İhracatçı, fiyat rekabetinde ‘Çin Seddi’ne takılıyor, engeli aşacak 5 önemli talep var
İhracatçı, yurtdışı pazarlarda zorlu bir sınav veriyor. Fiyat makasının yüzde 60’a kadar açıldığı Çin ürünleriyle rekabette zorlanan ihracatçı, başta kur politikası olmak üzere yeni destek hamleleri bekliyor.
Dünya Gazetesi'nden Nurdoğan A. Ergün'ün haberine göre, Yurt iç inde üretim ve girdi maliyetlerinin getirdiği yükü, fiyatlarına yansıtmak zorunda kalan ihracatçılar, yurt dışı pazarlarda zorlu bir sınavdan geçiyor. Özellikle fiyat makasının yüzde 25 ile 60 arasında açıldığı Çin ürünleriyle rekabette zorlanan ihracatçılar, yeni dönemde başta kur politikası olmak üzere yeni destek hamleleri bekliyor.
Artan maliyetler ve finans sıkıntısı gölgesinde 2024 yılını kapatmaya hazırlanan Türk ihracatçısı, başta Çin olmak üzere Uzakdoğulu firmalara karşı fiyat duvarına çarpıyor. Sadece Afrika, Ortadoğu pazarları değil lojistik avantajı olan ana pazarı Avrupa’da da Türk ürünleri yüzde 50’ye yakın ‘pahalı’ kalıyor. İhracatçılar, yeni dönemde yaşanacak sipariş kaymalarından endişeli.
Özellikle ithal hammadde tedarikine getirilen ek gümrük vergilerinin de üretim maliyetini yukarılara taşıdığından şikayet eden ihracatçılar, “Çin ürünlerine karşı fiyat makası yüzde 25 ile 60 arasına çıktı. Rekabette elimiz kolumuz bağlanıyor” yorumunu yapıyor.
İhracatçı, sürdürülebilir bir başarı için başta döviz kuru olmak üzere işçilik, üretim, işletme maliyetlerinde eline rahatlatacak hamleler bekliyor. Özellikle geçici de olsa ihracatçıya özel kur politikası talep ediliyor. İhracatçılar ayrıca, Çin rekabetine karşı lojistik avantajı bulunan bölgelere özel ihracat stratejisi geliştirilmesini bekliyor.
FİYAT MAKASI YÜZDE 60’A ULAŞTI
İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçı Birlikleri (İDDMİB) Başkanı Çetin Tecdelioğlu, demir ve demir dışı metaller sektörü olarak ihraç pazarlarında Çin baskısını yoğun olarak yaşadıklarını söyledi. Tecdelioğlu, “Çin çok agresif ilerliyor. Onların gemi, tren, TIR ağları lojistik maliyetlerini çok avantajlı hale getiriyor.
Ayrıca Çin, her ihracatçısına yüzde 8-15 arasında destek veriyor. Bu da bizi rekabette zorluyor” dedi. Diğer yandan Çin’in çok alternatif ürün çeşitliliği olduğunu dile getiren Tecdelioğlu, “Her türlü ürünü her türlü paraya yapabilecek kalıp teknolojileri var. Bu da bizi pazarlarda zorlayan bir durum” dedi.
Ürün grubuna göre fiyat makasının yüzde 25-60 arasında açıldığını kaydeden Tecdelioğlu, şunları söyledi:
“Sadece Çin’e karşı koruma duvarı koyan ülkeler bizim pazarımız gibi görünüyor. Ama birçok pazarda Çin’e kapı açık olduğu için biz alternatif olamıyoruz. Ayrıca Çin son 5 yıldaki gelişimiyle de çok ciddi bir şekilde kaliteli mal üretmeye başladı. Çin malı artık ikinci el, kalitesiz değil, bilakis çok kaliteli, beklentileri karşılayacak bir şekilde ürünler üretiyorlar. Kaliteyi de artık onlara kaptırıyoruz.”
“İHRACATÇIYA ÖZEL YÜZDE 10 DÖVİZ DESTEĞİ YAPILSIN”
Baskılanan kur politikası nedeniyle fiyat makasının iyice açıldığını ifade eden Tecdelioğlu, ihracatçıya pozitif ayrımcı bir kur politikası istedi. İhracatçının maliyetlere tahammül edecek gücü kalmadığına vurgu yapan Çetin Tecdelioğlu,
“Şu an ihracatçı Merkez Bankası’ndan dövizi yüzde 2 destekle alıyor. Ama yüzde 2 yetmiyor. Bu oran, yeni yılda en azından 6 aylık bir programla yüzde 10’a çıkartılırsa gelecek yıl ile ilgili gelecek işleri alabiliriz. Şimdi yeni yılda asgari ücrete gelecek zamlarla birlikte ve bu kur politikasıyla oluşacak fiyat artışlarında iş almamız mümkün değil. Başka türlü bunun matematiğini yapamıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“EN PAHALI ÜLKE HALİNE GELDİK”
Konfeksiyon Yan Sanayicileri Derneği (KYSD) Başkanı Murat Özpehlivan, sektörün çeyrek asrı aşkın bir süredir üretim, istihdam, yatırım ve ihracat yönünden dünyanın ilk üç ülkesi arasında yer aldığını söyledi. Özpehlivan,
“Hazır giyim ve moda sektörü için oldukça stratejik bir öneme sahip olan sektörümüz maalesef ülkemizdeki ithal ürünlerle yaşadığı rekabet sorununu küresel pazarlarda da yaşıyor.
Yakın coğrafyamızdan tutun ta Uzakdoğu’nun hazır giyim üreten ülkelerine kadar mevcut interland içerisinde en pahalı ülke konumuna geldik” dedi. İşletme maliyetlerinin en yakın rakibe göre kat be kat arttığına işaret eden Özpehlivan, “Bu da bizim küresel pazarlardaki etkinliğimizi azaltıyor. Alt sektörlerimiz bazında değerlendirirsek lojistik avantajımız olan ülkelerde dahi en iyi ihtimalle yüzde 40-50 bandında pahalı kalıyoruz. Çin’in ihracata dönük destekleri küresel pazarlarda Çinli üreticilere büyük avantaj sağlarken ülkemizin de bu konuda daha etkili adımlar atmasını umuyoruz” değerlendirmesini yaptı.
“YAKIN COĞRAFYA İÇİN YENİ STRATEJİLER BELİRLENMELİ”
Konfeksiyon yan sanayi gibi yatırımı ve sürdürülmesi maliyetli sektörlerin lojistik maliyetleri başta olmak üzere gerçekleştirdikleri ihracat oranında desteklenmesini isteyen Özpehlivan,
“Bu, kaybettiğimiz pazarlara yeniden dönüşümüzün yolunu açabilir. Özellikle Çin’e nazaran daha kolay ulaşabileceğimiz yakın coğrafyamızda daha başarılı olmamız adına bu sübvansiyonların hızlıca hayata geçirilmesi önemli.
İnsana ve çevreye duyarlı üretim gerçekleştiren ve sosyal uygunluk testlerinden başarıyla geçmiş firmalarımız ne yazık ki bu koşulları sağlayabilmek adına katlandıkları ilave maliyetlerin karşılığını alamıyor tam aksine haksız rekabete maruz kalarak müşteri ve pazar kaybediyor” dedi.
Özpehlivan’a göre, iç pazarda enflasyonu merkeze alan iktisat politikalarının ihracat söz konusu olduğunda yeniden gözden geçirilmesi ve firmaların maliyetlerini aşağı çekip onlara finansal ve yapısal destekler sunacak bir norma dönüştürülmesi elzem.
“DARALAN PAZARI İHRACATLA DENGELEMEK ZORUNDAYIZ”
Sürecin devlet ve özel sektör işbirliği ile yürütülmemesi halinde orta ve uzun vadede önemli dış ticaret açıkları oluşacağına dikkat çeken Özpehlivan, şöyle devam etti:
“Konfeksiyon yan sanayi sektörü için özellikle ülkemizin daralan hazır giyim pazarını yurtdışından ilave edeceğimiz yeni müşterilerle destekleyemezsek dünyanın öncü sektörlerinden olan bu endüstri dalının kan kaybetmesine neden olabiliriz.
Bu nedenle özellikle bizler gibi hazır giyim üretip ihraç eden Kuzey Afrika, Mısır, Orta Asya ve yakın komşularımız başta olmak üzere lojistik avantajımız olan ülkelere dönük yeni stratejiler belirlemeli ve sektörümüzün taşımakta zorlandığı işçilik ve işletme giderlerinin hafifletilmesi adına çözüm odaklı projeler üretilmeli. Ayrıca ihracatın temel belirleyicilerinden olan döviz kurunun hem enflasyona minimum etki edecek hem de bizleri daha rekabetçi kılacak bir seviyeye ivedilikle çekilmesi gerekmektedir. Aksi halde Avrupa maliyetleriyle Uzakdoğu ile rekabet etmemiz gibi bir durum oluşacak ve bu ekonomik yönden sürdürülemez bir durum.”
“ÜRETİLMEYEN MALA REFERANS FİYATI OLMAZ”
Başta hazır giyim, ev ve mutfak gereçleri, beyaz eşya gibi sektörler olmak üzere üretimde kullanılan bazı hammadde ve ara malların ithal edilmesi üreticiyi hammadde tedarikinde zorluyor. Sanayici,
“Türkiye’de üretimi olmayan, yeterince bulunmayan hammaddelere koyulan vergi ve referans fiyat uygulamalarını çok doğru bulmuyoruz. Yani her sektör yüzde 10-15’e kadar pahalı hammadde alır ama onun üstü rekabetçilikle ilgili büyük bir problem yaşıyor. Bu plastikte de var, paslanmaz çelikte de var” diye konuşuyor.
İHRACATÇI NE BEKLİYOR?
-MB’nin yüzde 2 olan döviz desteği kısa süreliğine de olsa yüzde 10’a çıkarılsın
-Türkiye’de üretimi olmayan ara mamul ve hammaddelere uygulanan ek vergiler gözden geçirilsin
-Sektörlere gerçekleştirdikleri ihracat oranında destekler sağlansın
-Döviz kuru hem enflasyona minimum etki edecek hem de ihracatçıyı rekabetçi kılacak bir seviyeye ivedilikle çekilsin
-Asgari ücrette işveren destekleri artırılsın.
“SADECE ÇİN DEĞİL AVRUPA İLE REKABET EDEMEZ OLDUK”
ARMATÜR Derneği Başkanı Gökhan Turhan, Armatür sektörü olarak üretim ve finans maliyetleriyle mücadele etmekte zorlandıklarını söyledi.
Turhan, “Tüm girdi maliyetlerimiz o kadar yükseldi ki bırakın Çin ürünleriyle rekabet etmeyi Avrupalı rakiplerimizle bile rekabet edemez duruma geldik” diye konuştu.
ılbaşından sonra yapılacak yeni asgari ücret artışlarıyla işçiliğin toplam maliyetinin sanayiciler için 2 bin dolarlara geleceğini ifade eden Turhan, bu yükün kaldırılamaz seviyelere geldiğini dile getirdi.
“ÇİN’LE REKABETTE KALİTEYİ ÖN PLANA ÇIKARIYORUZ”
Züccaciye Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, züccaciye sektörünün ihracatının yüzde 52’sini Avrupa Birliği ülkelerine gerçekleştirdiğini kaydetti.
Öksüz, “Sektörümüz lojistik avantajı, kalite, inovatif ürünler ve fiyatperformans dengesiyle Türk malı imajını yukarıya taşıyan öncü alanlardan biri. Çin’in makul fiyatlarıyla rekabet etmeye çalışırken, bu güçlü özelliklerimizi ön plana çıkararak dünya pazarındaki yerimizi daha da sağlamlaştırmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
patronlardunyasi.com