İstanbul kaosunda kısa bir gezinti, oysa tek isteğim hava almaktı
Küçükyalı’daki evimde beynimi delip geçen bir sesle açtım gözlerimi bugün saat 08.00’de. Acaba rüyada mıyım, yoksa uyandım mı diye düşündüm bir süre. Oysa ki gerçek bir taneydi, hemen evin karşısındaki inşaatta iş makinesi çalışmaya başlamıştı.
Toygun ATİLLA
Kendime bir kahve koyup, bilgisayarımdaki listemden müziği açtım, belki dışardaki inşaat gürültüsü hafifler diye...
Ne mümkün...
Evde durmanın imkansız olduğunu anlayınca kendimi dışarı atayım dedim. Araba ile biraz gezer, sahile iner belki de ufak bir yürüyüş yapardım.
Garaj kapısı açıldığında, tam garajın önüne park etmiş bir otomobille karşılaştım.
Sinirlerime hakim olmalıydım. Zira birazdan keyifli keyifli sahilde turlayacaktım. La havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim; dedim kendi kendime.
Otomobilimden indim, garaj kapısına park edip gitmiş aracın sahibini aramaya başladım.
Ahmak ıslatan cinsinden yağan yağmurda, sağa sola çaresizce bakındım.
Sokakta bir oraya bir oraya şaşkın şebelek bir şekilde dolanmaya başladım.
NEYSE Kİ İNŞAAT İŞÇİSİ YERİNİ BİLİYORMUŞ
Çaresiz halimi fark etmiş olmalı ki, bangır bangır iş makinesinin çalıştığı inşaattaki işçilerden biri el sallayıp bana bir şey demeye çalışıyordu.
Yanına gittim. İnşaat alanında muhafaza yapılmadığı için rüzgarın da şiddetiyle tüm toz toprak üzerime yapıştı.
Yağmurun da etkisiyle üstüm başım çamura bulanmıştı.
Neyse ki, inşaat işçisi garajın önüne otomobilini bırakıp giden kişinin yerini biliyordu.
150 metre ilerdeki marketi işaret etti, aradığım kişinin orada olduğunu söyledi.
Sakinliğimi koruyarak markete yürüdüm. İçeri girdim. Garaj kapısının önündeki otomobilin sahibini aradığımı anons ettirdim!
SANA MI SORACAĞIM TERS YÖN OLUP OLMADIĞINI
Kasanın önündeki 35-40'lı yaşlardaki biri, "Geliyorum, 5 dakika bekle" dedi.
Bekledim.
Neden sonra otomobilini garaj kapısından çektiğinde, artık yola çıkabilmiştim.
Yaklaşık 500 metre gitmiş, ara sokaklardan birinde ilerliyordum ki, ters yönden gelen bir otomobille karşılaştım. Üzerime üzerime geliyordu. Otomobili kullanan bir kadındı. "Hanımefendi burası ters yön" dedim.
Demeye göreydim, "Sana mı soracağım ters yön olup olmadığını" yanıtını aldım.
Otomobilimle geri geri gidip, yol verdim.
ÇUKUR OLMADAN OLUR MU?
Park etmenin yasak olduğu sokakta sıra sıra park edilmiş otomobillerin olduğu sokaktan kurtulup da başka bir sokağa girdiğimde otomobil sarsılmıştı. Teker bir çukura girmişti. Belli ki, yol çalışmasından ötürü oluşmuş ve üstü kapatılmamış bir çukurdu.
2-3 dakika sonra arabanın sağa çektiğini fark ettim. Müsait bir yere çekip de baktığımda sağ ön lastiğin patladığını fark ettim. Tekere kocaman bir inşaat çivisi girmişti.
Neyse ki, hemen yakınlarda bir lastikçi vardı. Otomobili lastikçiye bıraktım, yürüyerek bir tur atar, sonra da dönüp arabayı alırım dedim.
YİNE DE SUÇ BENİM
Henüz bir kaç adım atmıştım ki, yanımdan hızla geçen otomobil su birikintisini üzerime boca etti.
Baştan aşağı ıslanmıştım. Yine de sinirlenmedim. İçimden, "Sende suç, kaldırımdan yürümezsen böyle olur" dedim.
İki kişinin zar zor yürüyeceği kaldırımdan yoluma devam etmeye başladım. Sakin yürüyüşümü tam arkamdan gelen korna sesi bozdu. Kaldırımdaki motosikletli bir kuryeydi. Ona yol verdim.
Az biraz gitmiştim ki, martı adı verilen iki scooter kaldırımda park halindeydi. Aralarından geçeyim derken, birine ayağım takıldı ve yere kapaklandım.
Henüz birkaç gün önce aldığım eşofmanımın dizi yırtılmış, yırtılan yerden de kanayan dizim gözüküyordu.
150 TL’YE SAKİNLEŞME KAHVESİ
Yılmadan yola devam ettim. Nefeslenmek için bir kafeye oturdum. Türk kahvesi söyledim. 150 TL ödedim.
Bir tatil gününün sabahı güne böyle başlamıştım.
Eve dönüş yolunda telefonla bir dostum aradı.
İki hoş beş ettikten sonra, "Ne olacak bu memleketin hali, nasıl görüyorsun? " dedi.
"İstanbul gibi" dedim.
"Anlamadım" dedi, ısrar etti.
Telefonu kapattım.
patronlardunyasi.com