Fransa'daki ilk daimi Osmanlı elçisi Moralı Seyit Ali Efendi Napolyon dönemi Paris'inde özellikle kadınların sevgilisi olmuştu
Kocaların bile eşlerinin azami ilgisine kayıtsız kaldığı elçimiz Moralı Seyit Ali Efendi, kadınların modasına ilham kaynağı olmuştu... Ancak elçi bu ilgi altında günlerini geçirirken, Napolyon Osmanlı toprağı olan Mısır'ı fethetmişti.
Burak ARTUNER
Bu günlerde dünyanın gözü ünlü yönetmen Ridley Scoot'ın Napolyon filmi üzerinde... Napolyon'u Joaquin Phoenix'in aşkı Josephine'i Vanessa Kirby'nin canlandırdığı filmi cumartesi akşamı sinemada izlerken, aklıma Napolyon'un Mısır'a saldırışı ve Paris'teki ilk elçimiz Moralı Seyit Ali Efendi'nin maceraları gelmedi değil... O maceraları PD okuyucularıyla da paylaşmak istedim.
Yil 1796. Fransa, Büyük İhtilalin son safhasındaydı ve ülke Yürütme Meclisi (Direktoire) tarafından yönetiliyordu. Osmanlı Devleti'nin tahtında ise III. Selim oturuyordu. O zamana kadar Fransa'da
daimi bir elçi bulundurulmamakta, ancak önemli bir siyasi mesele müzakeresi veya ticaret anlaşması yapılması gerekirse sefaret heyetleri yollanmaktaydı. Örneğin 1581, 1681, 1669, 1721 ve 1742 tarihlerinde de böyle yapılmıştı. Fransa ise 1534'ten beri Istanbul'da sürekli bir temsilci bulunduruyordu.
Osmanlıların Londra, Berlin, Petersburg ve Viyana'ya elçiler göndermesi Fransa'nın gururuna dokunmuş ve Fransa'ya bir sefir yollanması yolunda bir isteği olmuştu. Osmanlı Devleti de bu teklife sıcak yaklaşıyordu. Çünkü Fransa'ya elçi yollanması Rusya'ya karşı Fransa'yı elde tutmak siyasetinde faydalı görülüyordu. Bu sıralarda Fransa, Avrupa'da önemli geleceği olan bir ülke olarak görülüyordu.
Türkiye'de büyük bir devlet adamının merkezden ayrılması kendisi için korkulu bir durumdu. Kaldı ki böyle bir şahsiyetin küffar nezdine gitmeye ve diyarı küffarda alışmadığı bir tarzda hayatı yaşamak zorunda kalması büyük bir fedekarlık gerektiriyor.
HUSUMETİ OLAN HARİCİYE NAZIRI GÖNDERDİ Moralı Ali Efendi, Rumca ve birkaç kelime Fransızca bilirdi, Reisülküttap'ın (o zamanın Hariciye Nazırı) ona şahsi husumeti vardı. Bu husumet neticesinde yeni açılan bu göreve, Paris elçiliğine tayin edilmişti. Ali Efendi bu sıralarda 40 yaşlarında bulunuyordu.
İstanbul'da kısa bir staj devresi geçirdi. Fransa elçisinin davetlerine gitti ve onu da Boğaz'daki yalısına davet etti. İstanbul'daki Fransız elçisi sonraları hatıratında onunla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: "Seyit Ali Efendi'ye şu noktayı hissettirdim ki her ne kadar Islamlık adetine riayet lazımsa da bazı genel adaplar da vardır ki onlara da riayetsizlik hoş görülmez, ayrıca diplomasi adetlerini de öğrenmek lazımdır. Fransızca öğreniyor. Fransız kadınlarından memnun kalacağını ve konuşmalarından zevk alacağını söylediğim zaman, ihtiyarlara valde, benim yaşımda olanlara hemşire, gençlerine evlat muamelesi etmek isterim demişti..."
Ali Efendi, bu stajdan sonra 24 Mart 1796'da bir gemiyle Marsilya'ya doğru hareket etti. Maiyetinde on sekiz kişi vardı ve mihmandarı da bir Fransız yüzbaşısıydı. Gemi Italya sahillerini takip etti ve on iki günde Marsilya'ya ulaştı. Burada otuz altı gün karantinada bekledi ve eşyası incelemeden geçirildi. Bu müddet zarfında Ali Efendi çok sıkıldı. Fransızlar ona pek iyi baktılar ve karantina bitince de ikrama devam ederek her gece tiyatrolarda eğlendirdiler.
Bir raporda, Osmanlı elçisinin gayet nazik, sevimli ve dikkatli olduğu, askeri ve halkı nazikane selamladığı ahalinin kendisini görmek istemelerinden pek haz duyduğu yazılıyordu. Toulon'da da aynı durum vaki olmuş, halka karşı gösterdiği nezaket herkesin dikkatini çekmişti. Halkta Osmanlı elçisine karşı bir sempati oluşmuştu
Ikram fevkaladeydi. Paris'e gelinceye kadar yapılan şenliklerin ve ziyafetlerin masrafı 25 bin frangı bulmuştu.
MONACO PRENSİ'NİN BİNASI TAHSİS EDİLDİ
Paris'te kendisine ikametgah olarak Monaco Prensi'nin binası tahsis edilmişti. Bu bina oldukça konforlu ve dönemin zevkini yansıtanitan zengin bir dekorasyona sahipti. Moralı Ali Efendi, kaldığı yerde duvarlardaki çıplak kadın resimlerinden de rahatsızlık duymuordu. Paris'e geldiğinin üçüncü günü Hariciye Nazırı Talleyrand'la görüştü. Ali Efendi artık Paris içinde ve dışında gezmelere başlamıştı. Parisliler onun çubuk içişini, namaz kılışını seyrediyordu. İşvekar kadınlara karşı nezaket gösteriyor, dondurmalar, şerbetler ikram
ediyordu.
Asıl mesele, "Direktoire"in kendisini kabul şekliydi. Bu merasim için konuşmalar yapılıp meselelerde mutabık kalındı. Ali Efendi o gün saat dörtte kalabalık ve gösterişli bir alayla Lüksemburg Sarayı'na gidiyor, maiyeti erkanından biri de sırmalı kumaşa sarılı bir çekmece içinde padişahın mektubunu götürüyordu.
O gün bütün Paris ayaklanmıştı. Saray bayraklar ve çiçeklerle donanmıştı. Rıhtım ve her taraf halk ile doluydu. Asker halkı güç zaptediyordu. Ali Efendi Hariciye Nazırı aracılığıyla erkana takdim edildi ve III. Selim'in mektubunu Meclis Reisi'ne verdi. Karşılıklı nutuklarla merasim sona erdi. Ali Efendi'nin ikametgahına dönüşü de halkın coşkun tezahüratı altında oldu. Morali Esseyit Ali Efendi, tam bir ay Paris'in dikkatini çekti. Sarığı, çubuğu, yürüyüşü, söyleyişi herkesin merakını çekiyordu. O kadar ki dışarı çıkmadığı günler bile kendisini pencerede veya perde arkasında görmek için konutunun önünde toplaşıyorlardı.
PARİSLİ KADINLARIN GÖZDESİ OLDU
Bu ilgide en ileri gidenler kadınlardı. Piyasaya hemen sarık modeli şapka ve alaturka elbise şekilleri çıktı. Eski klasik modeller atılıp, odalık ve sultan kıyafetleri modası yayıldı. Bu devir, Paris kadınlarının en serbest devriydi. Bazı kadınların ince bir tül fistan ile sokaklarda gezdikleri bile görülüyordu. Ali Efendi kadınların gözdesiydi. Tiyatro, balo, eğlence yerleri onsuz olmuyordu. O adeta bir kral gibiydi. Her kadın onun için can atıyor, her balo ve tertip edilen her şenlik heyeti onun bu toplantıya şeref vermesini rica ediyordu. Ali Efendi sayfiyeye çıkıp birkaç gün Paris'e gelmeyince dönüşü dört gözle bekleniyor, gazetelerde hakkında yazılar yazılıyordu.
KOCALAR AŞIRI İLGİYE GÖZ YUMUYORDU
Ali Efendi'nin kadınlar nezdindeki bu başarıları harikuladeydi, Gazeteler onun bedeni kuvvetindeki fevkaladelikleri uzun uzadıya, ballandıra ballandıra anlatıyorlardı. Birçok kocalar kadınlarının Ali Efendi'ye karşı ilgisine göz yumuyorlardı. O dönemin en önemli kadınlarından Madame Talienne artık tamaman Türk modası giyiniyor ve Ali Efendi'nin yanında çubuğunun dumanlarını hızla yutmaya çalışarak gözüne giriyor, diğer yüksek kadınlar da bu çeşit komplimanlarla onu tavlamaya çalışıyorlardı.
Ali Efendi, Paris'in çapkın erkekleri için tam bir felaket olmuştu. Ali Efendi, Paris'te tam 5 yıl kaldı. Fakat bu tatlı günler pek çabuk geçti.
BONOPARTE'IN MISIR SEFERİ ELÇİYİ KIZDIRDI
Çünkü Napoleon Bonoparte Italya'dan muzaffer dönmüştü ve ordu ile Mısır'a gidişi Ali Efendi'yi tatlı rüyasından uyandırdı. Çünkü ona dost görünerek kendisini oyalayan Hariciye Nazırı Talleyrand, Fransa'ya müstemleke istiyordu ve ilk parça olarak Osmanli'nın elindeki Mısır'ı seçmişti. Bir devletin, bir başka devlete, sonunda
gerçeğin mutlaka ortaya çıkacağı bir konuda, bu şekilde yalan söylemesini Ali Efendi hazmedemez.
patronlardunyasi.com