Twitter'da gazeteci olmak artık daha zor!
Avrupa ve Amerika medya organlarının ardından Türk medyasında da sosyal ağların kullanımının sınırlandırılması gündemde.

Avrupa ve Amerika medya organlarının ardından Türk medyasında da sosyal ağların kullanımının sınırlandırılması gündemde.
Genel yayın yönetmenleri, çalışanlarının sosyal ortamlarda yazdıklarının kurumları bağladığını düşünüyor. Köşe yazarları arasında ise kurallara karşı olanlar da var, sınırlandırmaları doğru bulanlar da
Gün geçmiyor ki sosyal medya ile ilgi bir konuyu tartışmayalım. Yeni gündem sosyal medya ve gezeteciler. Tartışmayı fişekleyen de Avrupa ve Amerika basın yayın kuruluşlarının, çalışanlarının sosyal ortamda yazdıklarına sınırlama getirmesi.
Gazetecilik ilkeleri üzerine kafa yoran bu kuruluşların birçoğu, çalışanlarının Twitter ve Facebook gibi sosyal ağlardaki paylaşımlarının kurumlarını bağladığına inanıyor. Bu yüzden çeşitli sebeplerle bu yazılara sınırlama getiriyorlar.
Örneğin Washington Post, iki yıl önce kıdemli muhabirlerinden Raju Narisetti'nın Twitter'da yazdığı iki ifade yüzünden tüm çalışanlarının sosyal medya kullanımlarına belli kurallar koydu. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Marcus Brauchli, o dönem yaptığı açıklamada, "Okurlar bizi bağımsız duruşumuza göre değerlendiriyor. Bu yüzden objektif duruşumuzdan asla taviz vermemeliyiz ve sosyal medyada siyasi tartışmalara katılmamalı, ırkçı söylemlerde bulunmamalıyız. Washington Post habercileri ırkçı, cinsel ayrımcı, dinsel içerikli veya başka kayırıcı taraflı metinleri foto ve video da dâhil tweet olarak atmamalıdır." diyordu.
WP yöneticilerinin bu sınırlamayı getirmesindeki asıl sebep, sosyal ortamdaki yazışmaları herkes görebildiği için bu ifadelerin kamusal olduğuna inanmalarıydı.
Ardından; BBC, Sky News, New York Times, Toronto Star, Los Angeles Times gibi medya organları da farklı sebeplerle sosyal medya kullanımını belli kurallarla sınırlandırdı.
BBC yöneticileri, tweet atmaya karşı değil ancak yeni bir gelişmeden önce kendileri haberdar olmak istiyor. Bu yüzden BBC çalışanları yeni bir haberi özel hesaplarında paylaşmadan önce yöneticilerini haberdar etmek zorunda. BBC'nin bu uygulamadaki amacı ise son dakika haberlerini internetten önce kendi sitesinde yayımlamak.
Sky News'nin sosyal medya sınırlamasındaki gerekçe ise diğerlerinden oldukça farklı. Kurala göre çalışanlar başka kurumların haberlerini retweet yapamaz. Çünkü bilgi doğru olmayabilir, ayrıca retweet yaparak başka bir kurumun reklamını yapmış olursunuz.
New York Times'ın dikkat çektiği nokta ise tarafsızlık. Onlar da habercilerin siyasilerle ilgili övücü ya da yerici herhangi bir yorumda bulunulmamasını istiyor. Los Angeles Times da NYT gibi siyasi tartışmalarda taraf tutulmasına karşı. Fakat tarafsız olunduğu sürece tartışmalara katılmaya müsaade ediyor.
Toronto Star, sosyal paylaşımları destekliyor ama çalışanların meslektaşlarını kötülemesine ya da kurumsal imaja zarar verecek ifadelere de kesinlikle izin vermiyor.
Türkiye'de sosyal medya kullanımı
Avrupa ve Amerika basın yayın kuruluşlarının ardından, bu tartışmalar şimdilerde Türkiye'de de yaşanıyor. Özellikle muhabirlerin haberlerini yayımlanmadan önce sosyal ağlarda paylaşması ve son dakika bilgilerini geçmesi tartışmayı alevlendiren sebeplerden. Genel yayın yönetmenleri fikirlerin gazeteden önce sosyal ağlarda paylaşılmasının gazete-okur ilişkisini zedeleyeceğini düşünüyor. Özel hesaplarda bile olsa kişinin ifadelerinin kurumu bağlayacağına inananlar da çoğunlukta. Bireylerin meslek unvanlarını Twitter ya da Facebook ta yazmaları da bu düşüncede etken.
Bu yüzden hafta içinde Ciner Grubu, yurt dışı örneklerine benzer bir sosyal medya kullanım rehberi yayımladı. Zaten öncesinde Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı, sosyal medya kullanımına sınırlama getireceklerini söylemişti. Ciner Grubu'nun yaptığı açıklamada ise şu ifadeler yer alıyordu: "Sosyal medya platformları haberciliğimizin etkilerini genişletmek için kullanabileceğimiz güçlü bir araç. Ancak sosyal ağların özellikleri, kişisel ve profesyonel ifadeler arasında belirleyici bir çizgi oluşturmayı güçleştiriyor. Bize göre, Habertürk'te görev yapan arkadaşlarımızın toplumla paylaştığı her şey profesyonel bir eylem sayılır. Bu durum kişisel profillerin içeriğinin de kurum standartları ve ilkeleri ile paralel olması gerektiği anlamına geliyor."
Hatırlanacağı gibi Habertürk köşe yazarı Ece Temelkuran'ın sosyal medyayı kullanma tarzı ve orada oluşturduğu profil, gazetesi ile yolların ayrılmasına sebep olmuştu. Türkiye'deki medya kuruluşların da ilerleyen günlerde sosyal medyanın kullanılması ile ilgili çalışanları için belli kurallar koyacağını tahmin etmek zor değil. Meslek kuruluşlarının ve iletişim fakültelerinin bu yeni konuda çalışmalar yapması şart görünüyor.
Gazeteci sorumluluğu unutulmamalı
Ekrem Dumanlı (Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Yeni bir tartışma olduğu için bir medya çalışanının pozisyonu gereği yazdığı yazı ve yaptığı haber ile sosyal medyada bireysel olarak yaptığı paylaşımlar arasındaki sorumluluk ve özgürlük alanları henüz belirgin hale gelmedi. Ancak yaşanan iletişim kazalarından sonra bir kısım etik düzenlemeler yapmaya hem kurumlar hem fertler ihtiyaç duyacak.
Muhabiri, editörü, köşe yazarı ve yöneticiyi kendi gerçekliği içinde düşünmek lazım. Bir gazete veya televizyonda çalışan insanın kitlelere ulaşırken kullandığı kimlik onun önüne bazı kapıların açılmasına sebebiyet verir. Bazen de algı biçiminin oluşmasına...
Bu bakımdan bir haberi yazarken meslek ilkelerini tatbik etme açısından nasıl bir kısım sorumluluklar ferde yükleniyorsa sosyal medyada da benzer sorumlulukların olması gerekiyor. Medya çalışanının kendisini ve kurumu bağlayacak siyasi yorum yapması hatta polemiklere girmesi doğru değildir. Okur açısından da yanlış anlamalara sebebiyet verir. Yabancı gazetelerin dile getirdiği objektiflik kaygılarına katılıyorum. Köşe yazarlarına gelince- onların durumu diğer medya çalışanlarından farklılık gösterse de- izlenim ve analizlerini kendilerine tahsis edilen köşelerde dile getirmelerinin etik açıdan daha doğru olduğunu düşünüyorum.
Gazete-okur ilişkisi zarar görüyor
Fatih Altaylı (Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): Köşe yazarlarının fikirlerini ve düşüncelerini Twitter aracılığıyla yayınlamalarına da taraftar değilim. Çünkü bizim bunları yayınlamak için bir gazetemiz ve bu gazeteyle yapılmış bir sözleşmemiz var. Her şeyden önce köşe yazılarımıza konu olabilecek fikirlerimizi gazeteden önce Twitter benzeri ortamlarda paylaşmak, gazetenin okurla olan ilişkisine zarar veriyor. Okurun köşe yazarı ile gazete aracılığıyla kurması gereken bağı zayıflatıyor. Diğer yandan gazetecinin Twitter'da gazetede olduğundan daha cesur yazılar yazılması gazeteye zarar veriyor, okurun gözünde gazetenin özgür ve bağımsız imajının sarsılmasına yol açıyor.
Köşe yazarları ve muhabirleri ayrı tutmak gerek
Yavuz Baydar (Sabah Gazetesi Okur Temsilcisi): Köşe yazarları kanaat üreten gazeteci kategorisinde. Dolayısıyla Twitter'da görüşlerini serbestçe dile getirme alanları diğerlerine göre çok daha geniş. Diğer gazete çalışanları esas olarak haber toplama, hazırlama ve yayınlama üzerine yoğunlaştıkları için çok daha dikkatli davranmalı. Ayrıca Twitter paylaşımlarının okur-gazete ilişkisini zayıflatacağına inanmıyorum. Muhabir özel haberini kurumuna ait yayın organından önce sosyal ortamda paylaşıyorsa elbette ki yanlış. Ama tüm medyanın izlemekte olduğu gelişmelerin anlık paylaşmalarında bir sakınca görmüyorum. Gazeteci çalıştığı kurumun kimliğini, imajını ve kendi imajını korumak zorundadır. Bu yüzden gazetecinin siyasi ve sosyal kampanyaların bir parçası olmaması ve ifadelerine dikkat etmesi gerekiyor.
Kurallar çok detaylı
Cüneyt Özdemir (Radikal Gazetesi Yazarı): Gazetecinin sosyal medyadaki ifadeleri elbette ki kurumunu bağlar. Ama bu sınır, keskin çizgilerle çekilmemeli. Kural koyma şekli çok detaylı. 'Retweet etme, onu yapma, bunu yapma' şeklinde prensipler konulmamalı.
Sosyal medya özgür olmalı
Nazlı Ilıcak (Sabah Gazetesi Yazarı): Eğer yazar, sosyal ortamda kimliğinden çok farklı ifadeler kullanıyorsa elbette gazete yönetimi rahatsız olabilir. Yine de siyasi konulara ya da tartışmalara girmek konusunda yazar özgür olmalıdır. Şahsen ben sosyal ortamdaki kısıtlamalara karşıyım. Köşe yazılarının bile özgür olmasını savunuyorken, sosyal medya kullanıcısı olarak sosyal ağlardaki yazılara denetim uygulanmasını onaylamıyorum.
Kişilerin Twitter'da yazdıkları gazeteciliklerini bağlar
İsmet Berkan (Hürriyet Gazetesi Yazarı): BBC ve Guardian'ın yaptığı düzenlemeleri doğru buluyorum. Özellikle muhabirlerin haberlerini gazete ya da televizyonlarına vermeden önce Twitter'da duyurmaları doğru değil. Kişilerin Twitter'da yazdıkları en azından mesleklerini, gazeteciliklerini bağlar.
Esra Keskin Demir / Zaman