TGSD Başkanı Toygar Narbay: Maliyetlerimiz Kuzey Afrika’dan yüzde 46 yüksek
Türk hazır giyim sektörü 2024’de dünyadan ayrışarak yüzde 6.9 küçüldü. TGSD Başkanı Toygar Narbay, yaptıkları analize göre Türk hazır giyim sektöründeki maliyetlerin Asya’dan yüzde 61, son dönem pek çok Türk şirketin üretim tesisini taşıdığı Kuzey Afrika’dan ise yüzde 46 daha pahalı olduğunu belirterek destek çağrısı yaptı.

Türk hazır giyim sektörü, 2024’te yüzde 2 daralan dünya hazır giyim ihracatından ayrışarak yüzde 6,9 oranında küçüldü. TGSD Başkanı Toygar Narbay, “Türk hazır giyim sektörünün önünde Trump’ın Çin’e yönelik önlemleri, Avrupa Yeşil Mutabakatı nedeniyle yakından tedarikin öneminin artması ve bölgedeki savaşların son bulma ihtimali gibi önemli fırsatlar var. Ancak bu fırsatlardan yararlanmak için halihazırda kârsız hatta zararına satış yaparak pazarlarını ve üretim kaslarını korumak isteyen firmalarımızın desteklenmesi şart” dedi.
Türk hazır giyim sektöründeki maliyetlerin Asya’dan yüzde 61, Kuzey Afrika’dan ise yüzde 46 daha pahalı olduğunu ifade eden Narbay, kur ve faiz desteğinin sağlanması halinde sektördeki iyileşmenin ihracatla sınırlı kalmayacağına, istihdamın yeniden artarken ithalatın da düşeceğine vurgu yaptı.
590 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLIYOR
Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği 17,9 milyar dolarlık ihracatın yaklaşık 14 milyar dolarını dış ticaret fazlası olarak ekonomiye kazandıran, ihracatın yanı sıra 8 milyar dolarlık iç pazar üretimi ile önemli ölçüde ithalatın yapılmasını engelleyen, 590 bin kişiye istihdam sağlayan, Türkiye’nin hem birim ihraç değeri hem de toplam ihracatı en yüksek üçüncü sektörü olan hazır giyim sektörü, son iki yıldır yüksek enflasyon, yüksek faiz ve baskılanan kur nedeni ile zor bir dönemeçten geçiyor. Hazır giyim sektörünün kapsayıcılığı en yüksek sivil toplum kuruluşu Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nin (TGSD) geçtiğimiz ay göreve gelen yeni başkanları Toygar Narbay ve Dr. Ümit Özüren, TGSD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel’in de katılımıyla düzenledikleri toplantıda, sektörün yaşadığı zorlukların nedenleri hakkında bilgi verirken sektörün büyümesi ve dönüşümü için öneri ve taleplerini paylaştı.
1.3 MİLYAR DOLARLIK DARALMA
Narbay, 2024’teki daralmanın 1,3 milyar dolara tekabül ettiğini belirterek şu açıklamalarda bulundu:
“Yaptığımız analize göre kaybın yüzde 29’u global resesyondan, yüzde 46’sı Rusya, Ukrayna ve İsrail pazarları yani savaş bölgelerindeki kayıptan, yüzde 25’i ise rekabetçiliğimizi kaybetmemizden kaynaklandı. İhracattaki daralmanın yanı sıra 2022 yılında 2,7 milyar dolar olan hazır giyim ithalatı da 2024 yılı sonunda 4 milyar dolar seviyesine yükseldi. Bu durum, uygulanan politikaların ihracatta rekabet gücünü azaltırken ithalatı artırdığını açıkça gösteriyor.”
Narbay, 2022-2024 yılları arasında hazır giyim ihracatında toplam 3,3 milyar dolar kayıp yaşandığına, bu kayıplara ek olarak, hazır giyim ithalatının 1,3 milyar dolar artış göstermesiyle birlikte hazır giyim üretimindeki toplam kaybın 4,6 milyar dolara ulaştığına, kayıtlı istihdamda da 146 bin kişilik bir azalma olduğuna dikkat çekerek, “Bu üretim kaybını tekstil sektörü ile birlikte değerlendirdiğimizde, son iki yılda tekstil ve hazır giyim sektörlerinde toplam 290 bin kişilik bir istihdam kaybı yaşandı” açıklamasında bulundu.
ALICILAR, YÜZDE 20-25 FAZLA ÖDEMEYE BİLE HAZIR
Türk hazır giyim sektörünün dünyanın altıncı, Avrupa’nın ise üçüncü büyük tedarikçisi olmasının yanı sıra tekstil sektörü ile birlikte Çin’den sonraki ikinci en büyük tedarik zinciri olduğunu belirten Narbay şöyle devam etti:
“Dünya hazır giyim ticaretinden aldığımız yüzde 3,48 pay ve yaşanan kayıplara rağmen yarattığımız 590 bin kişilik istihdam ile Türkiye’nin en önemli endüstrilerinden biriyiz. Gerek ürün çeşitliliğimiz gerekse know-how, tasarım, kalite, hız ve lojistik avantajlarımız sayesinde her zaman global alıcıların portföylerinde bulunuyoruz. Hatta global alıcılar, rakip ülkelere göre yüzde 20-25 oranında daha fazla ödeme yapmaya da hazır. Ancak son iki yılda yüksek enflasyon ve baskılanan kur politikaları nedeniyle ülkemize özgü koşullar oluştu. Bu nedenle alıcılar da tolere edebileceklerinden çok daha yüksek olan maliyet farkını ödemek istemiyor.”
MALİYET ANALİZİ YAPTI
Ham madde fiyatlarının tüm endüstrilerde dünya borsaları tarafından belirlendiğini, dolayısıyla maliyette rekabetçiliğin; işçilik, işletme giderleri, enerji, finansman maliyetleri gibi TL bazlı kalemlerin döviz kuruna çevrimi ile elde edilen döviz bazlı maliyet üzerinden belirlediğini belirten Narbay, “TGSD olarak çıkardığımız rekabet modellemesi ile de ülkemizin Uzak Doğu ve Kuzey Afrikalı rakipleri ile arasındaki farkı ortaya koyduk. Buna göre 2024’te kilogram başına 15,2 dolara sattığımız bir üründe yükselen üretim ve finansman maliyetlerimiz nedeniyle Asya’daki rakiplerimizden yüzde 61, Kuzey Afrika’dakilerden ise yüzde 46 daha pahalı hale geldik. Bunun neticesinde dünya genelindeki pazar kaybımızın yanı sıra en büyük ve geleneksel pazarımız olan AB’deki pazar payımız da yüzde 5,6’dan yüzde 5,1’e düştü” diye konuştu.
Narbay, “2022-2024 döneminde kur sepeti yüzde 101, enflasyon yüzde 138, iş gücü maliyetleri ise yüzde 249 oranında arttı. Maliyetlerinin yüzde 60’ı TL’ye bağlı girdilerden oluşan bir endüstrinin, mevcut politikalarla rekabetçi olması mümkün değil” diyerek şöyle devam etti:
“Sektördeki firmalar 2024’te ihracatı sürdürebilmek için sermayelerini eritme pahasına, kâr etmeden hatta zararına satış yaparak üretimlerini devam ettirdi. Yaptığımız diğer bir modellemeye göre 2023’te yıllık vergi öncesi kârı ortalama yüzde 5,6 olan bir firma, 2024’te ihracat rakamını korumuş olsa bile yılı yüzde -5,1 yani zararla tamamladı. OVP’deki parametreler ile yaptığımız analize göre ise aynı firma 2025’i de yine zarar ederek yüzde -4,5 ile tamamlayabilecek. Modelimiz bu yılın ikinci yarısında bir toparlanmayı işaret etse de ilk altı ayda yüzde -7,9 olarak gerçekleşeceğini öngöreceğimiz zarar, ikinci yarıda yüzde -1,3’e gelse de yıl ortalaması yine yüksek olacak.”
ÜRETİM GÜCÜMÜZÜ KORUMALIYIZ
Hazır giyim sektörünün önündeki önemli fırsatlara dikkat çeken Narbay, şunları söyledi:
“Trump’ın Çin’e karşı uygulayacağı politikalar, Asya-Pasifik hattında jeopolitik riskleri artırarak Avrupa ve ABD’li alıcıların tedarik güvenliği politikalarını gözden geçirmelerine ve daha güvenli üretim havzalarına yönelmelerine neden olacak. Bu durum, Çin’den sonra en büyük dikey entegrasyona sahip olan ülkemize olumlu yansıyacaktır. Ayrıca, Çin’den sonraki en büyük ihracatçılar olan Bangladeş ve Vietnam’ın tedarik zincirlerinin büyük ölçüde Çin’e bağlı olması da bizim için bir avantaj. İkinci fırsat, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın birkaç yıl içerisinde hazır giyim ve tekstili de kapsayacak olması. Bu düzenleme ve beraberindeki regülasyonlara hazırlanmak, pazarda tercih edilebilirliğimizi artıracak. Öte yandan bu düzenlemeler, Avrupalı alıcıları sorumlu tedarik, stok yükümlülükleri, tam döngüsellik sağlanması ve ürün pasaportu gibi bir dizi regülasyona uyum sağlamaya zorlayacak. Bu durum da Avrupa’ya en yakın ve en büyük üretici olan Türkiye için önemli fırsatlar sunuyor. Son olarak, Rusya-Ukrayna savaşının sona ermesi ve Orta Doğu’da barışın tesis edilmesi halinde, bu pazarlarda kaybettiğimiz ihracatı geri kazanabiliriz. Ancak kapımıza kadar gelen bu fırsatları değerlendirebilmemiz için üretim gücümüzü korumamızı, öz kaynaklarımızı güçlendirmemizi ve rekabet gücünü geri kazanmamızı sağlayacak desteklere ihtiyacımız var. Bunlar sağlandığı takdirde, sektördeki iyileşme yalnızca ihracatla sınırlı kalmayacak; istihdam yeniden artarken ithalat da düşecektir.”
Bu yıl dünya hazır giyim ticaretinde bir daralma beklenmediğini belirten Narbay, Türkiye’de ise kur politikaları ya da ihracatçı için destekleme mekanizmaları çalıştırılmadığı ve pazarlarımızda bir düzelme yaşanmadığı takdirde yılı 17,5 milyar dolar seviyesinde bitirmeyi öngördüklerini açıkladı. Bu da yaklaşık yüzde 2,2 civarında bir düşüş anlamına geliyor.
MARKALI İHRACAT TEK ÇIKIŞ NOKTASI
Türk hazır giyim sektörünün son 40 yılın en zorlu döneminden geçmesine rağmen dünya hazır giyim ticaretinden aldığı payı yüzde 3,48 seviyesinde tutmayı başardığını söyleyen TGSD Başkanı Dr. Ümit Özüren ise “Ülkemizin dünya ticaretinden aldığı yüzde 1,08’lik payla karşılaştırıldığında sektörümüzün yüzde 3,48 pay almasının önemi bir kez daha ortaya çıkıyor. Öte yandan 2024’te sektörümüzün ihracat birim fiyatı kilogram başına 15,2 dolar oldu. Mücevher ve savunma sanayiinden sonra en yüksek değere sahip üçüncü sektörüz. Pazardaki yüksek fiyat rekabetinden dolayı bu değerin üzerine çıkmak kolay değil. Fiyatı artırmanın tek yolu markalı ihracat. Öyle ki toptan satış yapan bir marka, ürün değerini 2-2,5 katına çıkarabiliyor. Perakende veya e-ticaret kanallarında yapılan markalı satışlarda ise ortalama birim satış değeri 80-100 dolar seviyelerine ulaşıyor. Bu da ancak firmaların inovasyon, tasarım, markalaşma ve dijital dönüşüm süreçlerine yatırım yapması, izlenebilirlik, şeffaflık, ESG kriterleri gibi süreçlere daha fazla uyum sağlamasıyla mümkün. Biz de TGSD olarak, sektörümüzün uzun vadeli hedeflerini şekillendirecek Ufuk 2040 Stratejik Planı'nın hazırlanması için çalışıyoruz. Ayrıca sektör içindeki kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve inovasyon gibi alanlarda rehberlik sağlayacak bir çevrim içi bilgi platformu olarak tasarladığımız TGSD Gelişim Akademisi’ni de bu yıl içinde hayata geçirmeyi planlıyoruz” dedi.
SEKTÖRÜN 10 TALEP VE BEKLENTİSİ
Hazır giyim sektörünün beklenti ve talepleri şöyle sıralandı:
1-Döviz kuru enflasyonla paralel hareket etmeli ve gerçek değerine getirilmeli ya da ihracatçılara yaptıkları net ihracatın yüzde 10’u kadar döviz dönüşüm desteği verilmelidir.
2-Eriyen işletme sermayeleri, referans faizin yarısı kadar değişken faiz oranıyla ve uzun vadeli kredilerle tamamlanmalı, reeskont kredilerinde faizin tahsilatı dönem sonunda yapılmalıdır.
3-Emek yoğun sektörlerdeki KOBİ’lere verilen çalışan başı 2.500 TL destek, ölçek gözetmeksizin tüm firmalara verilmeli. Bölgesel asgari ücret için çalışma yapılmalı ya da asgari ücret için verilen destekler bölgesel gelişmişliğe göre düzenlenmelidir.
4-Eximbank kredi destekleri 2018’de olduğu gibi toplam ihracat değerinin yüzde 16’sı seviyesine çıkartılmalı, vadeler uzatılmalı, ihracatçının limitleri KGF ve diğer düzenlemeler ile yükseltilmelidir.
5-Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyumun sağlanması için sanayicilerin yapacakları GES yatırımlarına ruhsat almalarının önündeki sorunlar çözülmelidir.
6-İşletmelerin ölçeklerini büyütmeye teşvik edecek yeni teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.
7-Çevrim içi kanallardan çevre ülkelere satış yapılabilmesi için mikro ihracat ve KDV iade süreçleri kolaylaştırılmalı; gümrükleme, nakliye maliyetlerini düşürecek düzenlemeler yapılmalıdır.
8-EYT ile kaybedilen know how ve iş gücünün işletmelere dönüşünü sağlayacak destekler verilmeli, kayıt dışılığı önlemek için emekli çalışanlardan SGK primi alınmamalıdır.
9-Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için eşi sosyal güvenlik sistemine dahil olan ve çalışma hayatında olmayanların kadınların SGK primleri 3 yıl boyunca alınmamalıdır.
10-Kadınların iş gücüne katılımlarının sağlanması için yerel yönetimlerin ve bakanlıkların her semte, mahalleye kreş yatırımlarını ihtiyaca uygun şekilde yapması sağlanmalıdır.
patronlardunyasi.com