İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dün dernek genel kurulundaki konuşmasında kullandığı ifadelere ilişkin, "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" suçlarından resen soruşturma başlatıldığını açıkladı.
"HİÇBİR ŞEY SÖYLEMEYECEĞİM"
Aras'ı karara ilişkin görüşlerini almak için aradık. Aras, konuyla ilgili bir açıklama yapmayacağını belirterek, "Hiçbir şey söyleyemeyeceğim, konuşmayacağım" cevabını verdi.
ÖMER ARAS NE DEMİŞTİ?
Peki Ömer Aras, soruşturma açılmasına neden olun konuşmasında neler söylemişti? İşte o konuşma:
"Ülke olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz.
Kartalkaya'da 78 canımız yanarak hayatını kaybetti. Yangın çıkabilir ama 78 kişi ölmez. Ölüyorsa nedeni usulüne uygun yapılmayan binalar ve denetimsizliktir. Çöken bir sistemdir. Bu olay yakın tarihte olduğu için henüz yüreklerimizde.
Ancak unutmayalım ki geçen sene tam bugün Erzincan'ın İliç ilçesindeki altın madeninde oluşan heyelan sonucu 9 işçi hayatını kaybetmişti.
İki yıl önce yaşadığımız büyük depremde on binlerce insanımızı usulüne uygun yapılmadığı için çöken binalar altında kaybettik.
2014 yılında Soma kömür madeninde çıkan yangında 301 işçi hayatını kaybetti.
Tüm bu ve benzer ölümlerin arkasında tesis sahiplerinin yönetmeliklere uygun yatırımları maliyet nedeniyle yapmaması ve denetim eksikliği var.
California'da koca Los Angeles şehri yandı, Japonya'da çok daha şiddetli depremler oldu. Kaç kişi öldü?
Lütfen bakın ve mukayese edin. Bizdeki ölümlerin nedeni maliyet odaklı kural tanımazlık ve denetimsizliktir.
Kurallarımız vardır ama uymayan çoktur, yeterli denetim yoktur. Bu ölümlerin ana nedeni sistem bozukluğudur.
Maliyeti güvenliğin önüne koyan iş sahipleri, hak etmediği koltuğa oturan özel sektör iş insanları ve kamu yöneticileridir. Onların yarattığı ve uyguladığı sistemdir.
Bu sistemin nasıl düzeleceği çok net bellidir. Sistemin kendi kendini düzeltme mekanizması olmalıdır.
Sorumlular görevden ayrılmalı, hesap vermeli ve yerlerine yetkin kişiler gelmelidir.
Son haftalarda politik hayatta da olağanüstü olaylar yaşıyoruz. Seçilmiş belediye başkanları görevden alınıyor yerlerine kayyum atanıyor. Bir siyasi parti lideri hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor.
Birçok sanatçının menajerliğini yapan bir iş kadını hakkında önce soruşturma başlatılıyor sonra farklı bir nedenle tutuklanıyor.
Bir büyükşehir belediye başkanı hakkında, yaptığı konuşmalar nedeniyle basın toplantısından dakikalar sonra soruşturmalar açılıyor.
Bilir kişi görüşmesini yayınlayan gazeteciler göz altına alınıyor, genel yayın yönetmeni tutuklanıyor.
Yeni mezun teğmenler ordudan ihraç ediliyor.
Bu olaylarda suç vardır yoktur diyemeyiz. Ancak çok kısa sürede arka arkaya gelen bu olayların toplumda endişe yarattığını ve güveni sarstığını söyleyebiliriz.
Ayrıca tutukluluğun istisna değil kural haline gelmesi gibi kangrenleşmiş bir sorunun kanunlar değişse de çözülmediğini görüyoruz.
Kişiyi, bir gün dahi olsa, özgürlüğünden mahrum edecek tutuklama ve adli kontrol kararlarının, hatta gözaltı kararlarının ne denli titiz verilmesi gerektiğini yıllar sonra gelen tahliyelerde, beraat kararlarında görüyoruz.
Ancak bugünkü endişe ve güvensizlik ortamına rağmen ülkemizin geleceği ile ilgili umudumuzu hiç kaybetmiyoruz.
Çünkü biliyoruz ki doğru politikalarla ülkemiz kalkınır ve vatandaşlarımız kendilerini mutlu ve huzurlu hisseder.
Bu nedenle inandığımız doğruları bıkmadan usanmadan dile getireceğiz.
"Söylesek de hiçbir şey değişmiyor" zihniyetine kapılamayız.
Bizim görevimiz doğru bildiklerimizi söylemektir.
Mevcut uygulamaları eleştirmekle kalmayıp yeni politikalar önermektir.
Şimdi soruyoruz...
Hukukun üstünlüğüne ve adil yargıya kim sahip çıkacak?
Sanayide ve hizmet sektöründe ülkemizin rekabetçi gücünü kim ön plana çıkaracak?
Gelişen teknolojiye, yapay zeka çağına, kim ayak uyduracak?
Sanatta, kültürde ve sporda dünya çapında başarılara kim imza atacak?
Eşitliği, etik değerleri, dayanışmayı ve paylaşımcılığı kim savunacak?
Gelir dağılımını kim düzeltecek?
Bağımsız kurumlarla devletin kurumsal yapısını kim güçlendirecek?
Kuvvetler ayrılığı, denetim ve denge mekanizmalarını kim etkinleştirecek?
Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletine kim sahip çıkacak?
Bu soruların cevabını "Liyakatla atanan iyi yetişmiş insanımız" diyerek cevaplayabilirim.
Türkiye'mizin, dünyada sözü geçen, bölgesinde istikrarın teminatı olan, ekonomisi istikrarlı, demokrasisi sağlam, hukuk devleti ilkeleri yerleşmiş, toplumu huzurlu bir ülke olması yönünde elbirliği ile çalışmalıyız.
Bunu ancak hukukun üstünlüğü ve bağımsız yargının yarattığı güven ortamında iyi yetişmiş, liyakatla göreve gelmiş insanlar ve eşitlikçi bir yaklaşımla yapabiliriz.
Bunu yaptığımız taktirde en önemli yapısal reformu gerçekleştirmiş olacağız.
Bizi yönetenlere iyi niyetle önerilerimizi aktarmak görevimizdir.
Hepimiz bu doğrultuda üstümüze düşeni yerine getirmeliyiz.
ÖMER ARAS KİMDİR?
QNB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ömer Aras, 1987 yılında kurulan Finansbank’ın kurucu yöneticisi. 1989 yılına kadar Bankada Genel Müdür Yardımcısı, 1989-1995 yılları arasında Genel Müdür (CEO), 1995-2006 yılları arasında Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi görevlerini üstlendi. Aynı dönemde Fiba Holding’de Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, Finansbank’ın İsviçre, Fransa, Hollanda, Romanya ve Rusya’daki iştiraklerinde Yönetim Kurulu Üyesi, Marks&Spencer Türkiye’de Yönetim Kurulu Başkanı ve Gima’da Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev aldı.
Finansbank’ın 2006 yılında National Bank of Greece (NBG) tarafından satın alınmasıyla birlikte bankanın Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Grup CEO’su olarak atandı. 2008 yılında ise NBG’nin İcra Kurulu’nda Uluslararası İştiraklerden (Sırbistan, Romanya, Arnavutluk, Bulgaristan, Makedonya) Sorumlu Üye görevini üstlendi. 2010 yılında Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanan Dr. Aras, 2007 yılından itibaren bugünkü unvanıyla QNB Sağlık Hayat ve Emeklilik A.Ş.’de Yönetim Kurulu Başkanlığı yapıyor.
2016 yılında Qatar National Bank’ın Finansbank’ı satın almasından bu yana, bankada Yönetim Kurulu Başkanı görevini sürdürüyor. Citibank Türkiye’de (1984-1987) ve Yapı Kredi Bankası’nda (1987) çalıştı. 2003-2007 yılları arasında, TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyeliği yapan Aras, halen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nin Başkanı , GBA Melek Yatırımcı Ağı Üyesi, Darüşşafaka Cemiyeti Danışma Kurulu Üyesi ve Boğaziçi Üniversitesi Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi, Boğaziçi Üniversitesi Econfin Onur Kurulu Üyesi ve Yönetim Kurulunda Kadın Derneği Mentoru. MBA (1978) ve PhD (1981) derecelerini Syracuse Üniversitesi’nde alan Dr. Aras, Ohio State Üniversitesi’nin İşletme Fakültesi’nde 3 yıl boyunca (1981-1984) öğretim üyeliği yaptı.
DENEYİMLERİNİ KİTABA DÖNÜŞTÜRDÜ
Ömer Aras, 2022 yılında “Deneyimler: İnsan Paylaştıkça Çoğalır” adıyla bir kitap yazdı. İş hayatına öğretim görevlisi olarak başladıktan sonra bir tesadüf sonucu banka yöneticisi olan Aras bu kitapta deneyimlerini ve iş dünyasına ilişkin anılarını paylaştı. Kitabın tanıtımında “Hüsnü Özyeğin’le Ömer Aras, güçlü bir kadro kurarak, kısa zamanda rakiplerin takip ettiği bir banka yarattılar. 1994 ve 2001 yıllarında yaşanan büyük ekonomik krizleri başarıyla atlattılar. Sermayesini Ömer Aras’ın bir çanta içinde taşıdığı, otuz kişiyle Gümüşsuyu’ndaki bir iş hanının beşinci katında sıfırdan kurulan banka, bugün on üç bin kişinin çalıştığı ve oluşan kültürle sektörün saygın kurumlarından biri haline geldi. Ayrıca hakkında yazılan dört ayrı vaka Harvard Business School’da işletme yüksek lisans öğrencilerine okutuluyor. Bu girişimin bu hale gelmesine katkıda bulunan bir yönetici olarak Ömer Aras’ın süreç boyunca yaşadığı deneyimler sayesinde geliştirdiği yönetim ilkeleri bu kitapta bir araya geliyor” denildi.
İLGİLİ HABER
patronlardunyasi.com