Bağdat Üzerinden Erbil

Bağdat Üzerinden Erbil

Türk Hava Yolları, Bağdat'a yeniden uçma kararı aldı. Peki Türkiye'nin ticari olarak elinin çok zayıf olduğu Güney Irak yerine Kuzeye uçmak daha doğru bir karar olabilir mi?

Bağdat Üzerinden Erbil
16px
24px
01.12.2008 12:20
ABONE OLgoogle

Yekta Kılıç/Forbes

Atatürk Havaalanı dış hatlar terminali yeni bir güne hazırlanıyor. Abdülselam, günde 800 uçağın inip kalktığı devasa terminalde koşuşturan kalabalık içinde yönünü bulmaya çalışıyor. Kırık dökük İngilizcesiyle 'check in' yapacağı bankoyu soruyor. Yöneldiği bankonun ışıklı panosunda kadim bir Ortadoğu kentinin, Bağdat'ın ismi var. Bankonun önündeki uzun kuyrukta usulca sırasını bekleyen genç sırtındaki bas gitarla hayli aykırı bir fotoğraf veriyor. Genç adam, -Saddam döneminin “yasak şehri” Yeşil Bölge bir kenara bırakıldığında- yaşamanın hayli cesaret gerektirdiği bu kentte hobisine vakit ayıracağı normal zamanlar yaşabileceğine inanıyor olmalı. Ortadoğu'nun lanetlenmiş topraklarında hayat normale mi dönüyor yoksa?

Bu ihtimal gerçekleşir mi bilinmez ama Iraklıların bugünlerde biraz daha fazla seyahat ettiği kesin. Bu eğilimi gündemine alan Türk Hava Yolları (THY), tam 17 yıl önce durdurduğu Bağdat seferlerine tekrar başladı.

Seferlerin tekrar başlatılması ziyadesiyle önemli. Ama iki ülke arasında hava koridorunun yeniden kurulması kararının önemi meselesine şimdilik biraz ara verip bölgede yaşananlara ve yaşanabileceklere dair dillendirilen teorilere göz atmakta yarar var. 2003 yılındaki ABD operasyonunun ardından olağanüstü zamanlar yaşayan Irak, yeni bir eşikte bulunuyor. Bir milyonun üzerinde insanın hayatına mal olan operasyonun hedeflerini realize edip etmediği tartışmalı. Bu değerlendirmenin ilk dayanağı Amerika'daki milat elbette. Zira nüfusun yüzde 51'inin onayıyla Amerikan tarihinin ilk siyahi başkanı olan Barack Obama, Amerikan birliklerinin çekilme tarihini 2011 olarak deklare etti. Bu, idarenin gerçek manada Bağdat'a devredilmesi sürecinin önemli adımlarından biri. Ancak söz konusu çekilme ile birlikte Irak'ta hayatın nasıl devam edeceğine dair kafalar pek net değil. Zira Sünni Araplar, Şiiler ve elbette Kuzey'deki Kürtler işgal zamanlarında birbirlerinden nefret etmek için bir hayli gerekçe biriktirmiş durumda. Şiilerin Sünnilere, Kürtlerin ise her iki kesime güvenmediği gayet iyi biliniyor.

Bu manzara Amerika'nın İran ile malum sürtüşmesiyle birleştiğinde durumun ne kadar ürkütücü hale geleceğine dair teoriler muhtelif. Örneğin çekilme sonrasında Irak'ın İran destekli Şiilerin kontrolüne girmesi, ucu Şii nüfusa da ev sahipliği yapan Sünni Arap devletlerine dokunacak ciddi bir gelişme.

Fırtınalar koparacak diğer konu ise Kuzey Irak sınırlarının belli bir ülkeye dönüşmesi ihtimali. Bu Irak'ın kuzey komşusu Türkiye'nin en belirgin kırmızı çizgisi. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı en çok bu gerekçe ile hassas bölgeyi görüş alanında tutuyor. Irak konulu her etkinliğin bir yerinde olmayı ihmal etmiyor. Yürütülen yüksek profil Ortadoğu diplomasisinin merkezinde ise “dost ve kardeş” ülke Irak'ın toprak bütünlüğü meselesi yer alıyor elbette. Bu anlayışla hareket etmekte ısrarcı olan Türkiye ilk günden itibaren Irak ile ilişkilerini “merkez”le yürütme yanlısı oldu…

Buraya kadar okuduklarınız meselenin siyaset kısımları. Ancak bu topraklarda olan biten her şeyin bölgenin ekonomik vaatleriyle inkar edilemez bir ilişkisinin olduğunu da ihmal etmemeli. Çünkü 115 milyar ispatlanmış rezervi ile dünyanın en önemli üçüncü petrol ülkesi olarak bilinen bu coğrafyada düzenin böyle devam etmeyeceği açık. Başta bölgedeki bütün gelişmeleri bizzat yöneten ABD ve İngiltere olmak üzere bütün dünyanın gözünün bu zenginlikte olduğu sır değil. Tabii Türkiye'nin de. Hatta komşuluk nedeniyle Türkiye için mesele sadece ülkenin petrol zenginliğinden ibaret değil. Zira Türkiye'nin tacirleri için Irak son derece önemli bir pazar. Iraklıların Türk mallarına gösterdiği yakın ilgi ticaret hacminin günden güne artmasına yol açıyor.

Geçen yıl 2.8 milyar dolar olarak gerçekleşen Irak'a ihracatımızın bu yılın bitiminde 4 milyar dolara yükselmesi bekleniyor. Buna bir milyar dolar civarında olduğu hesaplanan müteahhitlik hizmetlerinin de eklenmesiyle rakam 5 milyar doları aşıyor. KA Danışmanlık'ın kurucusu Bülent Kılıçarslan bu rakamın 10 milyar dolar seviyesinde olduğunu savunuyor. Türkiye ekonomisi için son derece kayda değer rakamlar. Ve bunların hayata geçmesinde Kuzey Irak çok kritik bir öneme sahip. Zira Habur'u ülkenin Avrupa'ya açılan kapısı saymak mümkün ve bu kapı Kürtlerin denetiminde.

Peki bölgede tarihin yeniden yazıldığı bu dönemde Ankara'nın yürüttüğü politikalar ne kadar isabetli? Özerk Kürt yönetimiyle sınırlı, Bağdat ile tam saha temas kuzey bölgesindeki ekonomik potansiyeli önemseyen bölgede iş yapan isimler tarafından nasıl okunuyor? 

Halen Kürtlerin denetimindeki Tak Tak sahasında petrol fakiri Türkiye'nin hayallerinin bile ötesinde bir petrol projesi yürüten Çukurova Holding şirketi Genel Enerji'nin CEO'su Mehmet Sepil, “Türkiye'nin aldığı pozisyon çok isabetli. Merkezi Irak hükümeti ve Kuzey Irak ile ilişkileri iki ayrı pencereden görüyor. Birini diğerine tercih etmiyor. Bunun mantıklı seçenek olduğunu düşünüyorum” diyor.

Bugün Irak'taki heyecan dozu yüksek petrol oyununun önemli aktörlerinden biri olan Sepil (Bkz: Forbes Türkiye Şubat 2007) özellikle Başbakan Erdoğan'ın Bağdat'a yaptığı resmi ziyaretin ardından girilen rota gereği geliştirilen diplomasinin son derece ustalıkla icra edildiğini söylüyor. Söz konusu ziyaret geçen temmuz ayında gerçekleşmişti. Bu düzeyde ziyaretin son olarak 18 yıl önce Yıldırım Akbulut döneminde yapılmış olması, dikkatlerin Erdoğan'ın temaslarına yönelmesine yeterli oldu. Kırmızı halı ile karşılanan Erdoğan, Nuri Maliki ve diğer üst düzey Iraklı yöneticilerle önemli görüşmeler yaptı. Ancak kuşkusuz ziyaretin en önemli detayı iki ülkenin imza koyduğu "Stratejik ve Ekonomik İşbirliği Antlaşması"ydı kuşkusuz.

Başbakanların yılda bir, bakanların üç, teknik heyetlerin dört kez buluşması, Iraklı subay ve öğretmenlerin Türkiye'de eğitimini öngören anlaşma aslında ortaya projeler çıkartacak mekanizmaların kurulmasını hedefliyor. Bu hedefi heyecan verici bulanlar var. İki ülke arasındaki yakınlaşmayı “tüm Ortadoğu'nun çehresini değiştirecek nitelikte” gören Maliki'nin Kürt yardımcısı Dr. Berham Salih gibi.

İki ülke arasındaki ilişkinin bölgedeki dengeleri ne yönde değiştireceğini zaman gösterecek elbette ama önümüzdeki dönem için dillendirilen hedefler hayli çekici. Hem başbakanın Bağdat ziyareti hem de THY'nin uçuşa başladığı gün yapılan törenlerde dillendirilen rakam ticaret hacminin 20 milyar dolar seviyesine çıkarılması. Üstelik rakamın realize edilmesi için öyle uzun boylu beklemek de gerekmeyecek. Zira 20 milyar dolar hedefi için konulan süre 2011 yılı.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türk Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy, Türkiye'nin bugün yürürlükte olan politikalarıyla 20 milyar dolar hedefini rahatlıkla hayata geçirebileceğini söylüyor. Ancak oldukça çarpıcı bir eklemesi var: “Türkiye, Kuzey Irak'tan kullanacağı potansiyeli kullandı!” Ama tabii önümüzdeki dönemde Bağdat hükümetinin otoritesini sağlamlaştırdıkça merkezi kaynaklardan bölgeye yapacağı muhtemel yatırımları bu değerlendirmenin dışında tutmaya özen gösteriyor. Bu tespitin ardından Türk işadamlarının ülkenin güneyine yönelmeleri gerektiğini de ekliyor. Türkiye'nin siyasi olarak attığı isabetli adımların ekonomik ilişkilerle desteklenmesi gerektiğini söyleyen Aksoy “iş almanın hayli zor olduğu Güney kesimlerinde devletimizin Irak hükümeti nezdindeki çabalarına ihtiyaç duyuyoruz” diyor.

Ancak sadece Güney'e odaklanmanın ne kadar gerçekçi bir tavır olacağı biraz tartışmalı. Türk girişimcisinin ülkenin kuzeyinde yaptığı işleri aşağı bölgelerde tekrarlama şansının sınırlı olduğunu düşünüyor Mehmet Sepil. “Türkiye Basra'da asla Kürt tarafında olduğu kadar iş yapamaz. Bunun esasında isteyip istememekle de bir ilgisi yok. Ticaretin kurallarıyla ilgili. En önemli avantajımız olan coğrafi yakınlık ve kültürel benzerlikler yok orada” diyor.

Türk müteahhitlerinin de güneyde başta Lübnan, Mısır olmak üzere dişli rakiplerle mücadele meselesinde göründüğü kadar rahat olamayacağının altını çizen Sepil'in özellikle Kuzey Irak'ta iş yapan kimi iş adamlarının dönem dönem dillendirdiği devlet desteği isteğini de şöyle yorumluyor: “Devletin desteği her zaman önemlidir. Ama şu da önemli; Nijerya'da Türkmenistan'da çalışan müteahhidimiz var. Onların arkasında devlet desteği mi var? Ayrıca bu tür destekler ancak ve ancak rahatlık yaratır, iş hacmini artıramaz zaten. İş dünyası kendi dengesini buluyor.”

Polteks Group Yönetim Kurulu Başkanı Fethi Polat da Kuzey Irak'taki iş potansiyelinin, ülkenin diğer bölgelerindeki daha 'vadeli' hedeflere değişilmemesi gerektiği görüşünde. Beş yıldan beri bölgede çeşitli taahhüt projelerini hayata geçirdiğini ifade eden Polat “İşim gereği yılın neredeyse yarısını geçiriyorum bölgede. Gerek bölgesel idare yetkilileri, gerekse vatandaş için Türkiye gelişmiş dünya ile entegrasyonun adı” diyor.

Fethi Polat bu değerlendirmeye hayli önem atfetmişe benziyor. Zira bölgedeki mesaisini biraz daha farklı bir kulvara taşımaya karar vermiş durumda. Bugüne kadar hak ediş bedeli karşılığı sadece taahhüt işleri yapan Polat, bölgedeki varlığını daha kalıcı bir hale getirme kararı almış. Polat'ın yönetimindeki Polteks Group, Erbil'e demir-çelik tesisi kuruyor. Tesisin inşaat çalışmaları başlamış durumda. Yıllık 100 bin ton inşaat demiri üretecek olan tesis için yapılacak yatırım tutarı ise 30 milyon dolar.

Ankara ise tüm bu tartışmalardan bağımsız bir süreci işletiyor. Erdoğan'ın Bağdat ziyaretinde yaptığı görüşmelerin ürünü olan bu süreçte Türkiye bölgesel Kürt yönetimi ile doğrudan temas etmeye başladı. Bu karar gereği Türkiye'nin Irak özel temsilcisi Murat Özçelik, bölgesel yönetimin lideri Mesut Barzani'yle görüşmeler yapıyor. Türkiye'nin bu açılımı bölgesel Kürt yönetimi yetkililerini de mutlu ediyor. Barzani'ye kulak verin: “Türkiye ile aramızdaki köprüleri yıktık. Bundan sonra doğrudan diyalog yolu açıktır.”

İki ülke ilişkilerinin girdiği yeni rota diğer meyvesini de petrol konusunda verecek gibi. Zira Irak'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki büyükelçisi Hamid El Bayati'nin geçen kasım ayında Houston'da düzenlenen petrol konferansında verdiği bilgiye göre, 2009 yılında yapılacak olan petrol ve doğal gaz ihalelerinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı da (TPAO) teklif verecek. Irak hükümetinin hali hazırda ülkede faaliyet gösteren petrol şirketlerine yenilerini eklemek istediğinin altını çizen Bayati'nin ihaleye TPAO'nun yanı sıra beş ülkenin “milli” şirketlerinin katılacağını söylüyor. 

Pakistan Petroleum, The Petroleum Authority of Thailand, Sonangol (Angola), Sonatrach (Cezayir) Petrovietnam ve TPAO Irak Petrol Bakanlığı tarafından ilk teklif aşamasında ön yeterlilik alan şirketler. İhale Irak'ın 1960'lardaki özelleştirmesinden beri ilk geniş çaplı özel sektör arzı. Böylece altısı petrol, ikisi doğalgaz sekiz sahanın işletmeye açılması planlanıyor. Bu ihaleyle ilgili bir de kulis verelim: TPAO'nun söz konusu süreci Japonya'dan bir ortak ile yürütmeyi planladığı konuşuluyor.

“Bunlar çok önemli sahalar ve bir daha dünya tarihinde bu çapta ihale olmayacak” iddiasında olan Mehmet Sepil için bu süreç oldukça önemli. Bu tür girişimler ülkedeki petrol paylaşım tartışmasının çözüm yoluna girdiğinin işareti. 2003 yılından beri bölgede çalışmalar yürüten Mehmet Sepil de bu konuda atılan adımlardan doğrudan etkilenecek isimlerin başında geliyor.

Mehmet Sepil'in yönetimindeki Genel Enerji de geride kalan beş yılda ektiklerini biçmek üzere bir girişimlerini hızlandırmış durumda. Projelerin ilk sırasında, Tak Tak sahasındaki sondaj çalışmalarının ürünü olan günlük 50 bin varil civarındaki petrolün Kerkük boru hattına bağlanarak uluslararası piyasaya servisi var. Merkezi hükümet konuya sıcak bakıyor. Beklenen ayrıntı ise ilgili birimlerin Tak Tak'ın Kerkük hattına bağlantı noktalarının tespiti.

Genel Enerji'nin bölgedeki diğer önemli projesi ise yapımı sürmekte olan rafineri projesi. Bu proje bir petrol ülkesi olduğu halde işlenmiş petrol ürünleri sıkıntısı yaşayan bölge için çok önemli. 60 bin varil kapasiteli tesisin makinelerinin yapımı Houston'da sürüyor. Etap etap bitirilecek olan rafinerinin önümüzdeki yılın sonlarında tam kapasite devreye alınması planlanıyor.

Siyasi ya da ekonomik… Gerekçeler ne olursa olsun Irak Türkiye'nin en önemli gündemlerinden biri. Ve göründüğü kadarıyla konu bu önemini korumayı sürdürecek. Bölgedeki zenginliklerden pay kapma telaşı oyuncuların hamlelerinin önceden kestirilmesini engelliyor. Bu durum sürpriz gelişmelerin temel gerekçesi. Peki halen Murat Özçelik tarafından Kürt yönetimi ile sürdürülen görüşme trafiğinden THY'nin uçuş noktalarına Erbil'i eklemesi çıkar mı? Ve böylesi bir kararın ne tür sonuçları olur? Ortadoğu uzmanı deneyimli gazeteci Hüsnü Mahalli “ Türk işadamları kuzeyde çok büyük işler yapıyor. Aralarında devlet desteği beklentisi olanlar varsa THY'nin yakın bir dönemde Erbil'e uçmaya başlaması önemli bir psikolojik destek olacaktır” diyor.

Kompleksler ve paranoyalar eşliğinde değerlendirme yapmanın yararlı olmayacağına işaret eden Mahalli “Bu Türkiye'nin Irak politikasında kimseye özel bir pozisyon ayırmadığını, herkese eşit mesafede olduğunu da gösterecek” diyor.

Ancak bu ihtimal THY'nin gündeminde değil. Forbes Türkiye'nin sorularına THY tarafından verilen yazılı yanıta göre yönetim bölgede başlayan yeniden inşa sürecinde rol alan işadamlarından gelen taleplerin dikkate alınmasıyla başlanan Bağdat seferlerinin ilk sonuçlarından hayli memnun. Haftada üç gün düzenlenen karşılıklı seferlerde doluluk oranı yüzde 70. Ülke içinde başka destinasyon ise yakın vade planlarında yer almıyor.

TÜRKİYE - IRAK İKİLİ TİCARET (1000 $)

Yıllar   İhracat  İthalat Hacim  
2003   829.046  112.601 941.647 
2004   1.820.801  467.572 2.288.373 
2005   2.695.609  458.651 3.154.260 
2005 Ocak-Kasım 2.463.836  447.702 2.911.538 
2006 Ocak-Kasım 2.334.035  364.887 2.698.922 
2007   2.834.484  650.000 3.484.484
2008 Ocak-Ekim 3.036.916  960.000 3.996.916

Kaynak: TUİK

Sektörel Dağılım

Irak'a satılan mallar listesinin liderliği bitkisel ürünlerde. Hemen ardından ise elektrik geliyor.

SEKTÖR TOPLAM (2007) TOPLAM (EKİM 2008)
KONFEKSİYON 90.331.371 103.261.366
KİMYEVİ 287.608.315 315.841.370
TEKSTİL 14.969.779 24.367.354
ÇİMENTO 179.658.137 205.347.389
DERİ 15.166.002 18.861.792
BİTKİSEL ÜR. 460.779.149 647.345.713
MEYVE SEBZE 61.605.904 75.237.962
AĞAÇ ORMAN 132.254.704 137.140.541
ELEKTRİK 447.204.190 420.140.953
DEMİR 210.053.332 186.141.357
OTOMOTİV 136.153.092 89.126.910
MAKİNE 159.954.980 144.942.855
KURU MEYVE 16.965.245 17.191.539
CANLI HAYVAN 80.103.362 97.370.842
MADENCİLİK 21.383.662 29.810.174
ZEYTİN 8.124.695 7.696.457
ÇELİK 419.151.396 417.687.157
FINDIK 278.069 4.583.204
HALI 51.661.665 50.924.278
Y. MEYVE-SEB.  29.033.227 26.756.386
DİGER SANAYİ 1.205.816 1.878.416
DEĞERLİ MAD. 9.621.934 14.274.789
KESME ÇİÇEK 1.207.363 947.361
TÜTÜN 9.281 39.960
TOPLAM 2.834.484.669 3.036.916.126

E-Bülten Aboneliği
İş, Ekonomi ve Cemiyet hayatının özel gündemi Patronlar Dünyası'nda... Günlük E-Bülten'imize abone olun, Patronlar Dünyası ayrıcalıklarını yaşayın.
Patronlar Dünyası ile Bir Adım Önde