430 yıl önce İstanbul sokakları maymunlar cehennemi olmuştu
Çorum’da evden kaçan bir maymunun sokakta yürüyen 19 yaşındaki Buse Serttaş’a saldırmasının ardından bir maymun tartışmasıdır gidiyor. Toygun Atilla’nın, maymunların da içinde olduğu vahşi hayvanların bakılmasının kanunen yasak olmasıyla ilgili kaleme aldığı yazı, 430 yıl önce İstanbul sokaklarında yaşanan ve pek de bilinmeyen bir hayvan katliamını aklıma getirdi.
Eyüp SERBEST
Osmanlı donanması Sultan 2. Beyazıd döneminde en parlak dönemlerinden birini yaşıyordu. Osmanlı leventleri Akdeniz’de, Ege’de ve Karadeniz’de boy gösteriyor, düşmanları titretiyordu.
PİRİ REİS’İN MAYMUNLARI
Dünyanın en tanınan denizcilerinden biri olan Piri Reis ve amcası Kemal Reis, Akdeniz seferleri sırasında Afrikalı gemicilerin maymunları gözcü olarak kullandıklarını gördü. Uzağı çok iyi görebilen maymunlar, yelken direklerine hızla tırmanabiliyor ve tehlikeyi anında haber veriyordu. Bu faydalı hayvanlar kısa sürede Osmanlı gemilerinde de boy göstermeye başladı.
İSTANBUL VE GELİBOLU’DAKİ MAYMUN OKULLARI
Maymunların kendilerine özgü işaretleşme ve meramlarını anlatma şekli vardı. Maymunlar herhangi bir kara parçası ya da gemi gördüklerinde hareketler ve seslerle gemi personelini uyarırlardı. Önlem alınmasını, savunmaya geçilmesini sağlarlardı. Bazen savaşmaya gerek kalmadan, rota değişikliğine gidilir ve felâket hasarsız savuşturulurdu. Kimi vakit de düşman kadırgalarına ters yönden, beklenmedik anda aniden yanaşılır, zafere ulaşılırdı.
İstanbul ve Gelibolu’da maymunların denizci olarak eğitilmesi için okullar kuruldu. İlk maymun eğiticileri Kuzey Afrika kökenliydi. Daha sonraları eğitmenler Osmanlı tebasından kişiler oldu.
AZAPKAPI’DAKİ MAYMUNCU DÜKKANLARI
Kanuni Sultan Süleyman dönemine gelindiğinde Kuzey Afrika’nın yönetimi Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmişti. Böylece maymunlara ulaşmak daha da kolaylaştı. Afrika’da yakalanan maymunlar ticaret gemileriyle Osmanlı’nın başkentine taşınmaya başlandı. İstanbul ahalisi, daha önce görmedikleri bu akıllı hayvanları çok sevdi. Azapkapı Çarşısı’nda, Haliç kıyısındaki Sokullu Mehmet Paşa Camisi’nin yanında maymun satan dükkanlar kuruldu. Bu dükkanlara maymuncular deniliyordu.
SOKAKLARA BİLE DÜŞTÜLER
Yıllar geçtikçe İstanbullular maymunlara, maymunlar da ahaliye alıştı. Hatta maymun popülasyonu o kadar arttı ki, hayvanlar sokaklarda serbestçe dolaşmaya, oyunlar oynamaya hatta yiyecek satan dükkanlardan küçük hırsızlıklara bile başladı. Ahalinin bir kısmı maymunları kabul etmişken, bir kısmı ise nefret ediyordu. Hatta o dönemde, maymunları yakaladıkları yerde döven gruplar bile oluştu. Maymun dövenlerin bahanesi, hayvanların cinsel amaçla kullanılmasıydı. Bu dedikodu kulaktan kulağa yayıldı.
PADİŞAHIN HOCASI DÜŞMAN OLDU
Osmanlı’nın 12. padişahı olan Sultan 3. Murat tahta oturduğunda ise İstanbul’un maymunları için zor dönem başladı. Padişahın hocası ve saray imamı olan Rumeli Kazaskeri Abdülkerim Efendi, maymunları moda oyuncağı, toplum düşmanı ve günah aracı olarak görüyordu. Abdülkerim Efendi’ye göre maymunlar fuhuş amaçlı kullanılabilirdi. Okaklarda rastladığı, bahçelerde gördüğü maymunları idam ettiren Abdülkerim Efendi’nin lakabı halk arasında Maymunkeş İmam Molla’ya çıktı.
AT SIRTINDA MAYMUN ARARDI
Dursun Gürlek, Kültür Dünyamızdan Manzaralar isimli kitabında, 1590-1591’li yıllara denk gelen olayları şöyle anlatmıştı: “Bilhassa Hicri 999(1590-1591) yılında İstanbul meydanlarındaki bütün büyük ağaçlar, sanki maymundan meyve vermiş ağaçlara benzemişti. İri maymunlar için özel idam sehpaları bile kurularak cesetleri halka teşhir ediliyordu. Abdülkerim atına atlar, semt semt dolaşır, idam edilecek maymunların iplerini kendi eliyle çekerdi”.
MAYMUN DÜKKANLARI TEK TEK BASILDI
Abdülkerim Efendi bir cuma namazı öncesinde Fatih Camisi’nde binlerce kişiye vaaz etti. Şehirdeki sapkınlıktan söz açtı. Ateşli konuşması beklediği sonuca ulaştı. Namaz sonrasında Fatih Camisi’nin içinde, bahçesinde ve yakın sokaklarında toplanan halk, sel halinde Galata’ya yürüdü. Maymun satan dükkânlar basıldı. Ticarethaneler enkaza döndü. Kafeslerdeki ve çevredeki hayvanlar toplandı. En yakın ağaçlarda infaza girişildi. Dönem tarihçilerinin kayıtlarında, ‘İstanbul’daki Maymun Avı’ da yer aldı. Şehrin her sokağı arandı. Hanelerde barınan, ağaçlarda saklanan, sokaklarda dolaşan primatlar teker teker yakalandı. Maymun operasyonu günlerce sürdü. Maymun cesetleri dallarda, sehpalarda asılı bırakıldı.
ÖLÜNCE HAYVANSEVERLER SADAKA DAĞITTI
Yaptıkları dilden dile yayılan Maymunkeş Molla’nın ömrü çok uzun olmadı. Evinde aniden rahatsızlanarak öldüğü haberi İstanbul sokaklarında hızla yayıldı. Bu ölüm haberi halk arasında sevinç yarattı. Özellikle tüccarlar ve evlerinde maymun besleyen halk bayram yaptı. Sadakalar dağıtıldı, fukaranın karnı doyuruldu. Gizli depolarda, mahzenlerde saklanan maymunlar açığa çıkartıldı ancak halk bir kez korkmuştu. İstanbul’un maymunları zaman içerisinde kaybolup unutuldu. İstanbullunun maymun sevdası da böylece bitmiş oldu.
patronlardunyasi.com