Baykar’ın, İtalya’daki dev havacılık şirketini satın alması, Kızılelma’nın Roma olduğunu savunan merhum tarihçilerimizin ruhlarını mesut etmiştir

Baykar’ın, İtalya’daki dev havacılık şirketini satın alması, Kızılelma’nın Roma olduğunu savunan merhum tarihçilerimizin ruhlarını mesut etmiştir

Türk tarihinin önemli bir ülküsü olan Kızılelma neydi ve neredeydi? Asırlar boyu süren bu tartışma Kızılelma insansız savaş jetini üreten Baykar’ın İtalya’nın dev havacılık şirketini satın almasıyla farklı bir boyut kazandı. Kızılelma için ünlü tarihçiler ne demişti?

Baykar’ın, İtalya’daki dev havacılık şirketini satın alması, Kızılelma’nın Roma olduğunu savunan merhum tarihçilerimizin ruhlarını mesut etmiştir
16px
24px
19.01.2025 08:50Güncelleme: 19.01.2025 09:01
ABONE OLgoogle

Burak ARTUNER 

Kızılelma eski Türk fetih ülküsüdür. Bu ülkünün Türkiye’deki araştırma ve yayınların öncüsü şüphesiz ki Ziya Gökalp’ti. Ziya Gökalp, halk dilinde yaşayan ve Osmanlı kaynaklarında bahsedilen Kızılelma’yı 230 beyit uzun bir mesnevi olarak 5 Şubat 1913 tarihli Türk Yurdu dergisinde yayımlamıştı. Gökalp, 1914’te basılan ilk şiirler kitabına da “Kızılelma” adını vermişti. 

Ziya Gökalp bu eserinde, İstanbullu genç Ressam Turgut’un yeni geldiği Bakü Şehri'ne girmeden, önüne çıkan İki yoldan (Dağıstan'a doğru çıkan) soldakinin nereye gittiğini sorduğu, "Ak sakallı bir çiftçinin” ona, "Bu yol, gider Kızılelma'ya" demesinden meraklandığını; Bakü'de yeni açılan Mektep'te "Şarkı" öğreten "Sadeddin Molla'ya gelip, Kızılelma şehrinin neresi olduğunu anlatmasını diler. Ziya Gökalp, bu Molla’nın ağzından Türklerin tarih boyunca başka ülkeleri ele geçirince, oradaki yabancı medeniyetlere uyup, sonunda eriyip yabancılaşmasını ağır bir dille eleştirir. 

Sonunda da Kızılelma’yı şu dizelerle anlatır:  

"Yüzlerce defalar Türklük kaynadı:
Hind'i, Çin'i, Mısır’ı Rum'u kapladı.
Bütün Payitahtlara en son Çinler’e gitti; 
fakat, asla bu meçhul yere
Yaklaşmadı; çünkü, o mev’ûd ülke,
Değildi haricde bir mevcud ülke!
Kızılalma yok mu? Şüphesiz, vardır;
Fakat onun semti, başka diyârdır...
Zemini mefkûre, semâsı hayal,
Bir gün gerçek, fakat şimdilik masal.
Türk Medeniyyeti taklidsiz, sâfi
Doğmadıkça bu Yurt, kalacak hafi..”

"Diyarbekirli Mehmed Ziya"nın Türklük ve Türkçülük duygularını geliştirip, örnek olmak üzere seçtiği "Gökalp” mahlasıyla yaptığı bu Kızılelma tarifini sonrasında pek çok ünlü tarihçi de kendilerince yorumladılar. İşte sizlere bu hafta, bir zamanların ünlü tarihçilerinin Kızılelma’nın neresi ya da ne olduğuna dair tespitleri: 

AVRUPA VURGUSU 

Prof. Ahmed Refik Altınay, İstanbul’un resmen işgalinin on birinci ayı sonunda İkdam Gazetesi’nin 16 Şubat 1921 tarihli sayısında “Kızılelma” makalesinde şöyle yazar: 

" Kızılelma, eski devirlerde Türk'ün zafer gayesi, futühat serhaddi idi. Macaristan'da idi, Turan'da değildi (…) Yeniçeriler, Macaristan seferlerinin menkıbelerini ve eski gaza destanlarını okudukları devirlerde bile Kızılelma'nın hâtırasını, zihinlerinden çıkarmamışlardı. O suretle ki, Kızılelma, Türk lisanında: Saltanatlar yıktıktan, kralların taçlarını başlarına
geçirdikten sonra, erişilecek bir zafer gayesi gibi kullanılmaya başlamıştı. 
Türk'ün anladığı en son ve en uzak nokta, Kızılelma’ydı. 1793’te Nizam-ı Cedid’e 
İsyan eden Koca Segbanbaşı bile ‘Hemen bize, düşman göstersünler; dalkılıç olup, düşman ordusuna dalarız, harab ederiz; ve Kıral'ın tacını başına geçirüp, Kızılelma'ya dek giderüz!’ demiştir.”

“KIZILELMA MİLLİ AHLAKTIR”

Tarihçi Doktor Mustafa Hakkı Akansel, Çınaraltı Dergisi’nin 22 Kasım 1941’de çıkan sayısında “Kızılelma Nerede?” başlıklı bir makale kaleme aldı. Akansel, makalesinde Kızılelma’nın bir yerden çok bir fikir olduğunu belirterek, şu görüşlerini dile getirdi: 

“Yalnız bence, Ziya Gökalp bir noktada yanılmış: O, Türklüğün uyanması, kalkınması, birleşmesi için, Türkler'in bilgi ve teknik ile silahlanmalarına kanaat getirmiş ve Avrupa'nın bilgisini almak emeliyle "Kızılelma'yı İsviçre'de bir yerde tasavvur etmiş. Yani, Avrupa'ya Türk Gençleri götürülecek; onlar, oranın bilgi ve tekniğini alıp, yurda dönecekler ve bu suretle vatan, yükselecek. Bence, Kızılelma, Avrupa'da veya başka bir yerde değildir: Kızılelma, (artık Osmanlı İmparatorluğu dağıldığı ve 1913-1914 hudutlarına veda edildiğinden) burada, bizim içimizdedir; onu, biz kuracağız: Benim tasavvur ettiğim Kızılelma'nın öteki ismi, Milli Asabiyyet, Milli Ahlak'dır. Bunlar olmazsa, (Japonya gençlerinin yaptığı gibi yapamazsak), Avrupa'nın bilgisini yurdumuza hakkıyla sokamayız; nitekim, şimdiye kadar öyle oldu.”

ROMA’NIN ST. PİERRE KİLİSESİNİN KIZIL KUBBESİ 

Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü’nde Kızılelma maddesini yazan Mehmet Zeki Pakalın’a göre ise şöyleydi:

“Kızılelma adının, Roma'nın en meşhur binası olan St. Pierre Kilisesi'nin, üzeri kurşun yerine, kırmızı bakır kaplanmış bulunmasından ve yuvarlak olmasından verilmiş olduğunu söyleyenler de vardır. Roma İmparatorluğu’nun Atilla kumandasında Asya'dan gelen Türkler parçalamış olduğu gibi; Atilla'dan bin sene sonra gelen Osmanlı Türkleri de, bu yolu takip ederek Roma'yı almayı, kendileri için milli ve siyasi gaye yapmışlardı..."

YILDIRIM’IN ELÇİLERE SÖZLERİ 

Osmanlı tarihçiliğinin kıymetli isimlerinden İsmail Hami Danışmend ise 1966’da basılan Türkçülük Meseleleri adlı kitabının “Kızılelma’nın Çürüyüşü” başlıklı bölümünde şu ifadelere yer veriyor: 

“ (…) Eski Türkler, Osmanlı İmparatorluğunu, üç kıtanın birleştiği çevrede kurmadan önce, "Anavatan'ı her taraftan genişleten manevi bir harita çizilmiş gibidir: Gönüllere giren bu vicdani haritanın, muhtelif istikametlerdeki büyük merkezlerine, hep Kızılelma/ Kızılalma ismi vermiştir. Anadolu'nun etrafında uzak, yakın birçok Kızılelmalar vardır. En eski Türk efsanelerine dayanan bu güzel timsal, ordunun gideceği hedefleridir: Yorulmak bilmeyen eski Türk hamleleri, işte bu Kızılelmalar’a doğru atıldıkça, asırlara göğüs gerecek mu'azzam bir İmparatorluk kurulmuş ve her hamlede, genişlemiştir.  (…) Türk 
Ordusu, Kızılelma’ya atılırken, ilk idealist Osmanlı Padişahları ona, daha ileride, daha Kızılelmalar gösteren birer Millet Kılavuzu rolünde görülür: Meselâ, 1389’daki Kosova Meydan Muharebesi'nde, (şehid babasının yerine tahta geçen) Yıldırım Bayezid, cülüs tebriki için Edirne Sarayı'na gelen Venedik, Ceneviz ve sair İtalyan hükümetlerinin elçilerine: "Roma'ya kadar gidip, Saint-Pierre Kilisesi'nin mihrabında, atıma ot yedireceğim!" sözleriyle, Papa Kızılelması’nın daha Doğu Roma Kızılelması (İstanbul) fethedilmeden (64 sene) evvel, Türk ülküsünün manevî haritasına girmiş olduğunu, Batı Hıristiyanlığına resmen ilân etmekte, hiç tereddüt etmemiştir. (…)

FATİH’İN İKİ KIZILELMASI İSTANBUL VE ROMA 

Yıldırım'ın o meşhur sözünden 91 sene sonra, Doğu Kızıleması’na (İstanbul'a), Batı Kızılelması'nı (Roma Şehrini) da ilave etmek isteyen Fâtih, 1480 Ağustosunun 11'inde, Otranto şehrini fethettikten sonra, etrafı da işgal ettirmiştir: Napoli Krallığı'na karşı açılan bu seferin hakiki hedefi, Papa Kızılelması’dır. (…) 

FRANÇA KIZILELMASI: NOTRE-DAME KİLİSESİ 

Fâtih'in nazarında, artık olgun bir meyve haline gelen bu Papa Kızılelması ile, olgunlaşmalarını beklediği Engerus (Budin) ve Alman (Beç/Viyana) Kızılelmalarından başka Paris bile artık bir nevi, Fransa Kızılelması demekti. Hatta Yıldırım'ın, İtalyan Elçileri'ne (1389 da) söylediği söze, âdetâ nazire olmak üzere, kendisi de, (1480 güzünde) Papalık makamından elçilikle gelen bir Fransız Kardinali'ne, Paris'in 13’üncü asırda ikmal edilmiş olan (Notre-Dame) adlı meşhur Katedrali’nden kinaye olarak: Roma'nın kurtulması şöyle dursun, senin kendi Büyük Kilise’nin Kuleleri'ne birer Türk bayrakları dikeceğim! demişti."

İSTANBUL’DAKİ BİZANS İMPARATOR HEYKELİNDEKİ GİZEM 

Selçuklu ve Türkiye tarihi üzerine en yetkin isimlerden merhum Profesör Osman Turan, 1968’de basılan Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi adlı yapıtındaki Türk Mefkuresi’nde İstanbul ve Kızılelma Efsanesi bölümünde şunları belirtiyor: 

"Osmanlı Padişahları, tarihi Türk Cihan Hakimiyeti mefkuresine eskisinden daha kuvvetli olarak bağlanırken, İstanbul'u, bu hakimiyetin ilk merhalesi ve merkezi sayıyorlardı. Türk siyaset ve fikir adamları arasında gelişen bu milli ve İslami mefkurenin kitlelerine ve askerlere, Kızılelma adı ve efsanesiyle yayılması, çok dikkate şayan olup; İstanbul’u sembolleştiriyor ve Türkler için, ona sahip olma emelini teşkil ediyordu (….) Ayasofya'nın önünde. dikili bir sütun üzerinde, at üstünde bulunan Justinianus Heykeli'nin, bir elinde Kızıl bir Küre olup, Türk Kızılelması ve Cihan Hakimiyetinin hedefi idi. (…) Hıristiyan kaynaklarına göre, at üzerinde canlı gibi duran Justinianus'un Heykeli'nin elinde, altından büyük bir elma, sağ eliyle de Kudüs'ü ve İslamları göstermektedir. Bu Küre, imparatorun dünyayı elinde tuttuğuna delalet ediyor ve Cihan Hakimiyeti tılsımının yazılarını taşıyordu. (…) Bu kızıl kürenin / kızıl elmanın düşmesi birçok ülkelerin kaybına, yani Türkler tarafından fethine ve imparatorluğun sona erişine bir işaret sayıldı.”

TÜRK ORDUSUNUN VAZİFESİNİN ADI

Eski Umumi Türk Tarihi Kürsü Başkanı merhum Profesör Dr. İbrahim Kafesoğlu,  "Türk Kültürü" dergisinin Ağustos 1969 sayısında "Ordunun Vazifesi" adlı yazısının başında, "Kızılelma"yı şöyle tarif ediyor: 

"Bizim ordularımız, tarih boyunca, biri milli, diğeri insani olmak üzere, çift vazife ifasına çalışmıştır. Türk ordusunu, diğer ordular arasında çok yükselten insani vazife, büyük milletimiz tarafından Kızılelma tâbiri ile ifadelendirilmiştir. Kızılelma, cihanın her köşesine adalet götürmek ve milletleri, belli bir medeniyet seviyesinde, tam eşitliğe dayanan bir hukuk sistemine bağlayarak, saadete ulaştırmak mefkûresi idi. Eski Türk inanışına göre, bu cihanşümül vazife, Allah tarafından Türk milletine tevdi olunmuştu. Tarihte, bütün büyük kumandan ve devlet adamlarımız, icrasını zaruri gördükleri bu ilâhi emri gerçekleştirmeye gayret etmişlerdir. İşte Türk tarihinde, zafer dizileri halinde uzanan, kıtalar genişliğindeki fetihlerin sebep ve kaynağı, budur. İlmi araştırmalar ilerledikçe, daha iyi anlaşılmaktadır ki, Kızılelma'nın gayesine, çok yerlerde ulaşılmıştır."

Patronlardunyasi.com

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde