Türkiye Obezite Araştırma Derneği, 4 Mart Dünya Obezite Günü’nde küresel krize dikkat çekmek ve çözüm odaklı adımları tartışmak üzere İstanbul’da önemli bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.

Çağdaş medya sanatçısı Hakan Yılmaz’ın obeziteli bireylerin deneyimlerinden ilham alarak hazırladığı çok katmanlı dijital enstalasyonu “FLUX,” Decollage Art Space’de tanıtıldı.

Lily Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle küratörlüğünü Orkide Arya Akkoç’un üstlendiği bu “immersive” enstalasyon, obezitenin mekanik algılanışını sorgulayarak iyileşmenin mümkün olduğunu vurguladı

HER GÜN AYNAYA UMUTLA BAKMAYA DEVAM EDENLERE…

Tanıtımda projenin amacını özetleyen sanatçı Hakan Yılmaz, “FLUX ile görünmeyen duyguları ve mücadeleleri sanat aracılığıyla görünür kılmayı hedefledik” dedi. Yılmaz bu eseri “kendiyle barışmayı öğrenenlere, bilimin ışığında yürüyenlere ve her gün aynaya umutla bakmaya devam edenlere” ithaf etti.

OBEZİTE BİR TERCİH TEĞİL, TOPLUMSAL BİR SORUN

Etkinlik kapsamında gerçekleşen basın toplantısında ise, Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkanı ve Avrupa Obezite Araştırma Derneği Dönem Başkanı Prof. Dr. Volkan Yumuk, Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Dilek Yazıcı ve Genel Sekreter Doç. Dr. Feray Akbaş ise Dünya ve Türkiye’deki obezite tablosunu masaya yatırdı.

Toplantıda obezitenin bireysel bir tercih değil toplumu ilgilendiren sistemik bir sorun olduğu vurgulandı. Kronik ve tekrarlayıcı bir hastalık olarak giderek daha fazla insanı etkilediği, yönetilmediğinde ise diyabet, kalp-damar hastalıkları ve bazı kanser türleri gibi ciddi sağlık riskleri doğurduğu ele alındı.

Obezitenin, sağlık sistemlerinden gıda politikalarına kadar birçok faktörle şekillenen küresel bir mesele olduğu vurgulanıp, bireysel farkındalığın ötesinde, sistematik ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi gerektiği ifade edildi.

HER DÖRT KİŞİDEN BİRİ OBEZİTELİ OLACAK

Dünya Obezite Federasyonu, 2035’e kadar obezite ile yaşayan birey sayısının 1,9 milyara ulaşmasını öngörüyor. Bu artışın, küresel ekonomiye 4,32 trilyon dolarlık maliyet getirmesi hesaplanıyor. Özellikle çocukluk çağı obezitesinde ciddi yükseliş bekleniyor. Tahminlere göre; 2035’e kadar çocukluk çağı obezite oranı yüzde 100 artarken, yetişkinlerde fazla kilo ve obezite ile yaşayan bireylerin sayısının ise 2010’dan bu yana iki katına çıkması öngörülüyor.

Obezite, bireysel bir tercih değil, dünya genelinde giderek daha fazla insanı etkileyen kronik ve ekrarlayıcı bir hastalık. Çözüm üretilmediğinde diyabet, kalp-damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları, eklem rahatsızlıkları ve hatta bazı kanser türleri gibi bulaşıcı olmayan birçok hastalığın riskini artırıyor.

OBEZİTENİN YAYGINLAŞMASINDA BİRÇOK ETKEN VAR

Mevcut projeksiyonlar, 2035’te dünya nüfusunun dörtte birinin obeziteli olacağını gösteriyor. Bu tablo, obezitenin sadece bireysel bir sağlık sorunu değil, toplumsal ve sistemik bir problem olduğunu kanıtlıyor. Sağlık sistemleri, yönetimler, gıda politikaları, medya ve çevresel faktörler obezitenin yaygınlaşmasında büyük rol oynuyor.

Uzmanlar, bu küresel sağlık krizini önlemek için çok sektörlü ve kapsamlı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Obezitenin önlenmesi ve kontrol altına alınması için bireysel farkındalığın yanı sıra, sistematik ve sürdürülebilir çözümler geliştirilmesi büyük önem taşıyor.

patronlardunyasi.com