Yapı Kredi Bankası'nın Koç-UniCredito'ya satışında banka bünyesindeki emeklilik sandığına ilişkin yaşanan sorun artık herkesin malumu. Gelecek 10 yılda bankaya önemli bir yük getireceğini düşünen Koç-UniCredito, sandığı kabul etmek istemiyordu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Bankacılık Yasası'ndaki bu konuyla ilgili sandıkların genel sağlık sigortası kapsamına alınmasını öngören maddeyi Meclis'e iade edince, Koç Grubu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlü teminatına dayanarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'na (BDDK) izin başvurusunda bulunmuştu. Tüm bu tartışmalar yaşanırken Yapı ve Kredi Bankası'nın web sitesinin insan kaynakları bölümünde ilginç bir yazı meraklıların dikkatinden kaçmadı.
Gönül, akıl ve imkan...
Sitenin "Yapı Kredili Olmak" başlığıyla çalışanlarına sunduğu imkanların anlatıldığı bölümde bankanın kurucusu Kazım Taşkent'in 1967 yılında sandık yöneticilerine yönelik söylediği sözler bulunuyordu.
Taşkent, "Sosyal hizmetlerde göz önünde tutulacak üç mevzu vardır. Bunlardan birincisi gönül, ikincisi akıl ve üçüncüsü de imkandır. Gönül, bir ana gönlü, akıl bir baba aklıdır. İmkan ise elde edilmiş bulunan gelir ve kazançlardır. Bankamızda bunlardan üçü de beraber yürüdü. Biz çalışırken daima imkanlarımızı da hesaba kattık. Sosyal çalışmalarımıza hakim olan felsefeyi, prensibi bir cümle ile özetlersek: "İmkanlar ölçüsünde baba aklı ve baba aklı ölçüsünde anne şefkatidir" demişti. İnsan, basiret yüklü bu satırları okuduktan sonra düşünmeden edemiyor: Yapı Kredi'nin kurucusunu acaba kim, neden ve nasıl dinlemedi? Sorunun cevabını bulmak hem zor, hem kolay olmalı...
Referans