Bir emekli maaşı bir de akbili var
70'lerin ünlü mankeni, emekli maaşıyla geçiniyor! 34 yıl boyunca podyuma çıkan Koç'un ilginç yaşamı..

70'lerin ünlü mankeni Engin Koç, emekli maaşıyla geçiniyor! 34 yıl boyunca podyuma çıkan Koç; üzerine yapışan 'jigololuk' söylentisini ise şöyle yalanlıyor: Yapsaydım zengin olabilirdim!..
Podyumda 34 yılı geride bırakan 50 yaşındaki manken Engin Koç, "Bu işe yıllarımı verdim ama hiç para kazanamadım. Şimdiki mankenlerin nasıl oluyor da bu kadar lüks yaşadığına anlam veremiyorum. Ben babadan kalma bir evde oturuyorum ve cebimde akbil ile seyahat ediyorum" dedi. Beş yıl önce SSK'dan emekli olduğunu ve aylık 640 TL'lik yaşlılık maaşıyla geçindiğini anlatan Engin Koç; hakkında çıkan jigololuk iddialarına da şu çarpıcı yanıtı verdi: "Jigololuk; hayatım boyunca asla yapmadığım ve yapmayacağım bir şeydir. Bana böyle bir teklif hiç gelmedi ama keşke gelseydi! Çok zengin bir yaşam sürebilirdim belki de..."
KUAFÖRDE SAÇ YIKADIM
* Mankenlikte dile kolay 34 yılı geride bıraktınız. Podyumlardan önce hayatınızda neler vardı?
Bugün 50 yaşındayım. 16 yaşında manken oldum. 17 yaşında Ajda Pekkan, Cüneyt Arkın, Seyyal Taner, Sezen Cumhur Önal'ın jüri üyesi olduğu Saklambaç Gazetesi'nin 'Mankenler Kralı' yarışmasında birinci seçildim. Ondan önce pek bir iş hayatım olamadı. Galatasaray'ın altyapısında başladığım voleybolculuk hayatım vardı. Bir de küçük küçük işlerde tutunmaya çalıştım.
* Ne tür işlerdi bunlar?
1973 yılında Erdem Kıramer'ın kuaför salonunda kadınların saçlarını yıkıyordum. Yaklaşık bir yıl bu işte çalıştım. İlk sigortalı işime 1976 yılında Hür Holding'de başladım. Sigortacılık yaptım. Bir ara da tezgahtarlık yaptım. Mankenliğe başlayınca da hep ezelden beri hayalim olan emeklilik planlarıma uygun olarak, serbest meslek olarak vergilerimi ödedim ve sigortalılığımı sürdürdüm; SSK emeklisi oldum.
YAŞAM PROFESÖRÜYÜM
* Sizden başka bu mesleği yaparak emekli olan meslektaşınız var mı?
Tam olarak bilemiyorum ama olduğunu sanmıyorum. Benimle aynı dönemde mankenlik yapan arkadaşlarımın çoğu bu olaya benim gibi hassas olmadı. Yediğimin içtiğimin ayrı gitmediği Yusuf Azuz'a da 'Şu emeklilik işini önemse. Yarınlar ne getirir bilinmez' dedim ama beni dinlemedi. Sosyal güvence benim için her zaman çok önemli oldu. Ne yaşarsam yaşayayım 'Hep yarınlarım ne olacak?' kaygısıyla hareket ettim. İyi ki de etmişim...
* Ne kadar emekli maaşı alıyorsunuz? Nasıl geçiniyorsunuz?
Kurtuluş'ta babadan kalma bir evim var... Orada yaşıyorum. Emekli maaşım 640 TL... Annemin de iki evi var; o da geliriyle bana katkı sağlıyor. Annem de uzun süre Amerika'da bakıcılık yaparak kazandığı paralarla bu evleri almıştı. Arada ufak tefek işler çıkıyor. Zaten içkim yok, sigaram yok, eşim dostum çok. Hiçbir masrafım olmuyor. Bu para da bana yetiyor... Ben kendimi yaşam profesörü olarak görüyorum. Sporcu ruhum yüzünden hayat beni hiç bozmadı. Beni gece alemlerinde, mecburiyet dışına eğlencede para harcarken kimse görmemiştir.
DÖRDÜNCÜ ROL DE YETER
* Hâlâ podyuma çıkma nedeniniz para kazanmak mı sadece?
Para kazanmak da etkili tabii... Ama sonuçta ben eskisi kadar podyumlarda yokum. Hatır işleri olduğunda ya da özel davet edildiğimde gidiyorum işlere... 50 yaşında podyumda olmak zoruma gitmiyor. Harçlık paramı çıkarmak bana yetiyor. Yatım, katım olsun umurumda değil. Zaten meşhur olma derdim de yok çünkü meşhurum. Beklentim iyi bir dizi olsun ve oyunculuk yapayım.. Üstelik öyle başrol falan da beklemiyorum. Üçüncü veya dördüncü roller olsun yeter.
* Yıllarınızı bu mesleğe verdiniz... Çok paralar kazandınız mı?
Çok paralar değil, hiç para kazanmadım. Ben ve benim jenerasyonum Tolga Savacı, Tarık Tarcan, Yusuf Azuz, Yaşar Alptekin gibi isimler; hep çok komik paralara ya da parasız çalışırdık. Para bile vermezlerdi. Hep 'Meşhur olacaksın. Bu sana başlangıç olur' dediler bize o dönemlerde.
* Siz de kabul ettiniz...
O bir furyaydı... Tek kârım güzel bir yaşam sürmek oldu. Dünyayı gezdim bu sayede... Maddi olarak getirisi bugünlere yansımadı ama güzel bir yaşam sürmemi sağladı. Paranın zaten hiç peşinde olmadım. Benim ticari kafam sıfır! Bir de benim zamanımda menajerlik sistemi yoktu. Bu yüzden kendi kendimi pazarlayamadım ama çok tanındım. Sokakta yürürken bile beni tanıyorlardı.
BÖYLE BİR TEKLİF GELMEDİ
* Sizin için geçmiş yıllarda jigolo yakıştırmaları gündeme gelmişti...
Hayatım boyunca asla yapmadığım ve yapmayacağım bir şeydir jigololuk! Bu yakıştırmaya yıllar önce bir gazetecinin yaptığı haber neden olmuştu. Benimle ve o dönemde benim gibi meşhur olan birkaç mankenle röportaj yapıp, 'Erkek metresler' başlığı ile haberi vermişlerdi. 25 yıl geçti ama hâlâ bu yakıştırmayı silemedim üzerimden. Sonuç olarak; bırakın para karşılığı yaşlı bir kadınla birlikte olmayı, benden yaşça büyük bir sevgilim dahi olmadı.
* Peki o dönemde hiç jigololuk teklifi aldınız mı?
Hayır, hiç almadım. Bana böyle bir teklif hiç gelmedi. Keşke gelseydi! Çok zengin bir yaşam sürebilirdim belki de... Ama buna çanak tutacak bir yaşam içinde olmadım. Kız arkadaşlarımın yüzde 99'u yabancı oldu. Türk kızlarla bile bu yüzden anlaşamadım. Çünkü Türk kızları hep bu konularla ilgili beni soru yağmuruna tutup, 'Engin, senin için böyle diyorlar, şöyle diyorlar' derdi. Yabancılar önyargısız oluyordu. O yüzden iki kez yabancı eşim oldu. Biri İngiliz, biri Hollandalı... Ama Türkiye'de yaşamayı sevmediler. Ben de yurtdışında yaşamak istemedim ve ayrılmak zorunda kaldım.
Ruhuma uygun birini arıyorum
* Gençliğinizde çok çapkınlık yaptınız mı? Kaç kadınla birlikte olduğunuzu biliyor musunuz?
Tabii ki bunun sayısını bilmiyorum.Ama öyle çok abartılı bir çapkınlık yaşamım olmadı. Herkes kadar, her erkek kadar çapkındım...
* 50 yaşındasınız... Yuva kurmayıdüşünmüyor musunuz?
Evlenmeyi çok istiyorum. Kendime bir hayat arkadaşı arıyorum; ruh eşimi daha doğrusu... Ama bu asla manken camiasından olmaz. Kimseye tukaka demek istemiyorum ama bu hayatları süren insanlar bana uymuyor... Yaşımdan çok, ruhuma uygun birini arıyorum. Evleneceğim kişi en az 30'lu yaşlarda olmalı. Kafamı gagalayacak bir kadın olmamalı.Ben kişisel gelişime çok önem veren biriyim. Evleneceğim kişide benim gibi olmalı. Madde deönemli ama benim için maneviyat olmadıkça hayatımda denge olmaz.
Kendime iyi bakarım sabah 4 kayısı yerim
* Hâlâ podyuma çıkabilecek formda mısınız? Vücut olarak yaşlanmadınız mı?
Hayır asla! Her sabah 6'da kalkarım. Güne dört kayısı yemeden başlamam ve bir saat kardiyo çalışması yaparım. Çok fit bir vücudum var. Tek problem gözlerimde. Astigmat yüzünden gözlük kullanmam gerekiyor. Bu da beni biraz yaşlı gösteriyor.
* Nasıl bir yaşam sürüyorsunuz peki?
Sıradan bir halk adamı gibi... Benim lüksle ilgim yok. Yeri geldi Rolls Royce'a da bindim, yeri geldi otobüse de... Sonuçta hiç otomobilim olmadı. Cebimde akbil'im, her yere bu şekilde seyahat ediyorum. Yazın da küçük bir Vespa motorum var; onunla kısa mesafelere yolculuk yapıyorum. Bana lüks hayatlar çok tuhaf geliyor. O yüzden kılık kıyafetim de hep sıradanın altında olmuştur...
Yaşar Alptekin hiçbir zaman kankam olmadı
* Sizin döneminizle şimdiki mankenlik arasında fark var mı?
Var tabii. Şimdi mankenlik bir sektör... Fabrika gibi oldu. Çok para kazanılıyor gibi bir görüntü var ortada ama bilemiyorum. Şimdiki mankenler nasıl bu kadar lüks hayatlar sürüyor, lüks otomobillere binip, lüks evlerde oturuyor bilemiyorum. Eskiden bunların olabilirliği imkansızdı! Biz sadece dostluklarımız sayesinde güzel hayatlar yaşardık. Ama maddi anlamda bir beklentimiz olmadı.
* Sizin zamanın ünlü mankenlerinin çoğu şimdi kayıplarda... Kimi dine yöneldi, kimi inzivaya çekildi. Siz bu duruma ne diyorsunuz?
Benim en iyi ve hâlâ görüştüğüm arkadaşım Yusuf Azuz'dur. Yusuf da normal ve sakin bir yaşam sürüyor. Yaşar Alptekin hiçbir zaman kankam olmadı. Hatta bırakın yakınım olmayı, onun mankenliğe başlamak için gittiği kursta aldığı sertifikanın altında, hoca olarak benim imzam var! Onun yaşantısı bana hiçbir zaman uymadı. Herkes kendi yolunu seçer sonuçta...
Değer Özergün/Günaydın