Konut finansmanına yeni perspektif: Mortgage sisteminin tıkandığı noktada hibrit modellerle erişilebilir konut için çok katmanlı çözüm önerileri
Konut piyasasında yaşanan daralma ve klasik mortgage sisteminin sürdürülemez hale gelmesi, yeni finansal arayışları gündeme taşıyor.

Dünya gazetesi yazarı Ali Hepşen, konuyla ilgili kaleme aldığı yazısında, Türkiye’de konut finansmanına dair yapısal sorunlara dikkat çekerek, çözüm olarak hibrit modelleri önerdi.
İşte Ali Hepşen’in yazısının tamamı:
Türkiye’de konut ediniminin 2007 yılından günümüze başlıca finansman aracı olan mortgage sistemi, artık tıkanma noktasına gelmiş durumda. 2022 yılından bu yana yaşanan enflasyon ortamı, faiz oranlarındaki dalgalanmalar ve hanehalkı gelirlerindeki reel düşüş, klasik mortgage modelinin etkinliğini büyük ölçüde azalttı.
Bugün kredi yıllık maliyet oranları %45-%50 seviyelerinde seyrediyor, konut fiyatları gelir artışının üzerinde yükseliyor ve konut kredi hacmindeki artış nominal olsa da reel anlamda sınırlı.
Diğer taraftan, hanehalkı aylık geliri içerisinde konut kredi taksitlerine ayrılacak pay, neredeyse gelirin kendisini yakalamış durumda. Peki, bu yapı sürdürülebilir mi? Bugün için kolay değil. İşte tam bu noktada yeni bir paradigma ihtiyacı doğuyor: hibrit konut finansmanı modelleri. Bu kavram, klasik konut kredisi sisteminin ötesine geçerek, farklı paydaşları, araçları ve risk paylaşım biçimlerini bir araya getiren çok katmanlı finansman yapıları anlamına geliyor aslında.
BDDK güncel verilerine baktığımızda, Türkiye’de 2025 Şubat sonu itibarıyla konut kredi hacmi yaklaşık 535 milyar TL; 2023 yılındaki kredi sıkılaştırıcı düzenlemelerinin de etkisiyle geçen yıldan bu yana konut kredi hacmindeki artış sadece %22 oldu.
Yani kredi stoku büyürken, yeni kullandırımlar geriledi. Özellikle ilk kez ev sahibi olacaklar ve orta gelir grubu için mevcuttaki ağırlıkla kredi kullanımına dayalı konuta erişim sistemini yeniden sorgulamak gerekiyor. Bu bağlamda, yalnızca kredi faizlerini düşürmeye odaklanmak yetersiz. Yapılması gereken şey; finansman yükünü bireyden alıp topluma ve sermaye piyasalarına yayacak yeni modeller üretmek. İşte hibrit finansman tam da burada devreye girmeli. Bu modelde, bir konutun mülkiyeti hem kullanıcıda hem de yatırımcıda olur.
Kullanıcı başlangıçta %25-%50 arası bir payı satın alır, kalan kısım için kira öder. Zamanla gelir durumuna göre ilave paylar satın alabilir. “Help to Buy” ve “Shared Ownership” programları, İngiltere’de konut erişimini artıran başarılı örneklerdir. Özellikle Homes England tarafından desteklenen bu yapılar, gençlerin ve ilk ev alıcılarının pazara girişini kolaylaştırmıştır.
KİRA ÖDE-SAHİP OL (RENT-TO-OWN)
Konutun sahibi kurum ya da şirket olur, birey kiracı olarak oturur. Ancak sözleşmeye göre belirli bir sürenin sonunda (örneğin 5 yıl) konutun mülkiyeti devredilir. Ödenen kiraların bir kısmı satış bedelinden düşülür. ABD’de “Lease-Purchase Agreements” olarak bilinen bu yapı, düşük kredi skoru olan ama düzenli gelir sahibi bireylerin ev sahibi olmasına olanak sağlar.
KOOPERATİF TEMELLİ FİNANSMAN
Kooperatifçilik Türkiye’de inşaat üzerinden bilinir; ancak asıl potansiyeli birlikte finansman ve birlikte mülkiyet yaklaşımıdır. Berlin’de “Mietshäuser Syndikat” modeliyle uygulanan yapı; arsa üzerindeki mülkiyetin kooperatifte kalmasını sağlarken, bireylere sadece kullanım hakkı vererek spekülatif fiyatlamanın önüne geçmektedir.
SERMAYE PİYASASI ENTEGRASYONU
Türkiye’de TOKİ benzeri yapılar kamu kaynaklarıyla üretim yaparken, özel sektör tarafında yap-sat ya da sat-yap gibi modeller tercih ediliyor. Projelerin menkulleştirilmesi henüz gelişmemiş bir alan. Bu noktada özellikle proje bazlı gayrimenkul yatırım fonları (Proje GYF) modelinin, özel sektörle kamunun iş birliğinde geliştirilebilecek konut finansman araçları açısından önemli bir potansiyele sahip olduğunu vurgulamak gerekir.
Hibrit modellerin başarısı sadece finansal tasarımla değil, kamu katkısıyla da doğrudan ilişkilidir. Özellikle arsa tahsisi, altyapı desteği ve düzenleyici kolaylaştırmalar sağlandığında bu yapılar daha sürdürülebilir hale gelir. Viyana’da belediyenin arsa sahibi olduğu, sivil toplumun ve özel sektörün katıldığı hibrit konut üretim modelleriyle Avrupa’nın en başarılı kiralık sosyal konut sistemlerinden biri kurulmuştur. Artık konut bir “yatırım nesnesi” değil, erişilebilir bir yaşam hakkı olarak düşünülmelidir. Bunun yolu ise sadece krediyle değil, kolektif ve kapsayıcı finansman mekanizmalarıyla yürünebilir. Hibrit finansman modelleri, sadece yeni bir finansal çerçeve değil, aynı zamanda sosyal adalet, mekânsal kapsayıcılık ve ekonomik sürdürülebilirlik adına bir gelecek vizyonudur.
patronlardunyasi.com