Dolar
38,4316
0,04%
Euro
43,6453
-0,24%
Sterlin
51,1879
0,00%
Bitcoin
3.644.236
0,00%
BİST-100
9.432,55
-0,61%
Gram Altın
4.100,888
-0,85%
Gümüş
33,14
-1,39%
Faiz
48,44
0,00%

Erdoğan: 'Şu köşe yazarını at' demedik

Başbakan Recep Tayyipp Erdoğan, medya patronlarına yönelik sözlerine açıklama yaptı.

02.03.2010 16:11
Haberi paylaşın
Erdoğan: 'Şu köşe yazarını at' demedik
16px
32px

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, medya patronlarına yönelik sözlerinin çok farklı değerlendirildiğini ifade ederek ,"O patronlara 'şu yazarı beğenmiyorum onu at, bu yazarını beğeniyorum onu tut' demedik, demiyoruz" açıklamasında bulundu.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, kendisi ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile görüşmesiyle ilgili eleştirilere değindi. Erdoğan, "İstiyorlar ki kimse kimseyle görüşmesin, kimse kimseyle diyalog kurmasın" dedi. Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'de her kurum sorumluluğunun bilincindedir, görevinin başındadır. Sistem usulüne uygun olarak çalışmaktadır. Sorumlu, duyarlı, sağduyulu olmak; sadece devlet kurumlarının başındakilere mahsus değildir. Partiler de medya da sivil örgütler de sorumlu ve sağduyulu olmak durumundadır. Kriz çıkarmak, krizden medet umma devri artık kapanmıştır. Kriz tellalları için artık bu kapıda ekmek yoktur."

Başbakan Erdoğan, AB idealinin arkasına güçlü irade koymuş hükümetin, modern ve evrensel kriterlerin dışında adımlar attığını, atacağını hiç kimsenin iddia edemeyeceğini belirterek, "Türkiye'nin rotası, hedefi, izleyeceği güzergah bellidir. Kimse bu değişim sürecinden kaygı duymasın." diye konuştu.

MEDYA PATRONLARI

Erdoğan, geçen hafta medya patronlarına yönelik sözlerinin çok farklı değerlendirildiğini ifade ederek burada değerlendirmenin özellikle köşe yazarları ağırlıklı olarak ele alındığını söyledi. Erdoğan, sözlerinin muhatabının birinci derecede medya patronları olduğunu belirterek, "O patronlara 'şu yazarı beğenmiyorum onu at, bu yazarını beğeniyorum onu tut' demedik, demiyoruz" açıklamasında bulundu.

Bu patronların zaman zaman kendilerini ziyaret ettiklerini hala da edenler olduğunu ifade eden Erdoğan, patronların kendilerine "gerilim istemiyoruz, "kavga istemiyoruz" şeklinde gerilimden, gürültüden şikayetlerini dile getirdiklerini anlattı.

Kendisinin her defasında "Bunu bana değil, lütfen her şeyi, konuyu bir gerilim bahanesi gibi takdim eden kendi gazetelerinizin, televizyonlarınızın yöneticilerine, yazarlarına, sunucularına söyleyin. En küçük bir olumsuzluğu 'şok şok şok...' diye abarta abarta, döndüre döndüre, evire çevire veren, millete durmadan karamsarlık pompalayan kendi adamlarınıza söyleyin" dediğini aktaran Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O zaman da bana verdikleri cevap; 'efendim haklısınız ama biz bunlara sözümüzü geçemiyoruz.' Ben bir okuyucu, izleyici olarak bir yazarı, gazeteyi, sunucuyu veya bir televizyonu beğenmiyorsam, yazdığından, çizdiğinden, yaptığından, ettiğinden memnun değilsem, hoşlanmıyorsam, şahsen onu okumam, izlemem, olur biter. Ben, burada bir gazete adı vermiyorum. Demokrasilerde sivil itaatsizlik konuşulur da bu konuda bir demokrasi mücadelesi veren bir genel başkanın böyle bir düşüncesini söylememe hakkını veya söyletmeme hakkını kim, nerede, kendinde nasıl buluyor?

Ben de bir genel başkan olarak diyorum ki sanki siyasi rakipmişiz gibi partimize karşı hasmane bir yayın politikası izleyenler olursa ve yalan yanlış haberler yapılıp bunlar yaygınlaştırılırsa, ona gösterebileceğimiz en medeni tepki de o yayınları boykot etmemiz olabilir. Nitekim biliyorsunuz bu sivil ve medeni tepkimizi de göstermekten çekinmedik, çekinmeyiz. Bu da bizim en doğal hakkımızdır. Ama bir medya patronunun kendi gazetesinin yazarından, çizerinden, kendi televizyonunun sunucusundan benim gibi, sizin gibi şikayet etmeye hakkı yoktur.

'Ben de gazetemin, televizyonumun yaptığı yayından memnun değilim ama ne yapayım elimden bir şey gelmiyor.' İnanın söyledikleri aynen bu. 'Ben gerilim istemiyorum ama gerilimi tahrik eden yayınlara da bir şey diyemiyorum' diyemezsiniz. O kadroyu sen oluşturuyorsun. Gazetenin yayın politikasını sen belirliyorsun. O yayın politikasına uymayan adam orada nasıl oturur? Bir dükkan açıyorsun, şirket açıyorsun, şirketi batırmak için elinden ne geliyorsa onu yapan bir yöneticiyi orada tutar mısın? İyi çalışmayan bir tezgahtarı orada tutar mısın? Hemen ertesi gün kapıya koyarsın. Efendim 'ama medyada basın dünyasında böyle değil' Nasıl öyle değil? Aynen öyle. Bunu geçmişten bu yana hep örneklerini gördük. Ama bunu değiştirip değiştirmeme, o sana ait olan bir şey. Onu bize sorma. Bizimle de gelip bunları konuşma. Bunları müteaddit defalar söylemişimdir; 'lütfen bizimle gelip bunları konuşmayın, bizden isim de istemeyin' demişimdir hepsine. Bugüne kadar hiç bir basın patronu kalkıp bana 'Başbakan şu yazarı at demiştir' diyemez. Gelsin benimle yüzleşsin. Çünkü, o denli aşağılık oyunların, hesapların içine girmem. Onu başkaları yaptı, onu gitsinler başkalarıyla konuşsunlar. Bu arada gelip şikayet etme. Dükkan senin dükkan, nasıl biliyorsan öyle yap. İşletme seni işletmen, nasıl bir yazarın, çizerin, sunucunun çalışacağını, medya kuruluşunu seçme hakkı, hepsi sana ait, yazarlara ait."

"YOLUNU AYIRMA HAKKI..."

Yazarların ve çizerlerin, genel yayın çizgisini beğenmediği bir yayın kuruluşuyla ilgili terkin hakkının olduğunu belirten Erdoğan "Medya patronunun da yayın kadrosunu seçme, tasvip etmedikleriyle yolunu ayırma hakkı vardır. Ama bunu ben kalkıp da size 'onu at, bunu çıkar, berikini al' demiyorum ki. Siz patron olarak ortaya çıkan üründen memnun değilseniz o sizin sorumluluğunuz. Gelip de bana bana 'hem ağlarım, hem gülerim...' Yapma, öyle şeyler yapma. Söylediklerim, söylemek istediğim bu" dedi.

Yazarlarla, çizerlerle kişisel sorunu olmadığını, yapıcı eleştirilerden her zaman yararlandığını ifade eden Erdoğan, ön yargılı davrananları, bilir bilmez ahkam kesenleri ciddiye almadığını, eleştiri kisvesi altında hakaret etmeye yeltenenleri hukuka havale ettiğini söyledi.

"AÇIK VE GİZLİ TEK HEDEF VAR"

"Biz emanetçiyiz, ama bu emaneti de en güçlü şekilde sahiplenerek gelecek olanlara teslim etmek gayreti içerisindeyiz" Erdoğan, şunları dedi:

"Özellikle son günlerde bir şey dikkatimi çok çekiyor. 'Efendim, seçim yaklaştığı için bir telaş, Anayasa değişikliği...' Şu anda seçime yaklaşık 1,5 yıl var. 4 yıllık periyotun 2,5 yılı geride kaldı. Bunun neresi yakın? Ya bunlar zaman takvimini tersine çalıştırmak istiyorlar ya da bizden başka şeyler bekliyorlar. Boşuna beklemeyin. Bu 1,5 yıl içerisinde Anayasa'nın, yasaların bize verdiği yetki neyse, biz bunu sonuna kadar işletiriz. Dedikodular oluşturuluyor. 'Bir referanduma gidilecek olursa, referanduma sunulan metin eğer kabul görmezse, iktidarın erken seçime gitmesi gerekir.' Bazıları da bunu yazıyor. Nerden çıktı bu ya? Senin referandum kültürün oluşmamışsa ben ne yapayım? Dünyanın her yerinde bu referandumlar yapıldığı zaman, halk kabul etmiyorsa, Hükümet hemen orada erken seçime mi gidiyor? Nerede var? Kaç tane, gelişmiş ülkelerde böyle bir şey gösterebilirsin? Yok böyle bir şey.

Biz milletten yetkiyi aldık. Milletimize karşı sorumluyuz. Milletin istikameti neyse bizim istikametimizde odur. 'Kediye ciğer emanet edilmez diyenler', bu basit gerçeğin sırrına eremeyenlerdir. Millet, en kutsal değerini kime emanet edeceğini, partimizi kurduğumuz andan 16 ay sonra bildi ve bize emanet etti. 'Cumhuriyetten daha eskiyiz' diyenler, çok partili siyasi dönemde, bir kere bu ülkede tek başınıza iktidar olabildiniz mi? Olamadınız. Sadece tek partili dönemde, cebren ve hile ile bu işin başında durdunuz. Cebren ve hile ile... Allah aşkına, bir siyasetçi, milletin oyu ile Parlamentoya gelmiş, milletin iktidarına talip bir siyasi parti için kapatma noktasında kampanya yürütür mü? Bunlar yürütür. 'Meclis karar vermesin' diyebilir mi? Bunlar der. Siyasete, demokrasiye, milli iradeye, kedi ciğer mantığı ile bakanların, müzmin muhalifliğine... Bunu ne kadar özümsedikleri de bu anlayışla bir kez daha ortaya çıkmıştır, olay budur. 'Kediye ciğer emanet edilmez...' İşte onun için bu millet size iktidarı emanet etmiyor. Bu kafa ile devam ettiğiniz sürece de bu millet size iktidar fırsatı vermez."

Başbakan Erdoğan, son günlerde "bunlar kavga çıkaracak, hesap ödemeden kaçacaklar" denildiğini belirterek, "Biz milletin sofrasındayız. O sofrada da hizmetkarız. Bu dünyada milletten başka hiç kimseye hesap ödemeyiz" dedi.

"MİLLETİMİZ BUNUN HESABINI SORAR"

"Kurumlar arası bir çatışma asla söz konusu değildir" diyen Erdoğan, "Türkiye, sadece normalleşiyor. Dere yatağında akmaya başladı, akıyor. Başta muhalefet olmak üzere, herkesi, milletin tarafında durmaya, hukuku rahat bırakmaya, hukuka yardımcı olmaya, sorumlu davranmaya davet ediyorum. İşte bakın, daha Anayasa ile ilgili ne düşündüğümüz belli olmadan, mini paket mi dersiniz, ne derseniz deyin...

Biz de diyoruz ki bu iş sizinle olmaz, öyleyse biz sahibine gidiyoruz. Siz vekilsiniz, asıl millet. Şahsi çıkarları ve ikbali için, vesayete umut bağladığı, demokratik müdahalelerden medet umduğu için bu sürecin karşısına dikilenleri tarih affetmeyecektir."