Osman Müftüoğlu : Tosunamiye dikkat
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından da obezite, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ birikmesi olarak tanımlanmıştır. Hürriyet yazarı Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bugünkü köşe yazısında obezitenin günümüzde en önemli sağlık problemlerinden biri olduğunu belirtti.
Obeziteye neden olan etmenler tam olarak açıklanamamakla birlikte aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir.
"Daha önce de yazdım ama bir kez daha hatırlamamızda fayda var." diyen Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, bugünkü köşe yazısında 'obeziteyi' işledi.
İşte o yazı:
Ülkemiz açısından önümüzdeki yılların en önemli sağlık tehditlerinden biri -belki de birincisi- “obezite tsunamisi”, bir doktor arkadaşımın deyimiyle de “tosunami tehlikesi”dir! Nedenine gelince... İstatistiksel rakamlar net ve açık olarak gösteriyor ki halkımızın neredeyse 4’te 3’ü ya “fazla kilolu” ya da “obez”. Bu korkutucu rakamlar böyle giderse daha da büyüyecek ve bu korkunç bir gelişme. Zira obezite her şeyden önce muazzam bir kronik hastalık tetikleyicisi. Hipertansiyondan şeker hastalığına, kalp damar hastalıklarından kanserlere, bunamalardan romatizmal sorunlara kadar pek çok kronik hastalık obeziteyle birebir bağlantılı. İşte bu nedenle yeni Sağlık Bakanı’mızın önündeki dosyalardan birinin de mutlaka “obezite dosyası” olduğunu düşünüyorum. İsterseniz gelin bugün biraz eskilere dönelim, 10 yıl kadar önce yayımlanmış bir yazımı virgülüne bile dokunmadan yeniden gözden geçirelim.
VARAN BİR: KİLO VERMEK İSTİYORUM
Ellili yaşların sonlarında gibiydi. Ofisime girer girmez daha “Merhaba, hoş geldin!” bile demeden pat diye konuya giriverdi: “Kilo vermek istiyorum!”
Uzun boylu, göbekli, terli, telaşlı, endişeli olduğu sözcüklere yaptığı vurgulardan kolayca anlaşılıyordu beyefendinin. “Evet, biraz kilo fazlalığınız var ama obez filan değilsiniz. Başka bir sorunuz yok mu ki hemen kilo konusuna giriverdiniz?” şeklindeki soruma verdiği yanıt da sitem doluydu: “Olmaz olur mu? O kadar çok sorunum var ki... Ama önce kilolarımdan kurtulmam lazım!” dedi ve soluk almadan öyküsünü anlatmaya başladı...
VARAN İKİ: KİLO VERMEK İSTİYORUM
“Ben oldum olası toplu, okul arkadaşlarımın deyimiyle ‘gürbüz’ çocuktum. Ortaokulda başladığım aktif spor yaşamım üniversiteyi bitirene dek sürdü, (hafiften gürbüz olma dışında!) ciddi bir kilo sorunum olmadı. Ne zaman ki üniversite bitti, iş hayatı başladı, bel çevrem genişlemeyi, göbeğim büyümeyi, vücudum yağ biriktirmeyi ilerletti! Başlangıçta pek önemsemedim, yemeye içmeye, hareketsiz ve egzersizden uzak bir hayat sürmeye devam ettim.”
VARAN ÜÇ: ÖNCE KAPIYI HİPERTANSİYON ÇALDI
“Bir sabah yataktan inanılmaz bir baş ağrısı, bulantı hissiyle uyanınca kendimi en yakın hastaneye zor attım! Teşhis can sıkıcıydı: Hipertansiyon! Büyük tansiyonum 18’i geçmiş, küçüğü ise 13’e fırlamıştı. Bir ay süren çabadan sonra iki ayrı tansiyon ilacı ve bir idrar söktürücüyle tansiyonum ancak ayarlanabildi. Eski hayatımı sürdürmeye bu arada yavaş yavaş kilo almaya devam ettim. Ha bu arada, kilom daha da artıp tansiyonum yine yükselince üçüncü hap daha eklendi ilaç listeme!”
VARAN DÖRT: SONRA SIRA DİYABETE GELDİ
“48’inci yaş günümü kutladığımız geceyi unutamam! Neredeyse saat başına mesanemi boşaltmak durumunda kalıyordum. Galiba fazla yedim, dahası içkiyi de fazla kaçırdım diye düşündüm. İdrar problemi takip eden günlerde de devam edip, ağız kuruluğu, sık su içme ihtiyacı –susuzluk- da eklenince soluğu yine doktorda aldım.”
Hastanın hikâyesi oldukça uzun, çıkarılacak ders çoktu...
VARAN BEŞ:TRİGLİSERİD VE KOLESTEROL ‘BİZ DE VARIZ’ DEDİ
“İncelemelerde tansiyonumun fena olmadığı, ama kan şekerimin 200’lerin üzerine fırladığı, trigliserdimin tavan yaptığı (toplam kolesterolüm 200’leri, trigliseridim 600’leri geçtiği) anlaşıldı. Aç karna ve tok karna kullanmam tembihlenen iki adet şeker ilacı, gece yatağa girerken almam gerektiği belirtilen bir kolesterol ilacı yazıp, şeker un yemememi söyleyerek beni eve yolladılar. Artık her gün yutmak zorunda olduğum 6 hapım ve 120’yi geçen bir kilom vardı! İlaçlarımı dikkatle kullandım. Bir hafta kadar sonra yapılan değerlendirmelerde kan şekerim, iki ay sonra da kolesterolüm, trigliseridim neredeyse normale dönmüştü.”
VARAN ALTI: KALP KRİZİ GECİKMEDİ
Bay Tosun’un hikâyesinin bundan sonrası daha da can sıkıcı...
“İyiyim, hoşum diye düşünürken 5 yıl kadar önce bir iş toplantısında göğsümün tam ortasına yumruk gibi ağrının olduğunu fark ettim. Sigaramı söndürüp (!) pencereye koştum. Koluma, çeneme, boynuma hatta diğer omzuma doğru yayılmaya başladı. Soğuk soğuk terliyor ve kendi kendime ‘Galiba öleceğim!’ diye düşünüyordum.”
VARAN YEDİ: BY-PASS OPERASYONU KAÇINILMAZ OLDU
Sonrası malum. Ambulans sirenleri, acil servis, koroner bakım üniteleri, anjiyo yapılması ve kalbin üç damarının birden koroner bypass ameliyatı...
“Doktorlar, kalbin en büyük bölümünü besleyen LAD adını verdikleri koroner arterlerin ‘ön inen dalı’nın yüzde 100 kapalı olduğunu görünce acil ameliyat olmam gerektiğine karar vermişler. İki haftadan daha fazla hastanede kaldım. Hastanede koroner sonrası yaşadığım komplikasyonları ve daha sonra başıma gelenleri de saymamı ister misiniz?”
Dinlemeye devam ettim ama diğer sorunları da yazarak canınızı daha çok sıkmak istemiyorum.
VARAN SEKİZ: BEN BİR TOSUNAMİ MAĞDURUYUM
Daha sonra ne mi olmuş? İsterseniz, Tosun Bey’i dinlemeye devam edelim:
“Ameliyatımı yapan doktor kilo vermeyi düşünüp düşünmediğimi sorunca önce canım sıkıldı. Her şey bitti de sorun göbeğimi küçültmeye mi geldi doktor bey? Ben, ‘sonradan olma değil anadan doğma kilolu’yum. Annem de babam da diyabetli idi. Doğum ağırlığım neredeyse 6 kilo olduğu için de göbek adımı ‘Tosun’ koymuşlar! Genç doçent, hastalık hikâyemi uzun uzun incelediğini ve başıma gelenlerin tamamının, kilo sorunumla ilişkili olduğunu söyledi.”
VARAN DOKUZ: KANIM İNSÜLİN KAYNIYORMUŞ
“Kafam karışmıştı. Hastaneden çıkmadan önce o genç cerrahla uzun uzun konuştum. Sohbetimizde bir tür metabolizma bozukluğum olduğunu, ‘insülin direnci’ne yakalandığımı, ‘pankreasımın aşırı insülin üretmesi, kanımın insülin kaynamasının esas neden olduğunu’ ve 20-30 yıldır çözmem gereken esas sorunun ‘kilo vererek insülin direncinden kurtulmak’ olduğunu geçtiğini bana bir çırpıda anlatıverdi. Beni hastanenin beslenme uzmanına yönlendirdi. 6 ayda 20 kilodan fazla kilo verdim. Artık iki değil sadece bir tansiyon hapı yutuyorum. İdrar söktürücüyü ise çoktan çöpe attım. Şeker ilaçlarım üçten bire indi. Sadece sabah akşam tok karna aldığım ilacımla şekerim de çok daha dengeli seyrediyor. Geçen hafta yaptırdığım ultrasonda da karaciğerimdeki yağlanmanın üçüncü dereceden birinci dereceye indiği söylendi. Şimdi biraz daha ileri gitmek, 90’lı kiloların altına inip daha çok hafiflemek, hastalık risklerimi iyice düşürmek istiyorum, onun için buradayım!”
ÖZETİ ŞUDUR
Eğer önümüzdeki yıllarda daha çok şeker hastamız, hipertansiyonlumuz, kalp damar hastamız, böbrek, göz sorunlumuz, Alzheimer problemlimiz, diz-kalça protezlimiz olmasını istemiyorsak hemen, şimdi ve acilen yeniden bir obeziteyle mücadele kampanyası başlatmak zorundayız.
patronlardunyasi.com