Dolar
36,6151
0,07%
Euro
39,9191
-0,10%
Sterlin
47,4657
0,08%
Bitcoin
3.070.077
1,14%
BİST-100
10.597,22
1,52%
Gram Altın
3.437,15
0,21%
Gümüş
33,19
0,73%
Faiz
38,99
-0,54%

Sarelle ve Tadelle’nin yaratıcısı, Sağra’yı Türkiye'nin en büyük ihracatçılarından yapan Yener Sağra’nın az bilinen hayatını kızı Serra Sağra anlattı

Yoga eğitmeni ve yazar Serra Sağra, 8 gün önce vefat eden Çikolata İmparatoru babası Yener Sağra’nın hayatını sosyal medya hesabından paylaştığı bir videoyla anlattı. Ordu’da 1936’da kurulan Sağra’yla Tadelle ve Sarelle markalarını yaratıp Türkiye’nin en büyük ihracatçıları arasına giren Yener Sağra’nın kızı, “Ondan öğrendiğim en önemli şey ise nasıl erdemli ve dürüst yaşanacağıydı” dedi.

12.03.2025 10:37Güncelleme: 12.03.2025 11:34
Haberi paylaşın
Sarelle ve Tadelle’nin yaratıcısı, Sağra’yı Türkiye'nin en büyük ihracatçılarından yapan Yener Sağra’nın az bilinen hayatını kızı Serra Sağra anlattı
16px
32px

Serra Sağra, belki de herkesin çocukken hayalini kurduğu bir yaşamın ortasında, bir çikolata fabrikasında geçirdi çocukluğunu. Sekiz gün önce kaybettiği babasını anlattığı videosuna da, “Ben bir çikolata fabrikasında büyüdüm. Çünkü benim babam Yener Sağra’ydı” diyerek başladı. 

Serra Sağra babasının fotoğraflarını kullandığı videoda şunları anlattı: 

“Ordu’da doğan babam İstanbul’da ilk, orta ve lise öğrenimini ve sonra da Almanya’da makine mühendisliği eğitimini tamamladı. Küçükken Ordu’dan İstanbul’a kemençe sesleri eşliğinde üç günde gittiğini anlatırdı. 

FABRİKANIN GİRİŞİNDEKİ ATATÜRK’ÜN TELGRAFI

Sağra fabrikası dedem Kahraman Sağra ve kardeşi Temel Sağra tarafından 1936 yılında Türkiye’nin ilk fındık sanayi kuruluşlarından biri olarak kuruldu. Fabrikanın girişinde Temel Sağra’ya Atatürk tarafından çekilmiş bir telgraf dururdu:

“Tüccar, köylünün emeğini değerlendirendir.”

HAYATINI FINDIK SEKTÖRÜNE ADADI

Hayatını fındık sektörüne adayan babam, o dönemde genelde hammadde olarak çuvalla ihraç edilen fındığın işlenmesi ve paketlenmesi konusunda sektöre kattığı yeniliklerle Türk fındığına değer kazandırdı. Fındığı beyazlatan, toz, kıyma, dilme haline getiren ve fındığa bu isimleri veren babamdı. Büyük girişimlere imza atarak Türk fındığının dünya çapında tanınmasını sağladı. 

Bugünlerin aksine çok az ürünlerin bulunduğu o yıllarda fındık kreması ve çikolata üretiminde büyük yenilikler ortaya koyarak sektöre uzun seneler boyunca yön verdi. 

ÇİKOLATAYI TÜRK HALKI İÇİN ULAŞILABİLİR HALE GETİRDİ

O günlerde ülkemizde çok pahalı olup halkın erişemediği çikolatayı Türk halkı için ulaşılabilir bir hale getirdi.

KIRMIZI BALIKLARIN YÜZDÜĞÜ HAVUZ

1973 yılında annem Fatma Şeyda ile Ankara’da evlendiler. Önce ben, sonra da kardeşim Nesteran Ordu’da dünyaya geldik. Fındık, kakao, çikolata ve bahçesinde içerisinde kırmızı balıkların yüzdüğü bir havuzun olduğu o fabrika bizim de hayatımızın bir parçası oldu. 

EVİMİZ MİMARLIK FAKÜLTELERİNDE OKUTULUYOR

Annem ve babam sürekli yurtdışına makine almak için seyahate gider fabrikaya da sürekli yurt dışından mühendisler gelirdi.

O yıllarda Ordu’da kalacak bir yer olmadığından şehrin dışında babamın arkadaşı tarafından tasarlanan ve yıllar sonra mimarlık fakültelerinde okutulduğunu öğrendiğim içinde büyük bir misafirhane olan bir evimiz oldu ve bu evde o misafirler ağırlandı.

ALTI SENE VERGİ REKORTMENİ OLDU

Babam binlerce kişiye istihdam sağladı ve 6 sene vergi rekortmeni oldu. 1980’li yıllarda Sağra 2 bini aşkın personeliyle Türkiye’nin en çok ihracat yapan ilk 30 firması arasına girmişti. 

KİMSENİN UNUTAMADIĞI SARELLE ÇEŞMESİ

Özellikle Tadelle ve Sarelle gibi ürünleriyle hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük bir bilinirlik kazandı. Ve tabii ki herkesin aklında kalan akan o sıcacık çikolatayla kapların doldurulduğu Sarelle çeşmesi oldu.  1990’lı yıllarda ekonomik krizler nedeniyle finansal zorluklar yaşanınca şirket 1994 yılında satıldı. Babam yaptıklarını, başardıklarını anlatan biri değildi. O neden onu ben size anlatmak istedim. 

ONDAN ERDEMLİ VE DÜRÜST YAŞAMAYI ÖĞRENDİM

Yıllar sonra bir gün babamın kim olduğunu paylaştığımda binlerce insan Sağra ile ilgili anılarını gönderince o mesajları babama okuduğumda hem çok şaşırmış hem de çok mutlu olmuştu. 

Babam, kardeşim Nesteren ve bana her zaman yapmak istediklerimiz konusunda bize destek oldu. Hayatta her şeyi yapabileceğime dair inancı ondan aldım. Her seyahatinde bizi mutlaka yanında götürerek küçük yaştan itibaren dünyayı görmemizi sağladı. Denizi, eğlenmeyi, dansı, müziği, en zon anların bile içinden gülerek çıkabilmeyi, düşünmeyi, yani yaşamayı öğretti. 

Ondan öğrendiğim en önemli şeyse nasıl erdemli ve dürüst yaşanacağıydı. Hayatın her anında buna tanık olduğumuz için başka türlü bir yaşam ihtimali bizim için hiç olmadı. 

RAHAT UYU BABACIĞIM

İnsan bu dünyadan ayrılsa da yaptıkları ve yetiştirdikleriyle var olmaya devam ediyor. O insanın parçası yaşadıkça da kimse gerçekte ölmüyor.  Rahat uyu canım babacığım…”

patronlardunyasi.com