Hileli gıdalar milli güvenlik sorunu, sağlıklı ve kesintisiz gıda milli güvenlik unsurudur
“Gıda güvenliği” dendiğinde akla iki şey gelir: Birincisi, tüketime sunulan gıdanın insan sağlığına zarar vermeyecek şekilde sağlıklı ve doğal olması; ikincisi de gıda arzının talebi karşılayacak şekilde kalite – fiyat istikrarı ve süreklilik arz etmesi. Tüketici son zamanlarda bunların her ikisinden de mağdurdur.
Feramuz ERDİN
Maslow’un ihtiyaçlar piramidinde fiziksel ihtiyaçlar olan yeme ve içme insanlığın en temel ihtiyacı olarak tanımlanmıştır. Buna göre de sağlıklı, doğal ve makul fiyatlardan sunulan gıdaya erişim bir insan ve vatandaşlık hakkıdır.
SAĞLIKLI VE KESİNTİSİZ GIDA MİLLİ GÜVENLİK UNSURUDUR
Dünya nüfusunun artması ve kaynakların azalması başta Bill Gates olmak üzere birçok iş insanının doğal tarım kaynaklarına veya tarımla ilgili işlere yönelmesine neden olmuştur. Tarım Bakanlığı, iş örgütleri, iş insanları ve üreticiler gelmekte olan gıda kıtlığına karşı ortak bir master plan çerçevesinde hareket etmelidir.
HİLELİ GIDALAR
Tarım Bakanlığı ve belediyelerin ana görevi vatandaşın sağlıklı gıdaya ulaşabilmesini sağlamaktır. Gıda denetimleri de bunun bir parçasıdır. Tarım Bakanlığı son dönemde birçok gıda ürününü denetlemekte ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmaktadır. Bu süreçte maalesef bazı firmaların günlük tüketmek zorunda olduğumuz gıdalara hile karıştırdığını öğrenmiş durumdayız. Bu firmaların ağır idari, adli ve maddi cezalara çarptırılması kamuoyunun bir diğer beklentisidir. Tüketicilerin bu firmalara karşı bireysel tazminat davası açmaya başlaması bir diğer önleyici yöntem olarak gündeme gelebilir.
TARIM İLAÇLARI
Denetlenmesi gereken bir diğer alan da tarım ilaçlarının usulsüz kullanımıdır. Başta kanser olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkaran kontrolsüz ve bilinçsiz tarım ilacı kullanımı vatandaşların sağlık sorunları yaşamasının ana sebeplerinden birisidir. Zaman zaman yaşanan sebze ve meyve zehirlenmelerinin ana sorumlusu aşırı şekilde kullanılan tarım ilaçlarıdır. Çiftçinin kolayına gelmesi ve daha seri üretim yapılabilmesini sağlaması nedeniyle tarım ürünlerinde bazı vitamin ve kimyasalların bilinçsiz şekilde kullanılması özellikle ihracatta uygulanan denetim mekanizmaları sonucunda ortaya çıkmaktadır. Benzer etkili denetim mekanizmalarının üretim ve tüketim aşamalarında da kurulması acil bir gerekliliktir.
FAHİŞ FİYATLAR
İster markette isterse lokantalarda olsun, bazı gıda fiyatlarının döviz bazında dahi dünya ortalamasının üzerinde olması tüketicinin en çok şikayet ettiği durumdur. Alındığı söylenen bazı tedbirler ve yapılan denetimlerin gıda fiyatlarının makul seviyeye çekilmesi konusunda bir sonuç vermemesi dikkat çekicidir. Gıda enflasyonunun dünya ortalamasının çok üzerinde olması tüketicinin kaliteli ve ucuz gıdaya ulaşmasının önünde bir engeldir. Sağlıklı nesillerin gelişimi için gıda güvenliği en temel gerekliliktir.
ÇİFTÇİNİN DURUMU
Merkezi otorite tarafından etkin bir planlama yapılarak uygulanmıyor olması çiftçinin ve üreticinin önünü görememesine neden olmaktadır. Tarımsal teşvik ve diğer desteklerin amacı dışında kullanılması veya tamamen plansız yapılması tarım ve hayvansal ürünlerin arz ve istikrarında gerekli etkinliği sağlayamamaktadır. Çiftçinin teknolojik imkanların sınırsız olduğu günümüz dünyasında ürün ekerken adeta kumar oynaması kabul edilebilir bir durum değildir. Tarım ve hayvancılıkta bırakın kendi kendine yetmeyi, ülkemizin ithalatçı konumunda olması yanlış yapılan birşeylerin olduğu konusunda en önemli ipucudur. İran ve Mısır’dan sebze, Güney Amerika’dan hayvan ve hatta savaş altındaki Ukrayna’dan buğday ithal etmek akılla açıklanabilecek bir durum değildir.
KOMİSYONCULAR VE ZİNCİR MARKETLER
Sahip oldukları ekonomik güç nedeniyle zincir marketler ve komisyoncuların piyasadan yüklü miktarlarda mal çekmeleri halinde belli bir takım indirimler almaları ticaretin kanunudur. Ancak ülkemizde artk neredeyse bir standart haline gelen ve tarlada 1 lira olan ürünün tezgahta neredeyse 10 liraya satılmasının hiçbir ekonomik yaklaşım veya maliyet tablosu ile izah edilebilir bir hali yoktur. Burada yaşanan, paradan para kazanan odakların aşırı hırsı ve aç gözlülüğüdür. Üretici birliklerinin genelde amacının dışına çıkmış olması, ülkedeki diğer sivil örgütlülük kurumlarının çoğunda olduğu gibi bir hayal kırıklığı yaratmasının yanında; toplumsal birliğe, milli güvenliğe ve ortak geleceğe dair bir zaafiyet yaratmaktadır
AZALAN SU KAYNAKLARI
Dünya’nın 1.5 derece ısınması zaten iklim değişikliği ve kuraklık ile ilgili endişeleri artırmışken, Türkiye’nin iklim değişikliğinden en çok etkilenen coğrafyada bulunması bizi herkesten daha çok hazırlıklı olmak zorunda bırakmıştır. Azalan yağışlarla birlikte kullanım ve tarım sularında hala bütünsel bir yaklaşım sağlanamamış olması yakın geleceğimiz için tehlikeli bir durumdur. Yer altı ve yer üstü tatlı sularına daha çok sahip çıkılması, bunun yanında alternatif tatlı su kaynaklarının devreye sokulması, su verimliliği ve gıda güvenliği konusunda kafa yorulması gereken bir süreçte sadece seyirci kalınmasının yakın gelecekte mutlaka bir bedeli olacaktır.
patronlardunyasi.com