İngiltere Büyükelçisi Sir Henry Layard, 147 yıl önce çöküş noktasında olan Osmanlı Devleti'ne "Kurtuluş formulü" gibi bir rapor sunmuştu
İktidar ile muhalefetin "Yabancılara şikâyet" tartışması ve sonrasında Trump'un "Kurtuluş Günü" diyerek vergi tarifelerini açıklaması bana, 147 yıl önce İngiliz Elçisi Sir Layard'ın Osmanlı İmparatorluğu'nun bulunduğu zor durumdan çıkışını sağlamak adına hazırlayıp Padişah'a sunduğu raporu hatırlattı.

Burak ARTUNER
Avrupalıların yüzyıllardır iç işlerimize nasıl karıştıklarını gösteren en ilginç örneklerden birisi İngiltere hükümetinin Osmanlı Devleti elçilerinden Sir Henry Austen Layard'ın 1878'de II. Abdülhamid'e sunduğu rapordur.
Sir Henry Layard.
Layard, bir zamanlar Osmanlı Devleti siyaseti üzerinde çok etkili olmuş bir diplomattı. Önce Layard'ı tanıyalım isterseniz. Layard, amcasının daveti üzerine avukatlık yapmak üzere Seylan'a giderken 20 Eylül 1839'da geldiği İstanbul'a hayran kaldı. Daha sonra yola devam etti. Anadolu'da birçok kente uğradıktan sonra Beyrut'a geçti. İmparatorluğun Asya kıtası üzerinde birçok şehri gezdi. Tarihe de büyük merakı olan Layard, buralarda dikkatini çeken Helen ve İbrani eserlerini inceledi. Halep, Musul gibi şehirlerde kaldı. Bu günlerde Seylan'a gitmekten vazgeçti.
Asur medeniyetini incelemeye karar verdi. Üç yıl boyunca Sus ve Babil bölgesinde yaşadı. Arapça ve Farsça'yı öğrendi.
İstanbul'a görevli olarak ilk gelişi ise 1842'deydi. Ortadoğu politikası üzerine çalışmaya başladı. Sırbistan meselesini araştırmak için bir yıl süreyle Bosna'ya gönderildi. Sonra yeniden imparatorluğun kalbine, İstanbul'a döndü.
Rus arşivinden çıkan Rus ordusunu 1878'de Yeşilköy'de gösteren bir fotoğraf.
Bu dönemde Osmanlı Devleti'nin ıslah etmek istediği meseleler üzerinde çalışmaya başladı. 1852'de milletvekili seçildi. Bir yıl sonra yeniden İstanbul'a geldi. Bu dönemde Osmanlı-Rus anlaşmazlığında Osmanlı Devleti tarafını tuttu. Ülkesinin Kırım Savaşı'na Türklerin yanında girmesinde başrolü oynadı. Daha sonra Hindistan'da görevlendirildi. 1877'de İngiltere sefiri olarak yeniden İstanbul'a gönderildi. O göreve başladıktan sonra Türkiye Rusya ile savaşa tutuştu. II.Abdülhamid, savaş nedeniyle İngiltere'nin yapılması için bastırdığı reformları erteleyeceğini bildirdi.
İNGİLİZLER "İSTANBUL'U RUSLAR'DAN KURTARAN ADAM" DİYORDU
Layard, savaş süresince Osmanlı Devleti'nin tarafını tuttu. Ruslar savaşın sonunda Edirne'yi alıp Yeşilköy'e kadar gelince, Layard hemen İngiltere donanmasının Çanakkale Boğazı'ndan Marmara Denizi'ne kadar geçmesi için padişahtan bir ferman aldı. İngiltere tarihinde bu hareketiyle "İstanbul'u Ruslar'dan kurtaran adam" olarak adlandırıldı. İngilizler, Rusları durdurma karşılığında Kıbrıs için Osmanlı Devleti ile anlaştılar. İngiltere ile gizli bir ittifak anlaşması vasıtasıyla Kıbrıs'ın İngiltere'ye kiralanması kararlaştırıldı. Kıbrıs'ın Türklerin elinden çıkmasına neden olan bu anlaşmayı İngiltere adına imzalayan kişi de Henry Layard'dı.
Gizli anlaşma uyarınca, Ruslar işgal ettikleri Kars, Ardahan ve Batum'dan başka bir yeri işgal ederse, İngiltere Osmanlı Devleti'ni silahlı kuvvetleri ile savunacaktı. Buna karşılık padişahtan istenenler vardı. Padişah, Osmanlı Devleti'ndeki Hıristiyan tebasının iyi idaresi için iki devlet arasında kararlaştırılacak olan ıslahatı yapmayı İngiltere hükümetine vaat ediyordu. Bu anlaşmanın bir parçası olarak Kıbrıs İngiltere'ye kiralanıyordu. Anlaşmaya göre, Ruslar işgal ettikleri Kars, Ardahan, Batum'dan çıkarsa, İngiltere adayı Türklere geri verecekti!
Anlaşmalardan sonra İngiltere reformlar konusunda II. Abdülhamid'i sıkıştırmaya başladı. Diğer taraftan İstanbul'daki aydın çevreler de Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü önlemek için reformların süratle hayata geçirilmesini istiyordu. İngiltere Dışişleri
Bakanı Lord Salisbury, 8 Ağustos 1878'de Istanbul Sefiri Layard'a gönderdiği bir talimat ile İngiltere hükümetinin üzerinde durduğu Osmanlı Devleti'nin doğu illerinde yapılacak ıslahatın esaslarını bildirdi. Bunlar askeri, adli, mali ve idari olmak üzere başlıca 4 nokta etrafında toplanıyordu. Sir Henry Layard, kendi hükümetinin verdiği direktifler çerçevesinde hazırladığı kapsamlı bir raporu, 27 Temmuz 1294'de (Ağustos 1878) Osmanlı Hükümdarı II. Abdülhamid'e sundu.
"HALKIN ÜMİDİ VE GÜVENİ" VURGUSU
Raporun başında Layard şöyle diyordu: "Osmanlı Devleti'nin idari bakımdan bir düzene sokulması ve sayısız mühim kaynaklarının biraz daha çoğaltılması hakkında, iyi niyet ile ban düşüncelerimi yazıp, arz ve beyan edilmem hususu emir buyrulduğu için, bu isteğe uyarak hem şerefli bir vaziyeti yerine getirmek ve hem evvelden beri arzuladığım, Osmanlı İmparatorluğu dahilinde yaşayan insanların asayiş ve saadetini temin gayesiyle şu keyfiyeti beyan etmek isterim ki Osmanlı Devleti dahilinde muntazam bir idare ve ilerleme uğruna vaad ve ilan edilen ıslahat ve tanzimatın meydana getirilmesi hususundaki düşünceleriniz hakkında, hem Avrupa devletlerinin itimadını kazanmak ve hem Osmanlı halkının ümit ve güvenini elde etmek için muhakkak surette ve acele olarak yapılması lüzumlu, aynı zamanda çok önemli dört tedbir vardır."
1878'de çekilmiş İstanbul fotoğrafı.
ASYA KITASINDA ASAYİŞ KALMADI
Birinci maddede Layard, ülke topraklarındaki asayişsizliğe dik kat çekiyor ve alınması gerekenleri şöyle sıralıyordu:
Osmanlı Devleti'nin özellikle Asya kıtası tarafındaki topraklarında hiçbir tarafta yol ve geçit emniyeti kalmamıştır. Namuslu halk, Kürt ve Arap gibi vahşi kabilelerin ve Çerkesler gibi akıncı zümresinin zulüm ve eziyetine hedef olmaktadır. Mal ve can muhafazasa hakkında hiç veya çok az emniyet kalmıştır. Ne kafi derecede asker ne de zaptiye vardır. Lazım gelen yerlerde kafi miktarda nizamiye askeri bulundurma-
ya, vilayetlerde muntazam bir idarenin devamını sağlamaya ve zabıta teşkilatları kurmaya hakiki ihtiyaç vardır. Can ve mal emniyeti olmayan bir memleket hiçbir zaman imar edilemez. Bundan önce muntazam bir zaptiye heyetinin teşkiline himmet edilmiş ve bazı İngiliz zabitleri de bu görevde kullanılmıştı. Şimdi yine aynı teşkilatın süratle kurulması lazımdır."
MALİYEYE YABANCI UZMAN
"Osmanlı Devleti'nin maliye işleri, heyeti umumiyesi itibarıyla tam bir düzen altına alınmalıdır. Bunun için evvelden beri padişahın arzu ettiği gibi büyük bir teftiş heyeti tayin edilmelidir. Bu heyete, mali meseleleri en ince noktalarına kadar araştırabilmeleri için yetki tanınmalıdır. Komisyona tayin edilecek kimselerin her türlü nüfuz ve tesirden korunması, şahsi menfaatlerden uzak bulunması
ve yapacakları işlerde tamamen serbest olmaları lazımdır. Her ne kadar Osmanlı Devleti maliyesine ait müşkül meseleleri halledecek, bilgili ve tecrübeli kimseler var ise de devletin gelirini salim bir mevkiye ulaştırabilmek için Avrupa'dan bazı uzmanlar getirmek faydalıdır. Bunlardan bizzat padişahın kendisi de istifade edebilir. Yalnız getirilecek elemanlar, büyük devletler tarafından tavsiye olunacak maliye uzmanları arasından seçilmelidir... Gümrüklerde doğru ve ehliyetli memurlar kullanılmalı. Gerekirse, Avrupa'dan dahi bilgili ve itibarlı kimseler getirerek, İstanbul, İzmir, Selanik ve Beyrut gibi daha bazı büyük limanlara müfettiş tayin etmeli: Lazım gelen düzenin kurulması için bunlara tam yetki verilmeli."
Henry Layard'ın 1847'de İstanbul'a ilk gelişinde çizdirdiği bir resmi.
"İSPANYA MALİYESİ DE BU HALDEYDİ"
(...) Gerek devletin, gerek alacaklıların menfaatlarını koruyacak iyi bir yol seçmek mümkündür. Evvelce Ispanya Devleti'nin maliyesi, Osmanlı Devleti maliyesine benzer bir haldeydi. Böyle bir düzeltme suretiyle müşkilatı defettiler. Bu sebeple evvela alacak sahiplerini bir anlaşmaya ve borçların tasfiyesi hususuna davet etmek lazımdır. Ya Londra veya Paris'te bulunan alacaklıların yanına görüşmek üzere doğru ve olgun bir memur göndermeli, ya da bu alacaklılardan İstanbul'a bir vekil tayin ederek göndermelerini istemelidir. Osmanlı Devleti, mali itibarını yenileyemediği takdirde, zaruri masrafları için para temin etmek kendisine pek pahalıya mal olacaktır. Nitekim, Galata ve sair yerlerden alınan borç paralar buna delildir."
"MEMUR MAAŞLARINI İNDİRMEK MİLLET MENFAATİNE AYKIRI"
Layard, bunun dışında Osmanlı Devleti'nde kağıt paranın büyük problemlere ve karışıklığa neden olduğundan söz ediyor, maliyenin sağlam bir zemine oturtulması için bunun kaldırılması veya azaltılması gerekliliğini de özellikle vurguluyordu. Memurların aylıklarının indirilmesinin memleket ve millet menfaatlerine aykırı olduğunu anlatan Layard, "Memurlara hem kafi miktarda maaş vermemek ve hem de aydan aya bunu ödemeyerek, onları meşru olmayan diğer yollardan geçinmeye teşvik etmek kadar bir millete tehlikeli bir zarar olamaz" diyordu.
Layard, gereğinden fazla memur alınmışsa, bunun azaltılabileceğini ekliyor ancak düşük maaşla memur kullanmak kadar "fena tasarruf, fena politika, devlete, millete, ahaliye zararlı bir iş olmadığının" üzerine basıyordu.
"HAKİMLER ETKİ ALTINDA OLMAMALI"
Sir Henry Layard, üçüncü olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun adli meseleleri üzerinde duruyordu. Adliye binalarının yeniden düzenlenmesinin önemine işaret eden Layard, halkın bu konuda ıstırap içinde olduğunu anlatıyor, adliye okulları açılmasını öneriyordu. Hakimlerin hiçbir mahalli veya merkezi hükümetin etkisi altında olmamasının önemine değinen Layard, yeni kanunlara ihtiyaç duyulduğunu da özellikle vurguluyordu. Layard, Osmanlı tebaasının cins ve mezhep bakımından karışık olduğu için bunların ihtiyaçlarına uygun şekilde ceza ve adi hukuk kanunları düzenlenmesi gerektiğine değinirken, Hıristiyanların inançlarına, yaptıkları dini ayinlere müdahale edilmediği takdirde, bunların tümünün mesut olacağını ve aynı seviyede adalete kavuşmalarının padişahın da isteğini olduğunu belirtiyordu. İşte bu noktada Layard, yeni kanunların yapımı için de bir öneri getiriyordu: "Bu nevi kanunların tanzimi, Osmanlı Devleti hukukçuları arasında tanınmış ve halkı Müslüman veya Müslüman olmayan ahaliden mürekkeb diğer memleketlerde hakimlik ve reislik yapmak suretiyle şöhret kazanmış Avrupalılardan kurulu bir komisyon vasıtasıyla mümkün olur."
Rus arşivinden çıkan Rus ordusunu 1878'de Yeşilköy'de gösteren bir fotoğraf.
YABANCI SERMAYE
Yabancı sermayenin ülkenin kurtuluş reçetesi olduğunda da ısrarcı olan Layard, su noktalara dikkat çekmişti: ".(...) Padişahın bu hayırlı niyet ve icraata bilfiil teşebbüs ettiği bütün Avrupa sermayedarlarının malumu olduğundan, bunlar demiryolu, madenler ve ziraat ile buna benzer memleketin sair çeşitli gelir kaynaklarının genişletilmesi hususunda lazım gelen nakdi sermayeyi derhal tedarik ederler. Memleketin tabii ilerlemesinin kaynağı olan ziraat ve madenler Osmanlı Devleti'nde çok ziyade ise de, Avrupa ilmi ve sermayesi olmadıkça onlardan büyük miktarda istifade edilemez."
KRİTİK NOKTALARA "YABANCI MEMUR" ÖNERİSİ
Osmanlı Devleti'nin Asya tarafında bulunan topraklarını iyi idare etmek, gelir kaynaklarını artırmak için kritik noktalara yabancı memur getirilmesini de önerdi Layard. Bu yapılmazsa alınacak tüm önlemlerin işe yaramayacağımı vurguladı ve şu noktalara dikkat çekti: "Devletin bazı mühim işlerinde, yabancılardan tanınmış ve işinin ehli kimseleri kullanmak istediğinizi evvelce sizden duymuştum. Bu hayırlı düşüncelerinizi gerek kraliçe gerek onun hükümeti büyük bir sevinç ile takdir eder. Aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin kuvvet ve istiklalini iltizam eden bu nevi yenilikler ve düzenin iyi bir şekilde uygulanacağı hususuna gayet kıymetli bir rehin addederler. Ancak yüksek mesailerine dayanarak, su hususu da arz ve beyan etmek isterim ki bu gibi tanınmış yabancıların yalnız mahiyette bulunmaları kafi değildir. İdarenin şekli ve tarzının esasen değiştirilmesi, padişahın da arzusu olduğu vechile Avrupalıların en yüksek makamlarda bas memuriyetlerde kullanılması ve bunlara görevlerinde tam selahiyet ve istiklal verilmesi icabeder. Hiç şüphe yok ki bu yabancı memurlar da padişahın itimad ve emniyetine şayan ve yaptıkları işlerle padişaha layık olduklarını ispat edecek kimseler olacaktır. Yeter ki meslek ve hareketlerinde tamamen serbest bulunsunlar ve bunların yapacakları hayırlı işlere, bazı garez ve hased sahibi insanlar tarafından mani olunmasın." Layard, bu yöntemi Rusya'nın, Prusya'nın kullandığını ve başarılı olduğunu da hatırlattı. Padişah rapordan memnuniyetini Layard'a iletti. Ancak reform olarak kendisine önerilenlerin büyük kısmı Osmanlı Devleti yıkılana kadar hayata geçirilmedi.
patronlardunyasi.com