TÜSİAD'ın sanayi, hizmetler ve tarım komisyonu faaliyetleri çerçevesinde hazırlanan 'DTÖ ve AB'deki gelişmeler ışığında 21. Yüzyılda Türkiye Tarımı' raporu, Adana HiltonSA Oteli'nde düzenlenen toplantıda tartışmaya açıldı.
TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, toplantının açılışındaki konuşmasında, 2001 yılında yaşanan krizin kabarık faturasının, tarım dahil, ekonominin her alanında kapsamlı iyileştirmelerin yapılması zorunluluğunu ortaya çıkardığını vurguladı.
AB müzakere sürecinin başlamış olması nedeniyle bir dizi ekonomik reformun AB politikaları çerçevesinde tamamlanması gerekeceğine dikkat çeken Sabancı, şunları söyledi:
'Türkiye gibi eşsiz tarım potansiyeline sahip bir ülke için şu an tarım sektörünün bulunduğu nokta iç açıcı değil. Tarımın GSYH içindeki payı 2004'de yüzde 11.6'dır. Aynı yıl AB rakamlarına bakıldığında bu
oranın AB üyesi 25 ülkede yüzde 2.1 olduğu görülüyor. Yeni üye olan 10 ülkenin ortalaması ise yüzde 3.6'dır.'
Sabancı, tarımda istihdam edilen nüfusun da Türkiye'de kabarık olduğuna işaret ederek, 'Türkiye'de yüzde 34 olan rakam, AB üyesi 25 ülkede yüzde 5.4, yeni 10 üye ülke ortalaması da yüzde 13.4'tür. Ülke ekonomisine yüzde 11 seviyesinde katkı yapan bir sektör, eğer toplumun yüzde 34'ünü istihdam ediyorsa sadece sosyal bünyemiz açısından bile iyileşmenin sağlanması için elimizden gelen gayreti göstermemiz
gerektiği çok açıktır' dedi.
Sabancı, tarımdaki gizli işsizlerin kentlerde açık işsizliğe dönüşmesi ve sosyo-ekonomik sorunların daha da artmasının önüne geçilmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
'Tarımda dönüşümü, yeniden yapılanmayı sağlayamadığımız takdirde ne büyümeden ne istikrardan ne sosyal refahtan söz edebiliriz. Tarım, 3 Ekim'de başlayan AB ile müzakere sürecinde de Türkiye'nin en çok
zorlanacağı konulardan biri olacaktır. Türkiye, Dünya Ticaret Örgütü kurallarına uygun tarım desteklerini azami ölçüde devreye sokarak seçilmiş ürünlerde tarımsal verimlilik artışını sağlamalı ve buna
bağlı olarak tarıma dayalı sanayi ürünlerine ilişkin stratejisini şekillendirmelidir.'
'SIK DEĞİŞEN İKTİDARLARIN SİYASET ALANI'
Sabancı, tarımın uzun vadeli stratejik bakış açısından yoksun bırakıldığını, tarım politikalarının, stratejik bir vizyonla belirlenmek yerine diğer alanlardaki politikalara bağımlı kılındığını belirterek, 'Tarıma yaklaşım genelde sık değişen iktidarların siyaset alanlarına hapsedilmiştir' diye konuştu.
Tarımın birikmiş sorunlarının temelinde, destekleme yöntem ve araçlarının geldiğini savunan Sabancı, son 35 yılda tarımsal katma değerin yıllık ortalama büyüme oranının yüzde 1.1 olmasının etkinlik
sorununu öne çıkardığını vurguladı. Sabancı, bugüne kadar uygulanan tarım politikalarının
sonuçlarının, üretimin serbest piyasa koşullarına göre gelişmesini engellediğini, siyasi kaygılarla açıklanan taban fiyatlarına göre oluşan üretim yapısının sadece tarımsal çıktıyı girdi olarak kullanan
sektörleri değil, ülkenin rekabet gücünü de aşağıya çektiğini ifade etti.
Ülke ekonomisi açısından ortaya çıkan bu olumsuzluğa rağmen uygulanmış olan destekleme politikalarının çiftçinin ve köylünün refah seviyesini artırmadığını anlatan Sabancı, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Türkiye'de tarım sektörünün şu an bulunduğu yere razı olmak mümkün değildir. Yapısal dönüşümlerle tarım ve hayvancılıkta verimlilikte ciddi bir sıçrama, tüketici refahında artış ve dış dengede iyileşme yakalanması mümkündür. AB müzakereleri tarım konusunda çetin geçecektir. Çünkü, AB ile kıyaslandığında, pazarımızın daha k