Serdar Turgut'un yazısı
Diğer ülkelerde hükümetler panik içinde yeni ekonomik müdahale çareleri ararken, neden acaba Türk hükümeti işi ağırdan alıyor, krizi neredeyse küçümsüyor ve hazırlandığı söylenen paket bir türlü ortaya çıkamıyor?..
Kapitalist ekonomide her kriz aynı zamanda sermayenin yeniden yapılanması sürecidir. Daha gündelik dille anlatırsak krizlerde sermaye sınıfı içinde servet transferleri yaşanır.
Kapitalistleşme sürecinin daha ileri aşamalarında olan ülkelerde hükümetler, sermaye birikiminin merkezinde bir kayma olmaması için yani ülkelerinin içinde güçlü olan sermaye sınıfının zarar görmeden krizi atlatabilmesi için tedbirler alır. Bunu Amerika yaptı, Avrupa yaptı ve yapıyor. Bir tek global ekonomiye eklemlenmiş durumdaki Türkiye'de ortada bir müdahale yok. Sanki burada hükümet sermaye birikiminin merkezinin kaymasını istermiş gibi duruyor.
Türkiye'deki bu atalet sürdükçe, sistemin hâkim sermaye sınıfına yardım edilmedikçe, tüm sistemin merkezi kayacak ve bir süre sonra Türkiye'nin hâkim sermaye sınıfında ciddi değişimler gerçekleştiğini göreceğiz.
Ekonomik krizler yeniden yapılanma ve yaratıcı yıkıcılığın yaşandığı dönemlerdir. Bu tür dönemlerde ciddi boyutta servet transferleri yaşanır ve sermaye sınıfı içinde yeni grupların yükseldiği ve eski hâkim grupların yok olduğu süreçler gerçekleşir...
Türkiye'de de bu oluyor. Hükümet tercihini yaptı. Ya bazı tedbirleri hızla devreye sokup mevcut sistemi korumaya alacaktı ya da krizin doğal seyrini izlemesine izin verip sermaye içi güç dengesini değiştirecekti.
Tercih ikinciden yana yapıldı. Bu artık görülüyor.
Bu değişim en fazla İstanbul sermayesini ilgilendirmeli. Çünkü yıllardır ellerinde tuttukları güç yavaş yavaş alınıyor ellerinden. Bu iyi bir şey mi bilemem. Çünkü; 'sonuçta sermaye sınıfı içindeki bir kavgadan söz ediyoruz' diyerek meseleyi tamamen unutabilirim. Ancak yaşanan sermaye içi değişimin ideolojik ve politik boyutu da var tabii ki...
Sanki AKP krizi vesile sayarak yıllardır kurmuş olduğu siyasi ve ideolojik hegemonyanın ekonomik altyapısını da tamamlıyor gibi geliyor bana.
Yazıma neden 'inşallah Başbakan Erdoğan bunu yapmıyordur' diye içimden geçirerek başladığıma gelirsek... Çünkü gücü elinden alınan sermaye grupları buna seyirci kalmak istemeyecekler ve doğal olarak direnecekler. Daha fazla gücü ufukta gören yeni ve yükselen sermaye grupları ise daha da bastıracaklar ve sonunda kapitalizmin tipik sermaye içi çelişkilerinden veya iç savaşlarından birisi daha ortaya çıkacak.
Global krizin yaşandığı bir ortamda Türkiye'nin böyle bir ilave strese dayanabileceği de çok şüpheli.
TÜSİAD hemen hızla hükümetle konuşup Türkiye'de sermaye birikiminin mevcut merkezinin kaymasını engelleyecek tedbirleri istemeli. Bu yapılmazsa hem çok yakında TÜSİAD'ın üye yapısı hayli değişecek, belki de TÜSİAD MÜSİAD'laşacak hem de Türkiye dünya krizinin üstüne bir de kendi özel krizini ekleyecek.
Akşam