Türk tahvil ve bonoları, 2025 yılının geri kalanında da para piyasası fonlarının alternatifi olacak

İşte Güzem Yılmaz Ertem’in o yazısı:

Son 1 ayda rekor kıran Bitcoin’den bile fazla kazandıran Türk tahvil ve bonoları, 2025 yılının geri kalanında da para piyasası fonlarının en ciddi alternatifi olabilir

2025 yılı Trump’ın ateşlediği fitil ile yine belirsizliklere gebe. Bu gerçek ve volatilite ile birlikte yatırımcılar kripto para piyasaları, emtialar ve Türk para piyasası fonları/mevduat getirileri arasında gidip geliyor. Ancak Türk bono piyasasında uzun süredir beklenen ralli 2024 Aralık ayından bu yana devam ediyor. 24 Aralık tarihinde asgari ücret duyurusu ile başlayan bono rallisi, o günden bu yana soluksuz sürüyor. 12 Ağustos 2026 vadeli Hazine tahvili yatırımcısına 28 günde %3 faiz, %5 sermaye kazancı olmak üzere toplam %8 getiri verdi. Bu getiri aynı tarihler arasında (24 Aralık-21 Ocak) Bitcoin’in sunduğu %5 getiriden bile fazla.

Peki 24 Aralık’tan bu yana Türk bonolarına 376 milyon dolar yatırım yapan yabancının beklentisi nedir? Yabancı yatırımcı Türk ekonomisinde uygulanan dezenflasyon programı kapsamında enflasyonun 2025 sonunda %25-30 aralığına düşeceğini, bu süreçte TCMB’nin gösterge faizini mevcut %47.5 seviyesinden %30-32.5 seviyesine indirebileceğini düşünüyor. Düşen faiz ortamında bono faizleri de gerileyeceği için, yüksek faizden parasını bonoya bağlıyor, hem yüksek faiz alıyor, hem de mevduattan farklı olarak fiyatı artış gösteren bonolarda sermaye kazancı sağlıyor.

Bu süreçte sadece asgari ücret artışının (%30) yıl sonu enflasyon beklentisi (%26) ile uyumlu olması değildi yabancı yatırımcıyı bu piyasalara çeken. Burada TCMB’nin 26 Aralık tarihinde ilk faiz indirimini yapması, 3 Ocak tarihinde açıklanan aralık ayı enflasyonunun beklentinin (%1.5) altında (%1.03) gelmesi, Bakan Şimşek’in 16 Ocak’ta Londra’da yatırımcı buluşmalarında yatırımcı güvenini perçinlenmesi bono rallisine yakıt oldu.

Bu süre zarfında yabancı bono yatırımcısının global piyasalarda önemli alternatifleri olmaması da yabancı yatırımcıyı Türkiye’ye gelmeye teşvik eden unsurlardan biri. Bir ülkede merkez bankasının gösterge faizi ile aynı ülkede yıl boyunca beklenen ortalama enflasyon arasındaki fark ne kadar yüksek ise, yıl içerisinde faizlerin potansiyel düşüş miktarı o kadar büyük oluyor. Türkiye’de mevcut TCMB faizinin %47.5 olduğu ve ortalama enflasyon beklentisine 16 puan fark attığı bir ortamda Türk bonolarına daha çok para akabileceği aşikar. Velev ki kredi notu artışları, sıkı bütçe ile desteklenen bir ortam da oluşursa ciddi potansiyel taşıyan bonolar yıl boyunca kendinden söz ettirebilir.

BEKLENEN ENFLASYON VE FAİZ

PARA PİYASASI FONLARINDAN BORÇLANMA ARAÇLARI FONLARINA GEÇİŞİN TAM ZAMANI

Son 1 yılda 2 trilyon lirayı aşarak bankalardaki toplam Türk lirası mevduatın %12’sine ulaşan para piyasası fonları; 2025 yılının ilk çeyreğinde de cazibesini korumaya devam edecek. Merkez Bankası faiz indirimlerine başlasa bile verdiği pozitif reel faiz mesajları ile belli ki mevduatı desteklemeyi sürdürecek.

Diğer taraftan portföy yönetim sektöründe para piyasası ve likit fonlara getirilen minimum %10’luk bono alım kotası tahvile ilgiyi destekliyor. Bu aşamada kısa vadeli devlet tahvili ve özel sektör bonosu taşıyan borçlanma araçları fonlarının faiz indirimlerinden daha fazla olumlu etkilenmesi kaçınılmaz. Çünkü bu “borçlanma araçları fonları”ndan hem faiz kazancı hem de fiyat artışı ile sermaye kazancı elde edebilecek olan yatırımcılar %10’luk stopaja rağmen mevduat getirisinden fazla kazanabilir. Nitekim son 1 ayda Para Piyasası Fonları ortalama %3.5-4 arası getiri sunarken, borçlanma araçları fonları %6-7 arası getiri sunarak PPF’leri ikiye katladı. Yatırımcılara borçlanma araçları lehine getiri sunan bu tablo, yılın geri kalanında ama özellikle 2’nci çeyrekten sonra güçlenerek devam edebilir.

12.08.26 VADELİ TAHVİL FİYATININ SEYRİ

GLOBAL PİYASALARDA TRUMP SESLERİ…

Donald Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte ABD’nin başta Çin olmak üzere diğer ülkeler ile yaptığı ticarette uygulayacağı gümrük vergileri, bu vergiler sonrasında ithal Çin ürünlerinin fiyat artışları nedeniyle ABD’de oluşabilecek ilave enflasyon, artan enflasyon ortamında faiz düşürmekte zorlanacak olan Fed ve tüm bunların getirdiği tedirginlik piyasaları meşgul ediyor. Trump rallisi yaşayan kripto paralarda bile ABD tahvil faizlerindeki yükselişin getirdiği tedirginlik seziliyor. ABD hisse senetlerinde temel göstergeler de çok iyi görünmüyor. Mevcut durumda 1 yıllık toplam karının 26 katından işlem gören ABD şirketlerinin değerinin 12 ay sonra elde ettikleri karın 21 katına düşmesi bekleniyor. Yine Trump sonrasında 110 bin dolar seviyesini gören Bitcoin’de uzun pozisyon alan yatırımcıların toplam kontrat sayısı (CFTC) 2023 zirvesine yakın. Diğer bir deyişle piyasalarda işlem yapan broker/trader’ların dediği gibi “kalabalık” bir finansal enstrümana ihtiyatlı bakılması gerekiyor…

PEKİ YENİ DÖNEMDE PARA NEREYE AKIYOR?

Trump döneminde yeni ticaret anlaşmaları kapsamında ABD ile Çin-Rusya arasında barış rüzgarları esmesi ve ılımlı anlaşmalar yapılması fiyatlanıyor. Yıl başından bu yana en çok değer kazanan para birimi %12 ile Rus rublesi ve %2.3 ile Brezilya reali, en çok değer kazanan hisse senedi endeksi İsveç OMX (Rusya-ABD ilişkilerinin yumuşaması ile birlikte Rusya-İsveç gerginliğinin azalması), en çok değer kazanan Hazine bonosu Brezilya ve İsveç devletlerinin çıkardığı bonolar olarak göze çarpıyor. Emtia tarafında petrol ve alüminyum hızlı artış gösteriyor. Tabii tüm bu süreçte dolar bazında %7 getiri veren Türk tahvillerini göz ardı etmemek gerekiyor. Tüm bunlar ne anlama geliyor? Trump dönemi sonrasındaki politik gelişmeler, anlaşmalar üzerine kurulu finansal piyasalar 2025 yılı ilk çeyreğinde politik gelişmelerin yakından takip edilmesini gerekli kılıyor. 

 

patronlardunyasi.com