Ekonomi


Süzer kardeşler, “Bizden istenen 100 milyon doları ödeyip yolumuza devam edeceğiz” dedi

ABD"nin Houston kentinde tedavide olan Mustafa Süzer"in işlerini devrettiği ikiz oğulları Serhan ve Baran Süzer, Kentbank için TMSF ile el sıkışmaya hazırlanıyor. Mustafa Süzer, yine holdingin Yönetim Kurulu Başkanlığı"nı sürdürse de oğulları, Türkiye"nin en genç patronları olarak firmanın önünü açmak için öncelikle TMSF ile ilişkileri “mutlu son” ile devreden çıkarmak istiyorlar. Serhan ve Baran Süzer, 2001 krizinde el konulan Kentbank"la ilgili bilgi verdiler. “TMSF Başkanı Ahmet Ertürk"le sık sık buluşuyoruz. Yakında el sıkışıp helalleşeceğiz. Babam da bizler de bu durumdan çok sıkıldık” dediler. İşte Süzer kardeşlerin açıklamaları:

KİMSE DEVLETE BORÇLUSUNUZ DİYEMEYECEK

Kentbank meselesinde işin sonuna geldiniz mi?

TMSF ile anlaşmayı bitirmek üzereyiz, bir iki madde kaldı. Anlaşmadan sonra bize kimse “Devlete borcunuz var” diyemeyecek.

Nasıl bir anlaşma yapılacak?

Kentbank"a olan kendi limitleri içindeki borcumuzu kapatmış olacağız. İşin ideali, Danıştay"da kazandığımız bir dava var. Bu davanın sonucuna göre Kentbank"ın bize geri verilmesi ve alacak verecek durumunu da Kentbank yönetimi ile konuşmamız lazımdı. Ama bize, “Siz önce TMSF ile işinizi halledin, sonra durumu konuşuruz” dediler. Biz de devlete karşı “Boynumuz kıldan ince” diyoruz.

 TMSF, ne kadar para istiyor?

 Kredi borcunu istiyor. Bunun tutarı, 60-70 milyon doları geçmiyor. Faizi ile birlikte istiyor. 100 milyon doları biraz geçti. Açıkçası niye isteniyor diye anlayamadık. TMSF Başkanı Ahmet Ertürk de, birkaç kez TV kanallarına çıkıp bu mesajları verdi. Sonra gidip kendisiyle görüştük, ne isteniyor diye.

Ne zaman el sıkışacaksınız?

Görüşüyoruz şimdi. Araya aracı koymayın, gelin görüşelim dedi. Bizler de öyle yapıyoruz. Resmi kafamızda çizdik. Gerçekten bu işleri iyi beceriyorlar. Bizi de oturttular masaya. Oysa, el konulan bankalar içinde Danıştay"da dava kazanan bir biz varız, bir de Demirbank. Mantığı anladık. Ödeme de yapacağız. Türkçe"de bunun adı, helalleşmek. TMSF ile de aramızda bu kelime çok geçiyor. Helalleşip bitireceğiz işi. Ondan sonra herkes kendi yoluna gidecek.

Bir gün Ritz Carlton Oteli yıkılabilir mi?

 Baran Süzer: Babamız, Bahçeşehir"i de yaptı, orası da mı yıkılacak? Oysa, uluslararası alanda en iyi uydu kent ödülleri alıyor ve bundan da şimdi herkes gurur duyuyor. Bundan sonra yumurtaları aynı sepete koymayacağız. Sadece Türkiye"de değil, dünyanın başka ülkelerinde de yatırım yapacağız. Serhan Süzer: Ritz Carlton"u, binayı beğenmeyebilirsiniz, buna da saygı duyarız. Ama bizim asıl moralimizi bozan şey, buraya illegal bina diyemezsiniz. Şu ana kadar açılan 40"dan fazla davayı kazandık. Bina hakkında efsaneler yaratıldı. Burası tam üçgen. Üçgenin bir kenarı Beşiktaş, bir kenarı Beyoğlu, bir kenarı da Şişli. Kesişim noktasındayız. Ciddi bir kargaşa vardı. 14 kişiye ait özel bir mülktü burası, Hazine arazisi değildi. Tapulu yeri aldı babam. 1983"te araziyi babam aldı. Sonuçta 2001"de otel açıldı. 18 yılda yapıldı. Hâlâ buradan bizim kârımız yoktur. Dünyanın en çok okunan turizm dergisi Condanes"ta Ritz Carlton, en iyilerin en iyisi statüsüne alındı. Listeye 24"üncü sıradan girdik. Avrupa"nın en iyi 6"ıncı oteli, 5"inci iş oteli olarak seçildik. Otel, İstanbul"un böğrüne vurulmuş hancer olarak niteleniyor.

Silueti bozuyor deniliyor, siz ne diyorsunuz?

 Bu hatta bulunan başka yüksek binalar da var. The Marmara Oteli mesela, Swiss Otel. Bu bölge Dolmabahçe olduğu için göze çarpıyor ve böyle deniliyor. İstanbul, kuleler şehridir. Galata Kulesi"nden tutun da birçok yüksek bina vardır.

Perihan Çakıroğlu/Bugün