Gündem


Feramuz ERDİN

Kartalkaya’daki afette yanmış cenazelerin sahiplerine piliç kamyonu kasasında teslim edildiği fotoğrafı görünce aklım geçmişe gitti.

1991 yılında Polis Akademisi’nin son yaz tatilinde stajımı yapmakta olduğum karakolun kadrolu yani genel tabirle “alaylı” amirinden duyduğum bir cümle aslında Türkiye’deki afet ve acil durum yönetiminin kısa bir tarifiydi:

“Bizim işimiz belli kardeşim; ölene tabut, kalana zabıt!”

DÖRT BAKANA RAĞMEN GELEN PİLİÇ TIRI

Kartalkaya’daki yangının vehameti daha kamuoyu tarafından öğrenilemeden dört bakanın acilen olay yerine gitmesi açıkçası oradaki can kayıplarının uzun süre taklılı kalan on sayısından çok daha fazla olduğu konusunda şüpheleri artırmıştı. Nitekim toplamda -çoğu ailelerden oluşan- çoluk, çocuk 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiğini öğrendik.

Ekol TV tarafından yayınlanan bir fotoğraf ise dört bakanın olay yerinde olmasına rağmen bürokrasinin yine babadan kalma yöntemler ile hareket ettiğini gösterdi.

Üzerindeki reklamları dahi sökülmemiş olan bir piliç TIR’ı yangında yanarak ölen cenazeleri taşımak üzere görevlendirilmişti. Ne bakanlar, ne de Ankara’dan yanlarında gelen bürokratlar oradaki kaosa bir çare olamamıştı. Yerel bir yönetici kendi vizyon ve imkanları dahilinde temin ettiği ihtiyaca uygun bir TIR’ı hemen olay yerine getirtmişti.

Dönemsel kalabalığı ön görerek orada geçici yangın ve ilk yardım tedbirlerini almayı akıl edemeyen kafanın, kollektif sorumsuzluk sonucu yanarak hayatını kaybedenlerin cenazelerini taşımak üzere kızartılmak üzere piyasaya sunulan piliçleri taşıyan TIR’dan medet umması açıkçası filmin de koptuğu yerdi.

Muhtemelen krizi fırsata çevirme düşüncesiyle “adımız görünsün” diye reklamın üstünü kapatmama kararı alan firma yöneticisi de şimdi pişmandır. Zaten sonradan “olayın aciliyetini düşündük” diye yaptıkları açıklama da buna işaret etmektedir. Ama burada firmanın eleştirilecek bir tarafı yoktur. Kamu yönetimi TIR’a görev verirken, o fotoğrafın yaratacağı etkiyi bile hesap edememiştir.

MİKDAT KADIOĞLU’NUN DİLİNDE TÜY BİTTİ

Afet yönetimi üzerine çalışmaları ile tanınan İTÜ öğretim üyesi Prof. Mikdat Kadıoğlu yorulmuş olsa da yine de zaman zaman merkezi ve yerel yöneticilere çağrılar yapmaktadır. Afette kriz yönetimi kafasının terk edilerek risk yönetimi aşamasına ağırlık verilmesini istemektedir. Zaten işin doğrusu ve ideali de budur.

“Ölene tabut, kalana zabıt” yıllar önce AFAD’ın kurulması ile terk edilmesi gereken bir konseptti.

AFAD’IN AFET ÖNCESİNE ODAKLANMA SORUNU

PD’de daha önce de defalarca yazdığım gibi afetlerin en az hasarla atlatılabilmesi ancak topyekün hazırlık ile mümkündür. AFAD’ın düzenleyici bir kuruluş olarak kamu veya özel sektördeki tüm kurum ve kuruluşların hazırlıklarını koordine etmesi, denetlemesi ve yön vermesi afetle mücadelenin daha etkin hale getirilmesini sağlayacaktır.

Toplumun tamamında afet bilincinin yerleştirilmesi, eğitim ve tatbikatların sürekli hale getirilmesi bir diğer öncelik olmalıdır. AFAD’ın kriz yönetimine odaklanması ve bir de bunu bizzat gerçekleştirmek üzere yapılanmakta ısrarcı olması, FEMA örneğinde olduğu gibi konumunun yeniden değerlendirilmesine yol açabilir.

Patronlardunyasi.com