Ekonomi


Ercan İNAN 

Hazine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ABD temaslarının üzerinden yaklaşık 1 hafta geçti ve uluslararası finans çevreleri ile kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin ayrıntıları da yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.


Bu görüşmelerde öne çıkan konu Türk Lirası’nın görece gücü oldu. Finans çevreleri eğer Türkiye daha fazla yabancı kaynak istiyorsa, Türk Lirası’nın değerinin biraz daha zayıflaması gerektiği imasında bulundular ve Bakan Şimşek’in önüne Mısır örneğini koydular.


Mısır izlediği agresif Ortodoks politikalarla şu an carry trade için en cazip adres gibi görünüyor. Özellikle mart ayında yapılan devalüasyondan sonra Mısır’a giren yabancı sermaye miktarında çok önemli artışlar oldu.


Mısır, mart ayında yaptığı bir hamle ile yerel para birimini dolara karşı yüzde 40’a yakın oranda devalüe etmişti. Yılbaşından bu yana yerel para biriminin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 45’e yaklaştı. Bu durumda yabancı sermaye yüksek faizden yararlanmak için ülkeye akın etti.
Türkiye de Mısır kadar olmasa da carry trade için önemli bir adres olarak dikkati çekiyor. Ancak çektiği para miktarı Mısır ile karşılaştırıldığında oldukça düşük kalıyor. Türkiye’ye yılbaşından bu yana gelen para miktarı 28 milyar dolara yaklaşırken Mısır’a ise bu tutarın 2 katı girdi. Mısır ekonomisinin büyüklüğü ile Türkiye karşılaştırıldığında Mısır’a giren paranın etkisi çok daha büyük oldu.


Türkiye’de Türk Lirası’nın yılbaşından bu yana değer kaybı yüzde 14’ler seviyesinde. Yabancılar bu seviyeden Türkiye’ye girdikleri takdirde olası bir kur atağında, faizden elde edecekleri kazancı çıkarken geri vermekten korkuyorlar. Dolayısıyla da girmeden önce Türk Lirası’nın bir miktar güç kaybetmesini tercih edeceklerini ısrarla vurguluyorlardı.


Mehmet Şimşek ve ekibi ise Türkiye’de enflasyonla mücadele edildiğini, kur geçişgenliğinin fiyatlar seviyesi üzerinde çok etkili olduğunu belirterek, mücadelenin kesintiye uğramaması için kur seviyesinin önemli olduğuna dikkat çektiler.


Türkiye’nin şu an yüzde 50 seviyesindeki faizinin de yabancı sermaye için son derece cazip olduğunu ifade ettiler. Yeni vergiler getirilmeyeceği konusunda verdikleri güvencenin yeterli olacağını belirttiler. 


Peki bu toplantıların ardından para trafiği bize ne anlatıyor?
27 Eylül haftasına baktığımızda yabancı yatırımcının swap pozisyonu tarafında girişleri hızlanmış görünüyor. Son 1 haftada girişlerin 1,7 milyar doları bulduğu tahmin ediliyor. Bu rakam seçimlerden sonra hızlanan carry girişlerinde en güçlü haftanın yaşandığı anlamına geliyor.
Yani yabancılar Türkiye’de kurun bir süre daha sakin kalacağına, bu şartlarda kaynak getirerek, yüksek faizden yararlanabileceklerine ikna olmuş görünüyorlar.

patronlardunyasi.com