Euronun mart ayında hızla değer kazanması, Türkiye ihracatçıları ve turizm sektörü için büyük avantaj sağladı
Euro'nun değeri mart ayında hızla artarken, Türkiye'nin ihracatçıları ve turizm sektörü bu gelişmeden büyük fayda sağladı. Euro/dolar paritesindeki yükselme, ihracatçıların rekabet gücünü artırırken, Avrupa'dan gelen turist sayısının artması da Türkiye'nin turizm sektörüne katkı sağladı.

Konuyla ilgili Ekonomim yazarı Alaattin Aktaş “Eurodaki yükselme ihracatçıya can simidi oldu” başlıklı yazı kaleme aldı. İşte Aktaş’ın yazının tamamı şu şekilde:
Türkiye'nin ihracatında dolar ve euro yüzde 46-47 dolayında aynı paya sahip. Ancak ithalatın yüzde 65'i dolar, yüzde 28'i euro cinsinden yapılıyor.
İşte euronun mart ayında hızlanan değer artışı ihracatçı ve turizm sektörü için büyük bir avantaj oldu. Bu değerlenme aynı hızda tabii ki devam etmeyecektir ama euro/dolar paritesinin 1,04'ten 1,09'a gelmesi bile önemli.
Doların uluslararası piyasalardaki güç kaybı ve bunun doğal bir sonucu olarak euronun güçlenmesinden herhalde en çok Türk ihracatçıları mutlu oldu.
Euro tabii ki yalnızca dolara karşı değil Türk parasına karşı da hızla değer kazanınca ihracatçılar bir anlamda hiç de hesapta olmayan bir şekilde avantaj elde etti.
Dolar ve eurodaki artış ilk iki ayda birbirine yakın düzeyde gerçekleşti. Ocak ve şubat ayları toplamında Türk parasına karşı dolar yüzde 3,24, euro ise yüzde 3,70 artış gösterdi.
ABD’deki resesyon kaygıları ve FED’in faiz indirme olasılığının artması ve Trump’ın öngörülemez tutumunun Avrupa’yı adeta kenetlemesi ve başta Almanya’da olmak üzere Avrupa’da özellikle savunma yatırımlarına büyük fonlar ayrılması euronun güçlenmesi sonucunu doğurdu.
İlk iki ay neredeyse paralel seyreden dolar ve euro mart ayıyla birlikte ayrışmaya başladı.
Mart ayının ilk 13 gününde euroda tam yüzde 4,58 artış kaydedildi. Bu dönemde dolardaki artış ise yüzde 0,48’de kaldı.
Böylece yılbaşından 13 Mart’a kadar olan yaklaşık iki buçuk aylık dönemde dolar yüzde 3,75, euro yüzde 8,47 arttı.
Geçen yıl sonunda 1,04 düzeyinde bulunan, şubat ayı sonunda da bu düzeyde oluşan euro/dolar paritesi, 13 Mart itibarıyla 1,09’a yükseldi.
İHRACATÇININ YÜZÜ GÜLDÜ
İhracatçı genellikle kur artışı istiyor ama detaylı veriler gösteriyor ki asıl istenen euronun artması. Bu dile getirilmemekle birlikte veriler böyle söylüyor.
Son beş yılın toplam ihracat ve ithalatının döviz cinslerine göre dağılımı çok çarpıcı...
İhracatta euro ve doların payı neredeyse aynı. Euronun payı yüzde 46, doların payı yüzde 47.
İlk bakışta euronun değer kazanmasının getirdiği avantaj, sanki doların yataya yakın seyretmesi yüzünden kayboluyormuş gibi görünüyor.
Aslında yalnızca dolar cinsinden ihracat yapanlar için durum kesin olarak öyle.
Hele hele dolar cinsinden ihracat yapan, ancak euro cinsinden ithalat yapmak durumunda olanlar için bu gelişme aslında fena halde dezavantaj yaratıyor.
Ama ithalatı da katarak dış ticaretin tümüne bakıldığında euronun güçlü, buna karşılık doların zayıf seyretmesinin nasıl bir avantaj yarattığı çok belirgin olarak kendini gösteriyor.
Türkiye, yine son beş yılın verilerine göre ithalatının tam yüzde 65’ini dolar cinsinden yapıyor. Euro cinsi ithalatın payı ise yüzde 28 düzeyinde.
Dolayısıyla güçlenen euro ithalat maliyetlerini ancak belli ölçüde etkilerken, zayıf seyreden dolar sayesinde bu maliyetteki artış çok sınırlı kalıyor.
DEVAMI GELİR Mİ?
Bu soruya yanıt vermek hiç kolay değil...
Değil, çünkü dünya ekonomisini adeta altüst eden bir Trump gerçeği var...
Bugün bir karar alıp ertesi gün erteleyen ya da değiştiren veya tümüyle geri adım atan bir Trump gerçeği...
Dolayısıyla Avrupa’nın tekrar kenetlenmesini sağlayan ABD’nin gelecekteki tutumunu kestirmek kolay değil.
Ancak ABD kaynaklı bu tür gelgitler sürse bile euronun dolar karşısındaki değer artışının bu hızla devam edeceği tabii ki beklenmez. Euro/dolar paritesi bir yerde duracaktır.
Ancak oluşacak o denge ne kadar yukarıda olursa Türkiye ve Türk ihracatçısı için o ölçüde lehte bir durum oluşacaktır.
TURİZME DE DESTEK
Euronun değer kazanması hiç kuşkusuz yalnızca ihracatçı için değil, turizm sektörü için de büyük bir önem taşıyor.
Hele hele yaz sezonu rezervasyonlarının tamamlanmak üzere olduğu şu dönemde ortaya çıkan bu artış ihracatçılar kadar turizm sektörünün de yüzünü güldüren bir etken niteliğinde. Bir de Türkiye’ye en çok ziyaretçinin Euro bölgesinden geldiği düşünülürse...
patronlardunyasi.com