AB'ye uyum sürecinde Türkiye'yi tarımdan sonra en fazla zorlayacak konuların başında çevre geliyor. Son yıllarda gerek yasal mevzuat gerekse toplumsal sorumluluk ve prestij kazanma isteği gibi nedenlerle şirketlerin çevre yönetimine verdikleri önem artıyor. Şirketlerin bu anlamda kullanmaya başladıkları çevresel (yeşil) muhasebe sistemi, çevre için yapılan yatırım ve işletim maliyetlerinin izlenmesini kolaylaştırırken, çevre dostu ürüne ve sürece yönelik doğru karar alma ortamı da yaratıyor.
TÜSİAD'ın geçen ay yayınladığı "Şirketlerin Yeni Yönetim Aracı: Çevresel Muhasebe" isimli raporda, şirketlerde çevre maliyetinin toplam maliyet içinde yüzde 20'lik bir paya sahip olduğuna dikkat çekildi. Geleneksel maliyet muhasebesinde çevre ile ilgili maliyet kalemlerinin genel giderler içinde kaybolup gittiği kaydedilerek, "Maliyetlerdeki bu durum ürün fiyatlarına da yansıyor; maliyetin geleneksel muhasebe yönteminde olduğu gibi paylaşıldığı durumda çevreye zarar veren süreç olması gerekenden daha ucuza, temiz süreç ise daha pahalıya satılmış oluyor. Bu durumun önlenmesi için çevreye zarar veren maliyet, kendini doğuran faaliyet birimine bağlanmalıdır. Bu da çevresel muhasebe uygulamasına geçişle sağlanır" denildi.
Pilot projeyle geçiş
Raporda, çevresel muhasebe kavramı, "bir şirketin tüm faaliyetlerinin çevresel olarak sınıflandırılması, envanterinin tutulması ve değişimlerin izlenerek parasal ve/veya fiziksel boyutlarının ortaya konması, bunun şirket bilançosuyla bütünleştirilip şirketin gerçek karlılığının belirlenmesi" olarak tanımlanırken, şu anda Türkiye'deki şirketlerde ayrı bir çevresel muhasebe yaklaşımının olmadığı belirtildi. Çevresel yönetim kurmak isteyen firmalara pilot proje ile uygulamaya başlamaları önerildi ve bu süreçte öncelikle şirketlerin maliyet alanlarının çevre ile ilişkisinin, yani çevreye olan etkileri ve çevreden aldıkları faydaların incelemesi ve raporlaması gerektiği kaydedildi.
Japonya'da yaygın
Dünyadan örneklerin de incelediği raporda, Japonya ve ABD ile kıyaslandığında AB ülkelerinde daha az şirketin ayrı bir bir çevresel muhasebe hesaplaması içinde olduğu, ancak AB ülkelerinde çevre politikasının etkisiyle büyük bir potansiyel içinde olunduğu ifade edildi. Bu anlamda Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde yararlanabileceği verilerin oluşturulmasında çevresel muhasebenin etkin olarak kullanılabileceği belirtilirken, Japonya'da çevresel muhasebe sistemi kullanım oranının yüzde 80 olduğuna dikkat çekildi.
Tutku Ayvaz/Referans