Patronlar


Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, uluslararası sermayeyi çekme konusunda yaşananları, iş hayatına yeni başlamış bir işletmenin 'ilk kuruşu' kazanmasında yaşadığı zorluklara benzetti. rken, Türkiye'nin uluslararası sermayeyi çekme konusunda hala 'ilk kuruşlarını' kazandığını söyledi.
      Babacan, 'tekrar vurgulamak lazım ki bu gelişmeler, ileride olacakların ilk nüvesini teşkil ediyor. Bu aşamada Türkiye'ye gelen bu ilk sermaye örnekleri daha işin başında kimi ürkütüyorsa, açıkça söylüyorum ki Türkiye'ye kötülük yapıyor. Bu böyle bilinmeli' dedi.

     Ali Babacan, Yabancı Sermaye Derneği (YASED) tarafından düzenlenen 'Yabancı Yatırımların Yeni Gözdesi: Fırsatlar Ülkesi Türkiye' başlıklı konferansın açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin özellikle son yıllarda uluslararası sermaye çekmedeki başarısında YASED'in çok büyük emeği ve katkısı olduğunu belirterek yöneticilerine teşekkür etti.
      Bir ülkeye doğrudan uluslararası sermaye çekmenin ne kadar zorlu bir süreç olduğunun çok iyi bilindiğini belirten Babacan, ülkenin siyasi, sosyal, hukuk yapısı, ticari ve sanayi gelenekleri gibi bir çok faktörün uluslararası sermayenin girişini doğrudan ya da dolaylı olarak etkilediğini vurguladı. Babacan, şöyle devam etti:
      'Ben burada uluslararası sermayeye ilişkin teorik ya da başka türlü tartışmalara girecek değilim, ancak zaman zaman Türkiye'de sayıları artık iyice azalmış da olsa (Yabancı sermaye olsun mu olmasın mı', nasıl olsun, ne renkte olsun, ne şekilde olsun?) gibi tartışmalara maalesef hala şahit oluyoruz. Biz bu tartışmalarla vakit kaybederken on yıllar boyunca sınırlarına duvar örmüş, set çekmiş ülkelerin uluslararası sermayeyi çekme konusunda pek çok engelleri hızla kaldırdığını görüyoruz. Bakınız biz hala (Özelleştirme olsun mu, olmasın mı?) tartışmalarını sürdürürken, on yıllar boyunca kapalı rejimlerle yönetilmiş ülkelerin özelleştirme çalışmalarını tamamlayıp özelleştirme idarelerini kapattıklarını görüyoruz. Geride bıraktığımız on yılların Türkiye ekonomisi açısından heba olmuş yıllar olduğunu da hep beraber görüyoruz.'
     
     'KAFALAR MUTLAKA DEĞİŞMELİ'

      İstikrarın, büyümenin sürdürülebilir olmadığı, enflasyonunun çok yüksek düzeylerde seyrettiği, borç yükünün her geçen gün arttığı, işsizliğe, yoksulluğa, gelir dağılımında eşitsizliğe bir türlü çözüm bulunamadığı bir dönemden gelindiğini kaydeden Bakan Babacan, şunları söyledi:
      'Öyle ise anlayışların değişmesi gerektiğini, bakış açılarının değişmesi gerektiğini, kafaların mutlaka ve mutlaka değişmesi gerektiğini ben burada bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bir yandan işsizlik sorununun çözülmesini isteyeceksiniz, bir yandan Türkiye'nin her köşesinde fabrika bacalarının tütmesini isteyeceksiniz, istikrar isteyeceksiniz, sürdürülebilir büyüme isteyeceksiniz, refah isteyeceksiniz, en önemlisi de Türkiye'nin bir dünya ekonomisi olmasını, dünyanın güçlü bir ekonomisi olmasını isteyeceksiniz ama diğer yandan uluslararası sermayeye karşı çıkacaksınız. Kusura bakmayın bu adeta olmayacak duaya amin demektir.
      Çok şükür Türkiye bunları aşmıştır, aşmaktadır. Üstelik Türkiye bu anlayışı, bu köhne yaklaşımı aşarken, zorbalıkla, dayatmayla, oldu bitti ile değil diyalogla, uzlaşmayla iş yaparak, somut adımlar atarak aşmıştır.' Ali Babacan, dünyadaki doğrudan yabancı sermaye akımlarının en çok gelişmiş ülkelere yönlendiğine işaret etti.
    
     'DAHA KAT EDECEK UZUN YOLUMUZ VAR'
      3 yıllık sürede edinilen başarılar