Bulutsuzluk Özlemi’nin kurucusu Nejat Yavaşoğulları'nda 40'ıncı yıl açıklamaları

Bulutsuzluk Özlemi’nin kurucusu Nejat Yavaşoğulları'nda 40'ıncı yıl açıklamaları

Bulutsuzluk Özlemi’nin kurucusu Nejat Yavaşoğulları Oksijen’den Alper Bahçekalı’ya konuştu.

Bulutsuzluk Özlemi’nin kurucusu Nejat Yavaşoğulları'nda 40'ıncı yıl açıklamaları
16px
24px
31.01.2025 09:56Güncelleme: 31.01.2025 10:01
ABONE OLgoogle

40’ıncı yıl turnesine çıkmaya hazırlanan Bulutsuzluk Özlemi kurucu Nejat Yavaşoğulları ile bir araya gelen Alper Bahçekapılı bugünkü köşesinde “ 40 yıldır dinmeyen bir Bulutsuzluk Özlemi” başlıklı yazı kaleme aldı.

İşte o yazının tamamı:

40’ıncı yıl turnesinde Uşak’tan Sinop’a, Hatay’dan Aydın’a konser verecek olan Bulutsuzluk Özlemi’nin kurucusu Nejat Yavaşoğulları: “Yıllar önce ne kadar süreceği belli olmaz diye düşünürken, 40 yılın geride kaldığını görmek mutluluk verici” dedi.

Zaman geçiyor, devran dönüyor.” Hayatımızdaki kavgalardan, adaletsizliklerden bahsetmeyi düstur edinen Bulutsuzluk Özlemi bir şarkısında böyle diyordu. 40 koca yıl geçti Bulutsuzluk Özlemi’yle ama ülkenin üzerinde kararan bulutlar bir türlü geçemedi. Bulutsuzluk Özlemi Türkiye’nin dört bir tarafında gerçekleştireceği onlarca konserle 40’ıncı yılını kutlayacak. Bu sene 75’inci yaşına basacak Nejat Yavaşoğulları; “Daha güzel günlerde olabilmemizi ve iyi şeylerden bahsedebilmeyi isterdim, ama olmadı” diyor.

NASIL GİDİYOR HAYATINIZ?

Pandemiden bu yana zamanın daha hızlı geçtiğini düşünüyorum. Bu çalışma alışkanlıklarımızın değişmesiyle de ilgili. Bulutsuzluk Özlemi olarak üretim yaparken eskiye oranla daha az bir araya geliyoruz. Eskiden, şimdi de oturduğum evde çalışarak günler geçirirdik.

BU SENE ÇIKACAĞINIZ 40’INCI YIL TURNENİZLE BİRLİKTE YENİ ŞARKILAR DA PAYLAŞACAKSINIZ. NELERDEN BAHSEDİYOR BU ŞARKILAR?

İçinde bulunduğumuz dönemde yaşadığımız şeylerden etkilenmeyen kimse yoktur. Ben yazarken dış dünyayla ilişki kuran bir insanım. Geçmişe baktığımda görüyorum ki; Acil Demokrasi demişim, Şili’ye Özgürlük demişim. Şimdi de benzer konulardan bahsettiğimi fark ettim. Daha güzel günlerde olabilmemizi isterdim ama olmadı.

HALA DEMOKRASİDEN, ADALETTEN BAHSEDİYORSUNUZ. TÜM BU MÜCADELEYE RAĞMEN BİR KAYBETME-BAŞARISIZLIK HİSSİ YAŞIYOR MUSUNUZ?

Ben hala tuhaf bir sabır ve iyimserlikle tüm yaşananların geride kalacağına inanıyorum.

Böyle düşünmenize mutlu oldum…

Tarihe çok meraklıyım. Toplumların gelişme çizgilerine baktığınızda belirli dönemlerde duraklama ve sorun görseniz de her şey ileri doğru gidiyor. Son 20 yılımızda kafamızı karıştıran çok şey oldu. Özellikle gençlerin durumu bu açından daha zorlu. Bizler farklı dönemleri yaşadığımız için bir köprü vazifesi görüyoruz. Konserlerimize her yaştan insanın geldiğini görünce bunu başarabildiğimizi de fark ediyorum. Durgun bir suya taş atıyoruz; bu halka halka genişliyor.

ÇOCUKKEN ŞANLIYMIŞIM”

Gençlere neyi aktarma derdindesiniz? Bir kızınız var, dede de oldunuz.

Bu kelimeye hala alışamadım (Gülüyor). Herkesin kendi düşüncesi var. Kızım üzerinde elbette etkim oluyordur. Fakat ona bir şeyi dikte edip kendi istediğim şekilde yönlendirme derdim hiçbir zaman olmadı. Torunum günlerimi çok renklendiriyor. Şimdilerde küçük; birileri beni yolda tanıyıp fotoğraf çektirdiğinde ne olduğunu anlamayıp “O benim dedem!” diye biraz kıskanıyor. Geçenlerde “Beni en iyi dedem anlıyor” demiş. Çok hoşuma gitti.

SİZİN ÇOCUKLUĞUNUZ DA ŞU AN BULUŞTUĞUMUZ BU MAHALLEDE, ANADOLU HİSARI’NDA GEÇTİ. NASIL HATIRLIYORSUNUZ?

Öncelikle; çok şanslıymışım. Ailem 1800’lerin sonundaki Osmanlı-Rus savaşı sırasında Karadeniz’den deniz yoluyla gelip Şile’ye yerleşiyor. Ardından Anadolu Hisarı’na geçiyorlar. Ben buralarda oyunlar oynayarak, yüzerek büyüdüm. O zamanlar Boğaz’ın iki yakası arasında bir komşuluk hissi de vardı. Sandalla gidip gelirdik.

Sonra da Haydarpaşa Lisesi’ne gidip mahallenin dışına uzanıyorsunuz…

Haydarpaşa Lisesi’ne başladığım zamanlarda mandolinle tanışıyorum. The Beatles’ı ilk defa duyduğum zaman da gitarla ne yapmak istediğimi anlıyorum. Boğaz’ın bu yakasında Kanlıca Altılısı vardı. Rahmetli Yavuzer Çetiner gruba vokal yapardı. Sonra beni de yanlarına aldılar. 17 yaşındayken sahne aldığımız kulübe arka kapıdan girerdim; The Beatles da çalardık. Bu yüzden mahalleyle ilişkim güçlenerek ilerledi. İlk sahne tecrübelerimi de burada edindim.

Sahneye erkenden alışmış olsanız da müziğin yanına mimarlık ekliyorsunuz. Hala bu iki işi bir arada yürütüyorsunuz.

Ailemde “Çalgıcı mı olacaksın?” düşüncesi vardı. Bir gün akrabalarımdan birinin mimarlık çizimlerini gördüm. Baktım işin içinde çizim, matematik, estetik var. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde okuyabileceğimi de öğrenince “Ben mimar olayım” dedim.

BU İKİSİ ARASINDA TERCİH YAPMA ZORUNLULUĞU HİSSETTİNİZ Mİ?

Askerde bu konuda çok düşündüm. Mimarlık yaparak para kazanabiliyordum; otobüs gelmediğinde taksiye binebiliyor, istediğim kitabı alabiliyordum. Ama yaptığım besteler pop müzik ve arabesk furyası arasında tutar mıydı? Düğün salonlarında mı çalışacaktım? Böyle kaygılarım vardır. En sonunda ikisini birden yapmaya karar verdim.

“TİYATROYLA TANIŞMAM BİR DÖNÜŞÜMDÜ”

BU KAYGILARINIZIN ORTADAN KALKMAYA BAŞLADIĞI İLK ANLAR TİYATRO DÜNYASINA GİRMENİZLE BAŞLIYOR HERHALDE?

Tiyatrocularla tanışmam bir dönüşüm noktasıydı. Yavuzer Çetinkaya, Genco Erkal’ın kurduğu Dostlar Tiyatrosu kadrosundaydı. John Steinbeck’in Bitmeyen Kavga romanını oyun haline getirdiklerinde müziklerini ben yaptım.

GENCO ERKAL DIŞINDA FERHAN ŞENSOY’LA DA DOSTTUNUZ DEĞİL Mİ?

Ferhan Şensoy ile akademide tanıştık. O da mimarlık okuyordu ama sabahlara kadar proje çizmek Ferhan’a zor gelirdi. Fransa’ya gitti ve beş sene gelmedi. Döndüğünde beni aradı; Şahları da Vururlar’ı sahneliyordu. Oyunun müziklerini Fuat Güner ve Özkan Uğur yapıyordu. Onlar Ajda Pekkan’la sahne almaya başlayınca iş bana kaldı.

“BİZİ 1980’LER ŞEKİLLENDİRDİ”

Bulutsuzluk Özlemi’nin temelleri de o dönemlerde atılıyor.

Dostlar Tiyatrosu’nda Brecht’in Galileo Galilei oyununun müziklerini yaparken, bir yandan da Bulutsuzluk Özlemi’nin temellerini atıyorduk. 1980’lerin siyasi atmosferi, 12 Eylül Darbesi, müzik yapmamızı zorlaştırıyordu. Bir gün “Savaşa hayır” diye bir afiş gördüm. Dedim ki; “Müzikte de böyle devrimci bir bakış açısı geliştirmek gerekiyor.” Öyle başladı her şey.

BU SENE KIRKINCI YIL KONSERLERİNİZ OLACAK. BULUTSUZLUK ÖZLEMİ’NİN İLK YILLARINI ANLATMAYA NEREDEN BAŞLARDINIZ?

1980’li yıllarda yaşanan olaylar müziğimi ve dünya görüşümü şekillendiren önemli unsurlar oldu. 1970’lerde sağ-sol çatışmasının olduğu ama Türkiye’nin daha iyi olacağına dair umut taşıdığımız bir dönem vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi bize daha iyi bir gelecek inancını aşılamıştı. Biz de bu umutla büyüdük ve Bulutsuzluk Özlemi adını verdiğimiz grubumuzu kurarken bulutsuz günlerin geleceğine olan inancımızı yansıttık.

1980’Lİ YILLARIN SİYASİ ATMOSFERİ MÜZİĞİNİZE NASIL ETKİ ETTİ?

12 Eylül Darbesi müziğe çok büyük bir etki yaptı. O dönem sokağa çıkma yasakları, üç kişinin bir araya geldiğinde bile sorguya çekilmesi gibi baskılar yaşanıyordu. 1985 yılına gelindiğinde, bu baskının biraz hafiflediği dönemde Bulutsuzluk Özlemi faaliyete başladı. Yıllar sonra dönüp baktığımızda şarkılarımızın 12 Eylül’e bir tepki olduğunu daha net anlıyoruz.

O günden bu yana koca bir 40 yıl geçti. Bulutsuzluk Özlemi’nin 40. yılı size ne hissettiriyor?

40 yıl içinde çok şey değişti. Eskiden 40 kişiye konser verirken, şimdi konserlerimizde 40 bin kişi olabiliyor. İlk olarak, “Vay be, kırk yıl olmuş!” diyorum. Geçmiş bir söyleşide “Bunlar gençlik hevesi, ne kadar süreceği belli olmaz” demiştik. Normalde sahnede çok konuşan biri değilim. Geçen konserimizde; “Yıllar önce ne kadar süreceği belli olmaz diye düşünürken, kırk yılın geride kaldığını görmek mutluluk verici” dedim.

BU KONSERLERİN SİZİN İÇİN ANLAMI NEDİR?

Hem eski hem de yeni nesil dinleyicilerle buluşacağımız için heyecanlıyım. Her konserin kendine has bir atmosferi var. Özellikle Anadolu yollarına düşmek ve daha önce hiç gitmediğimiz yerlere gitmek beni ayrıca heyecanlandırıyor.

patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde