Meriç Uluşahin'den Tobin Vergisi uyarısı
Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin, Tobin Vergisi'yle ilgili uyarıda bulundu

Şekerbank Genel Müdürü Meriç Uluşahin, Türk bankacılık sektörünün stres testini 2001 yılında test olarak değil bilfiil yaşayarak geçtiğini, 2008 yılının da ciddi bir test olduğunu, dolayısıyla Türkiye'de bankaların stres testine ihtiyaç duyduğunu düşünmediğini kaydetti.
Uluşahin, Türk bankacılık sektörünün özellikle 2001 yılından sonra ciddi bir dönemden geçtiğini, sektörün stres testleri gibi süreçleri değişik dönemlerde yaşadığını ve atlattığını söyledi.
2001'den sonra gerekli aksiyonlar çok hızlı alındığı için ondan sonra denetleme kurumlarının devamlı bankalarını içinde olduğunu ve her şeyi yakından takip ettiklerinin altını çizen Uluşahin, ''Türk bankacılık sektörü stres testini bence 2001 yılında test olarak değil bilfiil yaşayarak geçti. 2008 yılı da ciddi bir testti. Demek ki birtakım denetlemeler doğru ve yerinde. Dolayısıyla Türkiye'de bankaların stres testine ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum'' diye konuştu.
Şekerbank olarak yıl sonu karlılığı için geçen yılın üzerinde bir bütçe öngördüklerini, birinci ve ikinci çeyrek verilerinin bütçeyle uyumlu gittiğini ifade eden Uluşahin, hatta hacim büyümeleri bütçenin üzerinde gittiği için yıl sonunu bütçenin üzerinde bir karlılıkla kapatabileceklerini bildirdi.
Banka olarak kredilerde yılın başından bugüne kadar yüzde 27'lik büyüme gerçekleştirdiklerini, yıl sonunu belki yüzde 30 büyümeyle kapatabileceklerini belirten Uluşahin, aktif toplamında yıllık büyümelerinin yüzde 18-20 aralığında bitecek gibi göründüğünü söyledi.
Ana stratejilerini işletme bankacılığında ilk 10 özel banka arasında yer almak şeklinde belirlediklerine değinen Uluşahin, ''Büyürken de 'Biz Anadolu bankasıyız' dedik ve daha çok küçük işletmeleri sahiplendik. Bu alanda da büyümek ana stratejimiz içinde yer alıyor. Ürünlerimizi, politikamızı buna göre oluşturuyoruz. Kredi portföyümüzün yüzde 38'ini KOBİ'ler oluşturuyor'' dedi.
''200 MİLYON DOLARLIK 30 YIL VADELİ KAYNAK''
Meriç Uluşahin, bireysel tarafta bir mortgage işiyle ilgili iştirak edinme konusunda ön anlaşma yaptıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
''BDDK'dan gerekli yasal izin sürecini başlattık. Bu sayede şimdiye kadar olmayan vadelerde, 25-30 yıla varan vadelerde tamamen mortgage sistemine dayalı bir kaynağı direkt başından alarak, mortgage alanına iştirakimiz altında girmek istiyoruz. Süreci olumlu tamamlarsak, 200 milyon dolarlık 30 yıl vadeli bir kaynakla giriyor olacağız. Başından seküritize edilmiş kredinin taahhüdü olacak. Bununla konut kredisi verildiğinde, kaynağı anında bizim havuzumuzda ilgili vadede temin edilmiş olacak. Şu anda tamamen BDDK başvurularını tamamladık. O süreç tamamlanınca tahmin ediyoruz 1-2 aylık süreç içinde anlaşma, hisse devirleri olacak. Süreç biterse, bu yılın son çeyreğinde uygulanmasını ve hayata geçmesini bekliyoruz.''
Şekerbank olarak çevre ülkelerle, özellikle Türk Cumhuriyetler ve Balkanlar ile ilgilendiklerini de anlatan Uluşahin, ''Buralardaki fırsatları biz de kullanmak istiyoruz. Özellikle bankacılık regülasyonu oturmuş yerleri tercih etmek bizim için daha önemli. Etrafımızdaki bölgeler çok büyük potansiyel taşıyor ve vaatkar. Bunlar ilgi alanımız içinde. Düzenlemesi, mevzuatı uygun, stratejimize uygun olan yerlerde biz de pozisyon almak için gerekli çalışmayı yapıyoruz. Şu anda somut bir şey yok. Ama baktığınızda satın almak daha hız kazandıran bir unsur. Doğru bir bankayı satın alıyorsanız, satın aldığınızda daha önde başlıyorsunuz'' şeklinde konuştu.
BTA'NIN HİSSE DEVRİ...
Şekerbank'ın yüzde 33,98 hissesine sahip olan Bank Turan Alem'in (BTA) yüzde 75 hissesini Kazakistan Hükümeti Varlık Fonunun (Samruk Kazyna) devraldığını hatırlatan Uluşahin, konuya ilişkin şunları kaydetti:
''Bu nedenle dolaylı olarak bizim ana hissedarımız Kazakistan hükümeti oldu. En son geldiğimiz noktada onlar da bu işi daha netleştirmek adına BTA'nın tamamen devreden çıkarılması, hisselerin varlık fonuna devredilmesi konusunda mutabakat sağlandı. İlk etapta yönetim hakları devredildi. Onlar da baktıklarında Türkiye'yi ve Şekerbank'ı son derece stratejik değer olarak görüyorlar. İcranın içerisine daha önce de karışmıyorlardı. 'Biz yönetim kurulunda stratejiyi belirleyelim. Burası Türkiye, icrayı siz bizden daha iyi biliyorsunuz. Biz Türkiye'ye, bankacılık sektörüne inanıyoruz. Kazakistan ile Türkiye arasındaki iş ilişkileri geliştikçe bu ortaklığın büyüyeceğine inanıyoruz' diyorlar. Öyle başladık. Değişiklikten sonra da devam ediyor. Dolayısıyla herhangi bir strateji değişikliği, yönetim değişikliği hiç gündemde değil. Şu anda Kazakistan hükümetinin bu ortaklıktan çıkma niyeti yok. Bilakis 'kalacağız' diyor. Zaman içinde pazar dinamikleri ne gösterir bilemeyiz, ama şu an için böyle bir şey yok.''
''BİLMEK İSTENEN, TEK PARTİ DE KOALİSYON DA OLSA ÖNGÖRÜLEBİLİR PROGRAM''
Şekerbank Genel Müdürü Uluşahin, mali kuralın ertelenmesine ilişkin de ''Disiplinden vazgeçmek anlamında herkesin kafasında soru işareti oluştu. 'Eylülde de çıkamazsa, gümbürtüye giderse' endişesi var. İnsanların moralini bozan bu oldu. Seçimden sonra tek parti hükümeti de olsa, koalisyon hükümeti de olsa piyasanın veya ekonominin bilmek isteyeceği, bir şeyleri net görmek ve öngörülebilir bir program. Bugünden yarına değişen kaotik bir program değil, doğru düzgün ekonomi yönetimi ve öngörülebilen program olması... Mali kural bu açıdan önemli. Kanunlaşmış olması, hangi hükümet olursa olsun onun da uyması gereken kriterleri getirecekti. Ekonomik programların hükümetlerle değil kalıcı olarak devam ediyor olması, en azından ana resmin devam ediyor olması lazım'' değerlendirmesini yaptı.
Kamu bankalarının özelleştirilmesi konusuyla ilgili de Uluşahin, ''Bir ülkenin kendi hazinesi ve kendi merkez bankası varken, onun görevini görecek büyüklükte kamu bankaları olmamalı. Ama belirli bir oranın da altına inmemeli. Piyasada gerektiği zaman, kimsenin öngöremediği birtakım riskler oluştuğunda devletin bir şekilde dengeleyebilmesi için de belirli bir oranın altına inmemeli. Doğru yönetiliyorsa ve ağırlığı doğru korunuyorsa bir oranda Türk sermayesi mutlaka olmalı, bir oranda da dengeleyecek kadar devletin olmasında çok büyük sakınca yok'' şeklinde konuştu.
''TEK BAŞINA TOBİN VERGİSİ ZARAR GETİREBİLİR''
Meriç Uluşahin, önümüzdeki 9 aylık dönemde faiz artışı beklemediğine işaret ederek, Merkez Bankasının halihazırda uyguladığı kur politikasının sonuna kadar arkasında durulması gerektiğini söyledi.
Sadece ihracata yönelik suni bir şekilde bu dengeyi bozmamak gerektiği görüşünü dile getiren Uluşahin, ''İhracat için tek çözümün kur olmadığını düşünüyorum. Biz kuru sıçratalım, ihracatımız patlayacak mı? O biraz daha başka politikalarla, exim politikaları desteğiyle, başka yönleri desteklemekle gündeme gelebilir. Sırf kurla ihracat patlaması, zaten çok geçici ve sanal olacaktır'' dedi.
Tobin vergisi tartışmalarıyla ilgili de Uluşahin, ''Tek başına bir vergi değil, ama biz 'şunları yapacağız, tobin vergisi de bunun bir bacağı diye' ortaya koyduğunuzda faydalı olabilir. Tek başına tobin vergisi koymak, faydadan çok zarar getirebilir. Şu aşamada 'tobin vergisi koyalım mı' derseniz, bence hayır. Ama bir program halinde sunulduğunda o program doğru programsa neden olmasın?'' diye konuştu.