Gündem


Duayen gazeteci Uğur Cebeci bugünkü köşe yazısında "Santiago meğer ne güzel şehirmiş" başlıklı yazı kaleme aldı. Cebeci yazısının  bir bölümünde Atatürk’ün Şili’de de büyük lider olduğunu azdı.

İşte Cebeci'nin yazısının ilgili bölümü şu şekilde:

Hakkında neler dediler neler. İnsanın içinden gitmek gelmiyordu. THY İstanbul’dan direkt uçuşa başlayınca ben de gittim. Ve gördüm ki dünyanın en güzel şehirlerinden biriymiş Santiago. İftiraya uğramış. Anlatılanların çoğu yalanmış. Sakin ve yavaş şehir. Binalar ve yeşillikler dostça yerlerini almış. Temiz, çok temiz. Yaşanılası bir yer. Hayran kalarak döndüm.

Santiago'ya uçuyorum. Uçağımız Boeing 777-300ER . TK 215 seferi önce Brezilya’da Sao Paulo’ya uğrayacak. Orada 70 dakika kalacak. Yakıt ikmali yapılacak, uçuş ekibi değişecek. Biraz geç kalkıyoruz. Sorumlu kaptanımız Mehmet Kanpolat Kunduhoğlu, yanında kaptan Omur Ucan ve ikinci pilot (First Officer) İlhan Sevim Var. Uçağımızın Purser’ı Meltem Akgümüş. Afrika hava sahasından okyanusu geçip Brezilya sahillerine ulaşıyoruz. Sonunda Sao Paulo’ya mükemmel bir iniş yapıyoruz. Hep diyorum; kaptan kaptan olunca uçak da uçak oluyor. Öyle işte.

Keyifli bir uçuşta mola veriyoruz. Ama uçaktan çıkmak yok. Kemerleri çözüyoruz. Uçak yakıt alıyor. Sonra temizlik yapılıyor. Ve yeni ekip uçağa giriyor. Kaptanımız Levent Ulaş Öztürk, yanında Fırat Öztorun var. Purser’ımız Hatice Ertunç. Sao Paulo’dan sonrası 3 saatten biraz fazla. Yine Santiago’ya mükemmel bir iniş yaşıyoruz.

Normalde su takı yapılarak, yani uçağın iki tarafından itfaiyeler su sıkarak karşılaması lazım. Ama biz sürdürülebilirlik gibi bağımlı olduğumuz anlaşmalar nedeniyle bunu istememişiz. Yani su sıkılmadan, kokpitten Türkiye ve Şili bayrakları açılacak ve alkışlar içinde Santiago (SLC)  Havalimanı’nda köprüye yanaşıyoruz. Koca bir terminal. Dağınık bir yapı, toplam yıllık 25 milyon yolcusu var. Uçakların taksi süreleri çok uzun. İçeride pasaport kuyrukları uzayıp gitmiş. Biz farklı bir yerden geçip havalimanının düzenlediği ilk geliş törenine katılıyoruz. Burada THY Genel Müdürü (CEO) Bilal Ekşi güzel bir konuşma yapıyor. Şilili bakanların da konuşmasından sonra hediyeler veriliyor. Bu arada THY dünyada en fazla noktaya uçan havayolu olarak Guinness Rekorlar Kataloğu’na girdiği için plaket alıyor. Aslında çoktan girmişiz de Guniness yetkilileri işi geç fark etmişler.

HARİKA ŞEHİR

Santiago’ya öğlen olmadan indik. Tabii uçağa binişimizden bir gün sonra. Otele yerleşir yerleşmez kendimi sokaklara attım. Çok modern bir şehir. Hele bazı yerlerde 30-40 metre genişliğinde kaldırımlar var. Bizde olsa çoktan otopark mafyası tarafından otomobillerle doldurulmuştu. Huzurlu, yavaş bir şehir. Bağırış, çağırış, ses, gürültü yok. Elektrikli araçlar çok. Her taraf yemyeşil. Bütün bitkilere borularla su götürülmüş. Kararan, sararan, boynunu büken bir çiçek bile yok. Öğle saatleri hava 33 derece. Her tarafta güzel binalar var. Şilili mimarlar ucuz uçuk tasarımlardan çok farklılığı yine de kolay anlaşılabilen binalar çizmişler. Deprem gereği binalar hep birbirinden uzakta. Arada gökdelenler de var ama öyle çok göğü delmiyorlar.

Bir pazar yerinden geçiyorum. Çok düzgün tezgâhlarda, taptaze sebzeler meyveler uygun fiyatlara satılıyor. Sonuçta 1 Türk Lirası 28 Şili Pesosu ediyor. Bu da alışverişi rahatlatıyor. Yine yol üzerinde bir süper markete girdim. En büyüğü, adı da zaten Jumbo. İnsanlar koca arabaları doldurmuş. Bütün yiyeceklerin fiyatları makul seviyelerin altında. Şarap reyonu dört koridor var. (Alkol insan sağlığına zararlı kuşkusuz). Şarap bu ülkenin önemli bir ihracat ürünü. Yani dünyada artık ciddi kaliteli bir adı var. Ve uygun fiyatlı.

NÜFUS AZ AMA ARAZİ BOL

Santiago’da kesin olmamakla birlikte 6 milyona yakın insan yaşıyor. Refah seviyesi yüksek. Gelir düzeyi iyi. Santiago dışında bir sahil şehri Valparaiso şehrine gidiyorum. 300 bin nüfuslu. Renkli eski binaları ile meşhur. Santiago’ya göre çok eski ve biraz fakir bir bölge ama dilenci görmedim. Pazarları, lokantaları sürekli dolu. Bu liman şehri, Şili’yi dünya denizlerine bağlıyor. Denizi tertemiz, hatta THY’nin ünlü fotoğrafçısı Selim Türk sahilde çok heyecanlanıyor ve kuşlarla oynaşan fok balıklarının fotoğraflarını çekmeyi de başarıyor. Burası Santiago’dan bir buçuk saat uzaklıkta. Güzel bir otoyol var. Santiago’nun dışındaki fabrikalar da çok düzgün inşa edilmiş. Bu sahil şehrine gelinceye kadar her yerde yeni yapılar var. Belli ki büyük deprem sonrası yapılmış. Ama bu eski çağ şehri de görülmeye değer.

Bütün gezilerimizde THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün yetiştirdiği bir ekip bize eşlik ediyor. Başında Celal Tabak ve Kabin Memurluğu’ndan gelen zarif mihmandarımız Cansen Yelesen hayatımızı kolaylaştırıyorlar. Günün büyük kısmını sahilde geçirdikten sonra Santiago’ya dönüyoruz. Türk dizileri ülkenin her yerinde izleniyor. Sadakatsiz’in oyuncusu Cansu Dere, THY galasına gelirken bile yürümekte zorlanıyordu. Tanımayan yoktu.

Uçakta gelirken görkemli ve karla kaplı And Dağları’nı geçtikten sonra gördüğümüz Santiago’ya bir de yüksek bir noktaya çıkarak bakıyoruz. Yollar, yeşil alanlar, meydanlar hepsi harika. Hepsi bir depreme kafa tutacak şekilde yapılmış. Depremlerde her biri toplanma alanı gibi oluşturalan geniş kaldırımlarda çatlaklar, yollarda hafif kabarmalar olmuş ama hepsi hemen yapılıyor. Santiago’da otellerde fiyatlar yüksek değil. İki kişi 1000-1500 TL kalınacak açık büfe kahvaltı dahil çok sayıda otel var.

Gezilecek yerler ise saymakla bitmez. Teleferikle tepelere çıkmak, kayak yapmak (Volle Nevado), Cajon del Maipo, Farellanos  (Harika bir dağ köyü ve kayak merkezi) ve Villa Undurrago gibi üzüm bağlarında şarap tadımı gibi alternatifler sizi bekliyor.

Havalimanında bizim TAV’ın Prime Class salonunda dinleniyoruz. Dönerken THY’nin bir iki hafta önce Sn Petersburg’dan Santiago’ya tayin olmuş ama her yeri avucunun içine almış yetenekli istasyon şefi Yavuz Çakar bizi uğurluyor. Kolayca uçağımıza ulaşıyoruz. Ve uzun uçuşumuz başlıyor. Zamanında İstanbul’a iniyoruz. Onca zaman nasıl geçti anlamıyoruz…

ATATÜRK ŞİLİ’DE DE BÜYÜK LİDER

Dünyanın dört bir yanında Atatürk heykelleri, büstleri ile karşılaşabilirsiniz. Uzak coğrafyalarda bazı meydanlarda caddelerde, Atatürk adı en saygın lider olarak hep yerini almıştır. İşte Şili’de de böyle. Büyük lider bütün bir ülkeye örnek olmuş. Bu yüzden Santiago’da bir meydana adı verilmiş, koca bir parkın yeşillik arasında yerini almış.

Atatürk ‘efijisi’ olarak adlandırılan bronz dökme, kabartma, heykeltraş Sadi Çalık tarafından yapılmış. Santiago Las Condes Belediye Meclisi’nin kararı sonucu bu eser kentin seçkin köşelerinden Apoquindo Caddesi üzerindeki Cerro Navidad parkına 29 Ekim 1973 tarihinde Cumhuriyetimizin 50. yılında dikilmiş. 1975 yılında efijinin çevresi renkli Ankara taşının özelliklerine uygun taşlarla donatılmış, yani kaidesi de kaplanmış. TC Santiago büyükelçiliğimiz bu bölgenin sürekli bakımını yaptırıyor.

Kaide üzerindeki yazının Türkçesi insanın tüylerini diken diken yapıyor. Bu uzak coğrafyada Atatürk’ü bu kadar iyi anlayan bir toplumun yaşaması gerçekten çok hoş.

İşte kaidedeki o müthiş yazı:

“MUSTAFA KEMAL ATATÜRK- TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURUCUSU.

ÜLKESİNİN ÖZGÜR VE SADIK KULU. EŞSİZ KAHRAMAN VE İNSANLIK İDEALİNİN YAŞAYAN SİMGESİ.

TÜM HAYATINI TÜRK MİLLETİNE ADAMIŞ VE RUHUNUN ATEŞİYLE HALKINA İLHAM VERMİŞTİR.

HAFIZASI, HALKININ RUHUNU ATEŞTE TUTAN BİR MEŞALE GİBİ SÜRECEK. “

patronlardunyasi.com