Turizmciler yasa gereği ihracatçı statüsünde kabul edilip devletin teşvik indirimlerinden yararlanmayı isterken, Bakanlar Kurulu’ndan ilgili karar çıkmadığı için 23 yıldan bu yana mağdur olduklarını savunuyorlar. Kanunun 13. maddesinde, “Belgeli işletmelerden Bakanlar Kurulu’nca her yıl belirlenen döviz miktarını sağlayanlar ihracatçı sayılırlar.” hükmü yer alıyor. Turizm Teşvik Kanunu’na göre ise turizm bölge, alan ve merkezlerinde yatırım yapanların elektrik, gaz ve su ücretlerini en düşük tarifeden ödemeleri gerekiyor. Turizmciler ise düşük tarifeden hizmet alamadıkları gibi döviz miktarı belirlenmediği için, ihracatçılara sağlanan ‘Katma Değer Vergisi’ iadesinden de mahrum kalıyor. Geçtiğimiz günlerde 11 otel sahibinin ‘fazla elektrik faturası ödüyoruz’ diyerek açtıkları davada, mahkemenin Boğaziçi Elektrik Dağıtım AŞ’nin 500 milyar lira fazla para aldığına hükmetmesi ise olaya yeni bir boyut kazandırdı.
Davayı kazanan Turistik Otelciler Birliği’nin başkanı Timur Bayındır, “Maliye Bakanlığı turizmcilere kolaylık getiren kanun maddesini elektrik dağıtım şirketlerine gönderip gerekli talimatı verse, problem kalmayacak.” diyerek sitemini dile getiriyor. Bayındır, aynı sıkıntıyı uzun süre yaşadıkları İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi ile de uzun süren görüşmelerden sonra indirimli tarifeye kavuşabildiklerini ifade ediyor.
Turizmin 1991’de 2,7 milyar dolar olan gayri safi milli hasılaya (milli gelir) katkısı, uygulanan teşvik politikaları sayesinde 2004’te 12,1 milyar dolara yükseldi. Sektörün milli gelir içindeki payı yüzde 1,8’den yüzde 4’e yükseldi. Son yıllarda en hızlı gelişen sektör unvanına sahip turizm 5 yılda yüzde 39 büyüdü. Sektör temsilcileri, sağlanan teşvik imkanlarından tam faydalanmaları halinde bu rakamların daha süratli artacağını öne sürerken, Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Nadir Alparslan, pek çok teşvik hükmünün kendiliğinden önemini yitirdiğini vurguluyor. Alparslan, turizm yatırımları ve projeleri üzerine hazırlanan kitap için kaleme aldığı makalede, ‘kanunda yer alan önemli teşvik maddelerinin güç ve ekonomik kayıp kaygıları nedeniyle uygulanamadığını ya da sınırlandırıldığını’ ifade ediyor. Alparslan’a göre 1990’larda sektör için sunulan cazip turizm kredileri, Turizm Bankası’nın faaliyetine son verilmesiyle ortadan kalktı. Elektrik gaz ve su ücretlerinde sağlanacak indirimler, kurumların geliştirdiği çeşitli yöntemlerle uygulanmadı. Yabancı sanatçı ve personel çalıştırılmasına ilişkin istisna sağlayan hükümler bürokratik zorluklar nedeniyle içinden çıkılmaz hale geldi. Haberleşme kolaylıkları sağlanması ile resmî tatil, hafta sonu tatil ve öğle tatillerinde çalışma serbestisinin de günümüz şartları içinde bir anlamı kalmadı. Yatırım teşvikleri tür, büyüklük ve kapsama göre sınırlandırıldığı için sektör faydalanamadı. Birçok ülke turizmde uygulanan KDV oranlarını yüzde 5’e kadar çekerken, Türkiye’de oran yüzde 18’de kaldı. Bazı çözüm önerilerinde de bulunan Alparslan, Turizm Meslek Birliği tasarısının kanunlaştırılması ile belli miktarlarda yatak kapasitesine sahip yat işletmelerinin küçük ve orta ölçekli işletme kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini dile getiriyor.
Turizm Yatırımcıları Derneği Başkanı Oktay Varlıer, teşviklerin kağıt üzerinde kalmasının Türk ve yabancı yatırımcıyı olumsuz etkileyeceğini belirtiyor. Teşvik sistemini, ‘her şeyi teşvik etmeye çalışırken hiçbir şeyi teşvik etmeyen’ sözleriyle eleştiren Varlıer, buna örnek olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçtiğimiz yıl Mersin’de oluşturduğu turizm alanlarını gösterdi. Bu araziler için hiç başvuru olmadığını ifade eden Varlıer, “Belirli yörelere belirli dönemlerde teşvik tedbirlerini içeren sistem hayata geçirilirse turizm potansiyeli olan bölgelerin canlanması mümkün olur.” diyor.
Antalya turizm yatırımına doydu, kültür turizmine ağırlık