Dolar
37,9074
0,08%
Euro
41,2384
-0,39%
Sterlin
49,263
-0,60%
Bitcoin
3.190.183
-1,79%
BİST-100
9.810,94
-0,50%
Gram Altın
3.699,139
-0,26%
Gümüş
33,43
-1,13%
Faiz
44,5
3,25%

Okan Müderrisoğlu: İmamoğlu, Rıza Akpolat’ın gözaltına alınmasının ardından başsavcı Akın Gürlek’e ulaşmaya çalıştı ve randevu talep etti

Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat gözaltına alındığını duyduğunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e ulaşmaya çalıştığın, kendisine mesaj göndererek randevu istediğini iddia etti.

20.03.2025 07:26Güncelleme: 20.03.2025 07:33
Okan Müderrisoğlu: İmamoğlu, Rıza Akpolat’ın gözaltına alınmasının ardından başsavcı Akın Gürlek’e ulaşmaya çalıştı ve randevu talep etti
16px
32px

Okan Müderrisoğlu “Ekrem Bey neden başsavcıya mesaj attı!” başlıklı yazısında “Tarihler, 13 Ocak 2025'i gösteriyordu. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alındığını duyan Ekrem Bey, sabahın erken saatlerinde panikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e ulaşmaya çalıştı. İddiaya göre, kendisine mesaj da gönderdi, dönüş alamadı. Başsavcıdan randevu istiyordu!” iddiasında bulundu.

İşte Müderrisoğlu’nun yazısının tamamı şu şekilde:

Siyasi tarihimiz yeni bir kırılmaya sahneye oluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun çıkar amaçlı suç örgütü kurucusu olma ve terör örgütüne yardım suçlamalarıyla gözaltına alınması ya CHP'de temiz eller hareketine vesile olacak ya da proje bir isim üzerinden Ankara'yı dizayn etmeye hevesli kayıt dışı siyasi unsurların planlarını güncellemesine yol açacak!

İmamoğlu'nun, sınırlı bir çevrenin bildiği yerel aktör iken CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na nasıl aday gösterildiği halâ muamma. Bu işe vesile olduğu düşünülen isimler, zamanla Ekrem Bey'le ters düştü veya sırtından hançerlendi!

İmamoğlu'nun, İstanbul özelinde elde ettiği seçim başarısına gelince... Sonuçta, milletin tercihi idi. Ama sayısal üstünlüğün ortaya çıkmasında organize işler dönüp dönmediği, CHP ile yan yana bile gelmeyen grupların ne pahasına bir araya getirildiği de ortaya çıkarılamadı. 2019 yazında, seçimi kaybeden taraf ilk şoku atlatmaya çalışırken, kazanan taraf da bu durumu hızla fırsata çevirdi. İmamoğlu sözde halk kahramanı olarak pazarlandı, sempatizanlarının çıkardığı kuru gürültü arasında gerçek yüzü, arkasındaki sıkıntılı ajanda görmezden gelindi.

Bir kere -haşa- kutsiyet atfedilmişti. Öyle ya AK Parti'yi ve Erdoğan'ı yenmişti! Bu imaj oyunu içinde fahiş hatalarını, zafiyetini kimse umursamadı. İmamoğlu projesini üretenler ise yeri geldiğinde kendilerine rağmen yol yürüyen, "Dış âlemle, sermaye gruplarıyla, tarikat/cemaatlerle, Alevi ve Kürt kanaat önderleriyle oportünist ilişkiler kuran, gözünü karartmış bir siyasi figüre dönüştüğünü" fark ettiklerinde iş işten geçmişti. Mecburen "Ekrem stili" oyunu sürdürmeye razı oldular. Zira İstanbul sadece bir sıçrama tahtası, Ankara ise asıl hedefti. İmamoğlu, ilk günden itibaren İstanbul'u ikinci plana bırakırken Ankara'yı, "ele geçirilmesi gereken iktidar merkezi" olarak konumlandırdı. Bir belediye başkanı ölçeğini fazlasıyla aşan yapay popülaritesini, elindeki yerel olanaklarla birleştirdi. Amacına ulaşmak için medya operasyonlarını mubah kıldı. İlk neticeleri aldığını görünce güç zehirlenmesi yaşadı ve gri alanlarda açıklar vermeye başladı. Foyasının er ya da geç ortaya saçılacağını biliyordu. Bu yüzden önce CHP'yi dizayn etmeye, sonra İmamoğlu ismini cumhurbaşkanı adayı olarak tescil ettirmeye soyundu. Neden? Çünkü acelesi vardı! Hukuki zemindeki handikaplarına karşı bir an önce siyasal zırh kazanması, hatta mağduriyet kisvesine sığınması gerekiyordu! Geniş kitleleri yörüngesinde tutmak için mazeretini de yedeklemişti. İktidarın kendisiyle uğraştığını ileri sürmesi, sorunlu ilişkilerini ve şüpheli akçalı trafiğini kamufle etmeye yetip artıyordu!

Gün geldi İmamoğlu, telaşla en büyük korkusunu dışa vurdu. Tarihler, 13 Ocak 2025'i gösteriyordu. Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat'ın gözaltına alındığını duyan Ekrem Bey, sabahın erken saatlerinde panikle İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e ulaşmaya çalıştı. İddiaya göre, kendisine mesaj da gönderdi, dönüş alamadı. Başsavcıdan randevu istiyordu!

Belli ki İmamoğlu dosyası bir süre daha gündemdeki yerini koruyacak. Lâkin bugün atıp tutanların ezici çoğunluğu, soruşturma ve gözaltı sürecine esas bilgi, belge ve tanıklıkların bizzat Ekrem Bey ve çalışma arkadaşlarının en yakınındaki kişiler tarafından başsavcılığa iletildiğini öğrendiklerinde sanırım çok şaşıracaklar. Savcının özel ekip kurup aylarca çalışsa ulaşamayacağı delillerin bizzat CHP içi hesaplaşma nedeniyle adalete teslim edildiğini duyduklarında inanamayacaklar.

Ekrem İmamoğlu, Gezi Parkı olayları sosyolojisinin türettiği bir siyasi kimlikti. Öyle olduğu içindir ki gözaltı kararı sonrası, o meşum odaklar sokak çağrısına kalkıştılar, kura atak yaparak piyasaları huzursuz ettiler, bunlar da yetmeyince "darbe" söylemine sarıldılar.

Her şeye rağmen son söz...

Siyasete, siyasi aktörlere dönük yargısal işlemler, hukuki amacını ifa edemeden kamuoyunda tepkisel neticelere yol açabiliyor. Aman dikkat!

patronlardunyasi.com

benzer haberler
MGK'da terörle mücadele mesajı: Terör örgütünün kendisini fesih süreci yakından takip edilecektir
MGK'da terörle mücadele mesajı: Terör örgütünün kendisini fesih süreci yakından takip edilecektir