Taray Apartmanı krizine ilişkin açıklamalarda bulundu
Pazartesi günü Nobelli yazar Orhan Pamuk’un Cihangir’de pek çok romanını yazdığı, son yıllarda depreme dayanıksız olduğu için boşaltılması kararıyla mühürlenen Taray Apartmanı’na hırsız girdiği ortaya çıkmıştı. Hırsızlık yine aynı binada yaşayan yazar ve araştırmacı İzzeddin Çalışlar ile karşı komşusunun dairelerinin kapıları kırılarak yapılmıştı.

İzzeddin Çalışlar, durumu sosyal medya hesabından “Bir komşunun mülk ihtirasından dolayı mühürlettiği evimize hırsız girdi” diye duyurarak sahaf ve antikacı dostlarını uyarmıştı.
Dedesi E. Org. İzzettin Çalışlar Paşa’nın değerli eşyalarının ve kendisine ait bazı belgelerin çalındığını, bunları görenlerin haber vermelerini, yine kendisinin satın alacağını yazdı.
Hürriyet’ten İhsan Yılmaz’ın haberine göre, İzzeddin Çalışlar’ın mülk ihtirası yüzünden mühürletti dediği komşusu Orhan Pamuk’tu. Binayı kendisinin değil devletin mühürlediğini söyleyen Pamuk iddialara gönderdiği bir yazıyla cevap verdi.
İşte Orhan Pamuk’un yazısı:
Değerli komşum Sayın İzzeddin Çalışlar’a,
Hürriyet’te pazartesi günü çıkan sözlerinizden ve İhsan Yılmaz’ın haberinden sonra bazı temel gerçekleri hatırlatmak istiyorum. Hep birlikte yakın zamana kadar oturduğumuz Taray Apartmanı hakkında yıkım kararını ben değil devlet verdi. Binanın insandan ve eşyadan boşaltma kararını da devlet verdi. Ben boşaltma kararına uymak için, yirmi iki bin kitabımı, koleksiyonlarımı, eşyalarımı başka yerlere taşırken haftalarca başka bir iş yapamadım... Siz ise eşyayı boşaltma kararına aldırmamış kıymetli-tarihi eşyalarınızı çürük, elektriksiz ve bekçisiz bir binada terk etmişsiniz.
Bildiğiniz gibi bir binanın ‘çürük’ yani kamuya tehlikeli olduğuna orada oturanların ya da sahiplerinin iyimser kanaatleriyle değil, bilimsel yöntemlerle karot alınarak ve laboratuvar testleri sonucunda karar veriliyor. Taray Apartmanı’nda devlet kontrolünde yapılan resmi örneklemeler sonucunda binanın ‘çürük’ olduğu resmen kesinleşeli yıllar oldu. Bu resmi karar olmasaydı da sütunları çatlayan, betonu toz gibi, tebeşir misali ufalanan, sağı solu eğilmiş, duvarları çatlaklar içinde, cephesinden sokağa parçalar dökülen ve üzerine özensizce iki kaçak kat eklenmiş olan altmış yıllık bu çürük apartmanda can güvenliğimizden dolayı ne ben ne eşim artık oturmak istemedik. Elbette sizin, ‘Ben depremden, ölümden korkmuyorum!’ deme hakkınız var ve bu söze verilecek cevap yok.
HERHANGİ BİRİNİN ÇÜRÜK BODRUM KATINI SATIN ALMAK İÇİN DEĞİL
Evinizden Atatürk’ün arkadaşı İstiklal Savaşı kahramanı dedeniz E. Org. İzzettin Çalışlar Paşa’nın değerli eşyalarının, anneannenizin gümüş sofra takımlarının, koleksiyonunuzdaki başka bazı müzelik şeylerin çalınmış olmasına ben de çok üzüldüm. Zaten ben ve eşim, çürük Taray Apartmanı’ndan yalnız canımızı kurtarmak için değil, yıllardır özenle biriktirdiğim kendi özel koleksiyonumu da depremden kurtarmak için kaçtık. Taray Apartmanı’nda kentsel dönüşüme gitmeyi, herhangi birinin çürük bodrum katını satın almak için değil, eşya ve yazı koleksiyonuma sağlam ve kalıcı bir yuva aradığım için istiyorum. Çünkü sizin dedenizden kalan eşyalarınız, ya da anneannenizden kalan gümüş sofra takımlarınız, müzelik madeni eşya koleksiyonunuz ne kadar değerliyse, benim romanlarımı yazarken yıllardır biriktirdiğim eşya koleksiyonum ve elli beş yıldır tuttuğum defterlerim, yaptığım resimlerim, yayımlanmamış müsveddelerim, hiç yayımlanmamış on binlerce sayfa tutan elyazmalarım ve büyük arşivim de o kadar değerli. Dostlukla hatırlatırım.”
patronlardunyasi.com