Bir de ünlülerin, hastaneleri, hastanelerin de ünlüleri kullanarak karşılıklı reklam anlaşmalarını. Öyle ki ünlüler hem bedavaya tedavi oluyor, hem de üstüne para alıyor.
Kadir İnanır ile özel bir hastane arasında geçtiğimiz günlerde yaşanan "basına bilgi sızdırma" polemiği, hastane, hasta ve etik kavramlarını yeniden gündeme getirdi. Kalp damarlarına stent taktıran Kadir İnanır, "fıtık ameliyatı oldum" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Ancak sonradan İnanır"ın kalp damarlarına stent taktırdığı anlaşıldı. “Sevenlerim üzülmesin” şeklindeki bir gerekçeyle kamuoyunu yanılttığını kabul eden sanatçı, gerçeğin hastane tarafından basına sızdırıldığını iddia etti. İnanır"ın “Bir güzel reklam yaptınız, yazık.” diye hastaneye sitem etmesi üzerine hastane de tartışmayı yargıya taşıdı. Böylece bazı gerçekler de ortaya çıktı. Meğer ünlü sanatçı hastane kayıtlarına başka bir isimle kaydolmak istemiş; ama hastane bunu kabul etmemiş. Üstelik İnanır"ın hastalığı ile ilgili bilgileri hastane değil, sanatçının bir yakını basına sızdırmış! Kadir İnanır"ın tedavi sürecinde ortaya çıkan manzara ne ilk ne de son. Çünkü artık ünlülerin burnu kanasa hastaneye kaldırılıyor ve haber yapılıyor. Hamile kalsalar rutin kontrollerden doğum yapacağı ana kadar her aşama hastanenin ismiyle beraber basına yansıyor. Hatta bazıları için “Doğum masraflarını ödemedi, iyi reklam yaptığı için hastane üstüne para ödedi.” şeklinde iddialar bile var.
Bu konuda en çok eleştirilen ünlü ise Mehmet Ali Erbil. Erbil"in hemen her hastaneye kaldırılışının ardından basın bültenleri düzenleniyor ve hastane adının yazdığı kocaman bir afişin önünde doktor basın açıklaması yapıyor. Hatta Erbil"in doktoru çalıştığı hastaneden ayrılınca reklamların ibresi doktorun çalışmaya başladığı yeni hastaneye kaydı. Önemli bir rahatsızlığı olduğu bilinen Erbil"in bütün bu reklamlar karşısında hem hastalığını bedavaya tedavi ettirdiği hem de üstüne para aldığı yönünde bir sürü iddialar yapıldı.
Hem tedavi oluyorlar, hem de üstüne para alıyorlar
Orhan Gencebay, Nazan Öncel, Seda Sayan gibi sanatçıların tedaviye alındığı her hastane gazeteci akınına uğradı. Ünlülerin sağlık bilgileri, doktorları tarafından basın toplantıları düzenlenerek duyuruldu.
Nurgül Yeşilçay, Ebru Şallı gibi ünlülerin doğumları ise tam bir reklam mantığı ile hazırlandı. Yani bir anlamda ünlülerin hayatı gibi hastalıkları da magazine dönüştürüldü. Şimdilerde de çok medyatik hamile ünlünün bebeğini hangi hastanede doğuracağı büyük merakla bekleniyor. Hastaneler, ünlü bayanın bebeğini kendi hastanelerinde doğurması için adeta sıraya girmiş ve ünlüye astronomik paralar teklif ediyormuş.
Şimdi akıllara hemen şu sorular geliyor: Bir hastane reklam için sanatçıların rahatsızlıklarını kullanabilir mi? Bir hasta kendi ismi dışında başka isimle hastane kayıtlarına geçebilir mi? Hastanın izni olmadan hastalığı ile ilgili bilgi verilebilir mi? İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan"a göre, hastanın izni ve isteği doğrultusunda hatta karşılıklı anlaşarak bile hastanenin reklamı yapılabilir.
Ama hastanın izni dışında ne hasta ne de hastalığı deşifre edilebilir. Çünkü hasta hakları yasasına göre bu konu istisnaya yer vermeyecek derecede önemlidir ve gizli tutulması gerekir. Öyle ki hasta bir suçlu dahi olsa önce tedavisi yapılır, sonra emniyete teslim edilir. Hasta bilgilerini izinsiz verenlerin cezasının net olduğunu söyleyen profesör Aktan, “Bu ceza meslekten mene kadar varabilir.” açıklamasını yapıyor.
Aktan, “Etik bilinç her zaman yasalarla, yönetmeliklerle yürümez, insanların da bunu görmesi gerekir, hekimlerin ve hastaların bu konuya dikkat etmesi lazım.” uyarısında bulunuyor. Ayrıca yasaya göre bir hastanın -ünlü de olsa- hastane kayıtlarında gerçek ismini kullanması gerekiyor. Aktan"a göre hastaneler kimlik kontrolü yapmazlar. Dolayısıyla ünlüler basından korunmak için hastane ile karşılıklı söz birlikteliği ederek başka bir isim kullanabilir.
Dilek Cihan/Cumaertesi