KOSGEB desteğiyle CERN’e parça tedarik eden Filiz Akkuş Demir ve Türkiye’nin Marie Curie’si Selcan Karakuş, sanayi ve bilimde ilham kaynağı oldu
Bazı hayatlar ve bazı kadınlar vardır ki hayata ilham katar… KOSGEB kurslarına giderek işini kuran, şimdilerde ise CERN’e parça tedarik eden bir savunma sanayii şirketinin patronu olan Filiz Akkuş Demir ile adeta Türkiye’de kimyanın Marie Curie’si olan Doç. Dr. Selcan Karakuş o kadınlardan sadece ikisi…

Gelin şimdi bu ilham veren kadınların öyküsüne birlikte kulak kabartalım.
KOSGEB kurslarına giderek işini kurdu, şimdi CERN’e parça tedarik eden bir savunma sanayii şirketinin patronu.
16 yıl süren profesyonel iş hayatının ardından çalıştığı şirketten istifa edip KOSGEB kursuna başvuran ve aldığı eğitimler sonucunda 350 metrekare alanda 3 çalışan ile kurduğu Mapsis Metal’i 14 yılda Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayisinde önemli bir parça tedarikçisi haline getirdi. İşte Filiz Akkaş Demir’in başta kadınlar olmak üzere herkese örnek olan başarı hikayesi…
Filiz Akkaş Demir, 6 çocuklu Sivaslı bir ailenin en küçük çocuğu olarak doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitiminden sonra Okan Üniversitesinde İşletme Yönetimi lisansını tamamladı.
16 YILLIK PROFESYONEL HAYATINI GİRİŞİMCİ OLMAK İÇİN BIRAKTI
1992 yılında dönemin önde gelen bir inşaat yatırım şirketinde çalışmaya başladı.
16 yıl makine mühendisi olarak çalıştıktan sonra özellikle alüminyum profil ve parça işlenmesinde üretici eksikliği üzerine kendi şirketini kurmaya karar verdi.
KOSGEB’İN GİRİŞİMCİLİK EĞİTİMLERİNE KATILDI, KENDİ İŞİNİ KURDU
2011 yılında kendi işini kurmayı planlarken KOSGEB’in girişimcilik eğitimleriyle ilgili bir habere rastladı.
İstanbul’daki eğitim kontenjanları dolmuştu, bu sebeple en yakın lokasyon olan Gebze’ye gidip kayıt yaptırdı. Her ne kadar 16 yıllık profesyonel iş hayatı olsa da, 4 ay boyunca KOSGEB’in girişimcilik eğitimlerine kaçırmadan katıldı.
Eğitimlerden sonra kendi iş planını hazırladı. 3 kez KOSGEB Kurulu tarafından çağırıldığını belirten Filiz Akkaş Demir, o süreci PD’ye şu ifadelerle anlattı:
“Ağır sanayide kadının iş yapabilecek olması kurul üyelerinde şaşkınlık yaratmış olsa gerek 3 kere KOSGEB Kurulu’na çağrıldım. ‘Ben kadınım ona göre üretim yapmalıyım’ gibi bir düşüncede olmadım. Aksine yıllar sonra dönüp baktığımda metal işleme alanında kadın bir girişimci olmanın bir avantaj olduğunu gördüm. Kadının multifonksiyonel oluşu, daha titiz, daha düzenli, detaycı olmasının bazı yanlışlara düşmemi engellediğini gördüm.”
MAPSİS METAL’İN 350 METREKARE ALAN VE 3 ÇALIŞANLA BAŞLAYAN HİKAYESİ
Filiz Akkaş Demir, 2011 yılı Kasım ayında Gebze Küçük Sanayi Sitesi’nde 350 m2 alanda 3 kişi ve 1 cnc router ile Mapsis Metal’in kuruluşunu gerçekleştirdi. Başlarda 1 usta - 2 paket ve sevkiyat elamanı ile işe koyuldu.
İLK İHRACATINI YAPTIĞI LÜKSEMBURG’DAN YILIN İHRACATÇISI ÖDÜLÜNÜ ALDI
2014 yılına kadar ERP ve ISO belgelerini de firmasına katan Filiz Akkaş Demir, ihracat yapmaya hazırdı. İlk olarak Kocaeli Sanayi Odası’nın düzenlediği bir iş gezisi ile Lüksemburg’ta bir fuara katıldı. Burada 4 gün süren fuar ve B2B görüşmelerinde Lüksemburglu bir firma ile güneş enerjisi sektörüne yapmış oldukları üretim ile Almanya’ya 3 yıl sürecek olan ilk ihracat serüveni başladı. 1 yıl sonra, yani 2015 yılında Lüksemburg’un dönemin ekonomi bakanı tarafından yılın ihracatçısı ödülünü aldı.
2014 YILINDA ŞİRKETİN ÜRETİM MEKANİZMASINDA KÖKLÜ DEĞİŞİKLİĞE GİTTİ
2014 yılında bir müşterisi vasıtasıyla havacılık parçaları ile tanıştı. Bu parçalar uçak içi Galley adı verilen mutfak ekipmanlarına ait alüminyum parçalardı.
Filiz Akkaş Demir yönetimindeki Mapsis Metal, Türkiye’deki havacılık ve savunma sanayiindeki ihtiyacın arttığını gördü ve üretimi bu sektör üzerine kaydırmaya başladı. Bu sırada kalite yönetim sistemi de havacılık sistemine entegre edildi.
GÜNÜMÜZDE DİLOVASINDA 4 BİN METREKARELİK BİR ALANDA ÜRETİM YAPIYOR
İşlerinde büyük artış meydana gelen Mapsis Metal, şu anda Kocaeli Dilovası KOBİ OSB’de 4 bin m2 alanda alanında uzman çalışanlarla birlikte üretime devam ediyor.
AIRBUS VE BOING’İN DENETİMLERİNDEN GEÇTİ
Başlarda THY iştirakleri olan TCI – TSI Galley ve Koltuk üreticisi olan şirketlerinin tedarikçisi olan Mapsis Metal, daha sonra TUSAŞ, Aselsan, Roketsan, Kale, MKE, Tubitak Sage ile savunma sanayi sektöründe de yer almaya başladı. Şirket ayrıca Airbus ve Boeing’in denetimlerinden de geçmeyi başardı.
Filiz Akkaş Demir’in KOSGEB kurslarına katılarak kurduğu şirketi Mapsis Metal Havacılık, A400M Airbus Atlas, Agusto, B37 Boeing Bombardier, BWC, KAI, KUH, SAGE, BGS, HÜRKUŞ, ATAK, SOJ gibi ulusal ve uluslararası projelerde rol alırken aynı zamanda Fransa’da Zodiac Aerospace ve Amerika’da BE Aerospace ile gizlilik anlaşmaları imzaladı.
CERN’E PARÇA TEDARİK EDEN İLK 5 TÜRK ŞİRKETTEN BİRİ
Mapsis’in en büyük başarılarından biri ise Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’in Türkiye’deki ilk 5 resmi tedarikçisinden biri olması.
“‘SAVUNMA VE HAVACILIK SANAYİİ ERKEK İŞİDİR’ ALGISINI KIRMAK LAZIM”
Filiz Akkaş Demir, PD’ye yaptığı açıklamada bir kadın girişimci olarak tecrübeleri ve diğer kadınlara önerilerini şu ifadelerle açıkladı:
“Birçok müşterimizin ilk kadın tedarikçisi bendim. Hassas toleranslarla çalışma, zor kesitlerde üretim yapabilme, kalite isterlerinin zor olduğu havacılık ve savunma sektöründe başarılı olmak benim cesaretle adım atmamı sağladı.
2021 yılında da Garanti BBVA ve KAGİDER’in düzenlediği 14. Türkiye’nin Kadın Girişimcisi ödülünü aldım. Üretim aşkı ve başarma hazzı, ülkemize kattığımız değer ve farkındalık bugün benim en önemli ilham kaynağım.
Ülke olarak küresel güç olma hedefimizde savunma ve havacılık sanayii son 15 yılda gerçekleştirdiği her millileşme hedefi sonrasında çıtasını bir üste taşımış lokomotif bir sektör.
Savunma ve havacılık sanayii, kadın erkek gözetmeksizin mesleki birikim ve potansiyeli yüksek çalışanlarından alan Ar-Ge teknoloji ve mühendislik çalışmalarının yoğun olduğu bir sektör.
Tasarımdan montaj hattına, üretim ve yönetime birçok kademede kadının olmasını hak eden bir sektör. Bu nedenle de hiç kimse ‘bu iş kadın işi, bu iş erkek işi’ ayrımı yapmamalı. Herkes bu sektör içindeki yeteneğini, potansiyelini keşfetmeli. Azimle ve inançla ‘bu sektörde nasıl başarılı olabilirim?’e cevap aramalı.
Dünya genelinde de daha çok kadının eğitimden iş hayatına ve siyasete kadar her alanda söz sahibi olması gerekiyor.
Kadınların analitik düşünce yapısı, birden fazla işi bir arada yapması, yaratıcılığı ve en önemlisi EQ gibi birçok özelliği erkeklerden çok daha iyi. Kadınların ihtiyaç duyduğu şeylerden biri gerekli cesareti göstermektir. Kadınlarımızın sınırlarını zorlamaları gerekiyor. Savunma ve havacılık sektöründeki erkek yoğunluğu kadınları çekimser kılıyor. Bu da kadınların sektöre yönelmesini ve yükselmesini etkiliyor. ‘Savunma ve havacılık sanayi erkek işidir’ algısını kırmak lazım.
Ben bu sektörde kadın olmanın ayrımcılığını ya da zorluğunu yaşamadım. Savunma ve havacılık sanayinde üretim yapmanın ülkeme ordumuza hizmet etmenin gururunu yaşıyorum. “
ÜLKESİNİ BIRAKMADI
Ülkemi seviyorum’ diyerek yur tdışındaki iş imkanlarını reddetti, Türkiye’de kimyanın Marie Curie’si oldu: Doç. Dr. Selcan Karakuş’un ilham veren hikayesi
İlkokul mezunu anne ve babanın tek çocuğuydu. Hiç özel okula gitmedi. Lisede kimya öğretmenine olan sevgisi sebebiyle üniversitede kimya bölümünü okudu. İstanbul Üniversitesi’nde lisans, yüksek lisans ve doktora yaptı. Yüksek lisans yaparken ABD’den gelen iş teklifini, henüz kadrosu çıkmamış olmasına ve işsiz olmasına rağmen “Benim eğitimime o kadar masraf yapıldı, ülkeme borcum var” diyerek reddetti. Fizikçi olan eşi ile birlikte geleceğin bilim insanı olan bir evlat yetiştirdi. Çok sayıda makalesi uluslararası dergilerde yayınlandı. Kitaplar yazdı. 1 damla kandan 1 dakikada meme kanserini teşhis eden bir test geliştirdi. İşte Doç. Dr. Selcan Karakuş’un ilham veren hikayesi…
İlkokul mezunu bir anne ve babanın tek çocuğu olarak 1980’de doğdu. Hiç özel okula gitmedi. Devlet ilkokulundan ve lisesinden mezun oldu.
KİMYA ÖĞRETMENİNE OLAN SEVGİSİ ONU KİMYA BÖLÜMÜNE YÖNLENDİRDİ
Lisedeki kimya öğretmenini çok sevmesi ve derse olan ilgisi sebebiyle üniversite tercihinde 18 tercihin tamamına kimya bölümünü yazdı.
Başarılı bir öğrenciydi. İstanbul Üniversitesi’nde kimya bölümünü kazandı. Kimyaya olan ilgisi sadece bir heves olarak kalmadı, giderek arttı ve hayatının merkezine oturdu. Lisansını, yüksek lisansını ve doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde tamamladı.
ABD’DEN GELEN İŞ TEKLİFLERİNİ ‘ÜLKEME BORCUM VAR’ DİYEREK REDDETTİ
Yüksek lisans eğitimi görürken üniversitenin imkanları ile bir süre ABD’ye gitti. Henüz İstanbul Üniversitesi’nde kadrosu çıkmamıştı ve bir geliri yoktu. Tam böyle bir anda gittiği ABD’de çok cazip iş fırsatları karşısına çıktı.
Her ne kadar Türkiye’de henüz kadrosu çıkmamış olsa ve imkanlar ABD’ye göre daha kısıtlı olsa da memleketine borcu olduğunu düşünerek geri döndü.
“BANA BU KADAR EĞİTİM VERİLDİ, MASRAF YAPILDI”
Selcan Karakuş o kararını PD’ye şu ifadelerle anlattı:
“Memleketçilik tarafım olduğu için dayanamadım geri döndüm. Bana bu kadar eğitim verildi, masraf yapıldı diye düşündüm. Ama tabii her bilim insanının bilgiye her yerde ulaşması gerekiyor.
Bu ülkeyi sevdiğim için geldim. Bir borç hissettiğim için geldim. Belki milli, belki dini her türlü şey birleşiyor ve Türkiye’ye hizmet isteği ağır basıyor.
Hiç pişman olmadım. İmkansızlık demeyeyim ama kısıtlı imkanlar var burada. Yoktan var eden bir ülke olduğumuzu düşünüyorum ben. Biz öyle besleniyoruz. Bu yokluğun içinde bir şey başarmak sizi daha çok mutlu ediyor.
Tabii ki üniversitenin imkanlarını ve işbirliği yaptığım ekiplerin bütün imkanlarını sonuna kadar kullanıyorum, haksızlık etmemek lazım. Ama biz bütçe anlamında diğer ülkelerden daha kısıtlı imkanlara sahibiz ama bahanemiz yok.”
ÇOK SAYIDA BİLİMSEL ÇALIŞMASI, YAYINLANMIŞ MAKALESİ VAR
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Mühendislik Fakültesi, Kimya Bölümü, Fiziko Kimya Anabilim Dalı'nda öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Selcan Karakuş, aynı zamanda; İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC)-Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ)-Marmara Üniversitesi (MÜ)- Sağlık Biyoteknolojisi Mükemmeliyet Ortak Uygulama ve Araştırma Merkezi (SABİOTEK) Yönetim Kurulu üyesi.
Sadece kimya alanında değil, birçok farklı disiplinle ortak çalışmalar yapıyor. Araştırma alanları arasında nanoteknolojik malzemeler, biyosensörler ve ilaç salım sistemleri bulunuyor.
Selcan Karakuş aynı zamanda çok üretken bir bilim insanı. Şimdiye kadar yayınlanmış 130 uluslararası makalesi, 11 uluslararası kitabı var. 40’a yakın uluslararası kitap bölüm yazarlığı ve çok sayıda uluslararası ve ulusal dergide bildirim var.
Amerika, İngiltere, Çin, Hindistan, İran, Avusturya, Bulgaristan, Cezayir, Pakistan olmak üzere 183 farklı bilim insanı ile işbirliği bulunuyor. Bu isimler ile ortak çalışmalar yürütüyor.
1 DAMLA KANDAN 1 DAKİKADA MEME KANSERİNİ TEŞHİS EDEBİLDİLER
Şimdiye kadar olan çalışmalarında kendisini en çok etkileyeni sorduğumuzda ise şu cevabı veriyor:
“Şimdiye kadar yaptıklarımız arasında bizi en çok etkileyen şey meme kanserinin erken teşhisi ile ilgili oldu. Biliyorsunuz ki erken teşhis çok önemli. Biz bu konuda çok olumlu sonuçlar aldık. İnsan kanından bir damla alarak bir dakika içerisinde kanser tespiti sağlayan bir deneyi başarıyla gerçekleştirdik. Ayrıca yan etkisi az olan kanser ilaçları geliştiriyoruz. Bu malzemelere yönelik patentlerimiz de var.”
EŞİ FİZİKÇİ, 16 YAŞINDAKİ OĞLU BİLİM İNSANI ADAYI
Kendisi kimyacı olan Selcan Hanım’ın eşi fizikçi, 16 yaşındaki çocuğu ise şimdiden bir bilim insanı adayı.
Evde sürekli bilim konuşulduğunu ve çocuğu Emir Ersel Karakuş’un da bundan etkilenerek bilimsel çalışmalara büyük ilgi duyduğunu söylüyor Doç. Dr. Selcan Karakuş.
Oğlunun nanoteknoloji alanındaki kanser araştırma makalesinin, dünyaca saygın "Journal of Drug Delivery Science and Technology" adlı bilim dergisinde yayınlandığını belirtiyor ve şunları ekliyor:
“Genç bir bilim insanı yetiştirdiğimiz için çok mutluyuz eşimle birlikte. İnsan bir sürü eser bırakıyor ama evladıyla bıraktığı eserin ayrı bir duygusu varmış. Marie Curie’yi biliyorsunuz, onun kızı da ondan etkilenmiş. Biz de böyle bir miras bırakabilirsek bizden daha mutlusu olmaz zaten.”
“BİR TOPLUM EĞER İLERLEMEK İSTİYORSA ANNELERİN VE KIZ ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ ÇOK ÖNEMLİ”
Doç. Dr. Selcan Karakuş, bu başarı hikayesini bir kadın olarak yazarken Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını ve tüm kadınlara önerilerini şu ifadelerle özetliyor:
“Ben bir evin bir kızıydım ve babam bana hep ‘Oku, bileziğin kolunda olsun’ derdi. Bunun ne olduğunu zaman içerisinde anlıyorsunuz. Çocuğum doğduğunda da şunu anladım ki bir toplum eğer ilerlemek istiyorsa annenin mutlaka eğitimli olması lazım. Çünkü annenin eserlerini toplum yaşıyor.
Biz kız çocuklarının, annelerin eğitimli olmasını, donanım sahibi olmasını sağlarsak o ülkenin önünde kimse duramaz. Çünkü bütün eğitim evde aile ile başlıyor. Ben de bu sebeple birçok uluslararası çalışmamda aileme teşekkür etmişimdir.
Bizim tabii bazı sınırlayıcı bileşenlerimiz oluyor hayatta. Ekonomi gibi, bilgiye ulaşmak gibi. Ama biz bu anlamda da biraz zorlamalıyız diye düşünüyorum. Gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak kırılma noktamız bu olacak; kız çocuklarımızı ayrıca eğitmek.”
patronlardunyasi.com