YARSAV: Türkiye Cumhuriyeti, polis devleti haline geldi
YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, ülkemizde son günlerde yaşanan, hukuk ve yargı sürecini yakından ilgilendiren gelişmeler konusunda açıklamalar yaptı
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Süreçte yapılması gereken, yeterince Cumhuriyet savcısının sadece bu soruşturmayla (Ergenekon) görevlendirilmesi, polisin CMK'daki konumu içinde tutulması, siyasi iradenin etkisini yaratabilecek etkenlerin ortadan kaldırılması, Adalet Bakanı'nın yargı üzerinden gölgesini çekmesidir" dedi.
Eminağaoğlu, Yargıtay Ek Binası'nda düzenlediği basın toplantısında, yargının her türlü hukuk dışı eylemden, eli kolu ayağı bağlanmadığı sürece hesap soracağını ifade etti.
Yargının tek referansının hukuk olduğunu, kimsenin yargıyı bu referansından saptırmaya çalışmaması, bağımsızlık ve tarafsızlığına gölge düşürmemesi gerektiğini belirten Eminağaoğlu, "Bir hukuk devletinde sıfatı ve görevi ne olursa olsun, yargı önünde hesap vermeyecek hiç kimse olamaz. Cumhurbaşkanı olsa bile, itham edildiği olaylar var ise yargı süreci tıkanmamalı, yargıdan kaçılmamalıdır" diye konuştu.
"Yargı süreci kesinleşmeden medya kullanılarak bilgi kirliliği yaratıldığını, bu nedenle herkesin kendi suçsuzluğunu ispatlamak zorunda kaldığını" ileri süren Eminağaoğlu, YARSAV kurucu üyesi Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, "hukuksuzluğa uğradığı"nı savundu.
Eminağaoğlu, Kanadoğlu'nun, "Yargıtay'a suikast planları yaptıkları, Danıştay'a saldırdıkları iddia edilenlerle irtibat içinde gösterildiğini", "katillerin yargıç ve savcıların evlerinde aranır hale geldiğini" öne sürerek, "Bu irtibatı ortaya koyan somut gerekçeler ise arama kararında her nedense görülememiştir. Bir hukuk devletinde gerekçesiz hiçbir işlem söz konusu olamaz" diye konuştu.
Gözaltı, arama, yakalama, tutuklama koşul ve yöntemleri konusunda Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) kurallar yerine, yeni fiili uygulamalar yaratıldığını savunan Eminağaoğlu, "Darbe, militarizm, YÖK, MGK, laik hukuk karşıtlığı söylemleri; medyanın soruşturmayı göklere çıkarmasına neden olmuş, ancak hukuk devletinin kuralları hiçe sayılmıştır. Darbe ve militarizm karşıtlığı başka bir şey, yaşananlar ise bir başka şey olmuştur" diye konuştu.
"Tüm ülkenin izlenmesini amaçlayan, izlenecek isimleri içermeyen ucu açık taleplerin, irdelenemeden, sorgulanamadan yargı kararı haline geldiğini" öne süren Eminağaoğlu, şunları kaydetti:
"Bu hukuksuzluk Jandarma yönünden engellenmiş, ancak MİT ve Emniyet yönünden bu hukuksuzluğun sürmesine Adalet Bakanı, gerçekle, hukukla bağdaşmayan gerekçelerle yargı kararına da aykırı olarak kol kanat germiş, kendisinin HSYK Başkanı olduğunu da görmezden gelerek, hukukun ve yargının yanında değil, istihbarat organlarının yanında yer almaktan geri durmamıştır. Adalet Bakanı, Yargıtay kararını Jandarma için hatırlamış, konu MİT ve Emniyet olunca yargı ve Yargıtay süreci başlatılmamış, yargıya saygı söylemi nedense bu noktada unutulmuştur."
"Hiçbir kamu görevlisi için söz konusu olmayan telefonların izlenebilir ve dinlenebilir olma durumunun, yargıç ve savcılar için söz konusu edildiğini" savunan Eminağaoğlu, "Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu, Adalet Bakanı'nın ayrımcı bakış açısıyla görev yapar duruma sokulmuş, yargıç ve savcılar arasında beklentilere uygun soruşturma ve kararları olup olmamasına göre ayırım yapılmıştır. Siyasi iradeye dokunan yargıç ve savcılara dokunulmuş, yargıda sessizlik, edilgenlik ve korku ortamı yaratılmaya çalışılmıştır. Yargı, yargıya bırakılmalıdır, aksine davranışların sürdürülmesinin, yargıyı ortadan kaldırmakla kalmayarak, hukuk devletini de yok edeceği unutulmamalıdır" diye konuştu.
"Türk yargısının, iktidar sahipleri tarafından, gerekmediğinde yok saydıkları gerek duyduklarında ise kullanacakları bir araç olmadığı" görüşünü dile getiren Eminağaoğlu, "Yargının bağımsızlığına sürekli/aşırı müdahale etmek ve yargıyı kendi çıkarlarına uygun ve güdümlü hale getirmek isteyenler ve ortakları bilmelidirler ki, Ergenekon, güdümlü yargı yaratmanın izdüşümü olmayacaktır. Varsa gerçekliği ortaya çıkarılacak, yoksa masumiyet korunacaktır. Cumhuriyetin yargıç ve savcıları bunu başaracak yetenek ve birikimdedir. Gölge edilmemesi yeterlidir. Türk yargısı dahili ve harici bedhahlarına karşı onurlu mücadelesini sürdürecektir" dedi.