Aktüel


Kaan İNCİLİ

#video_8979760#

896 yılında kurulan, günümüz Macaristan topraklarının başkenti olan Budapeşte, Almanya'daki Kara Ormanlar'dan doğup Romanya'dan Karadeniz'e dökülen Tuna Nehri'nin tam ortasında yer alır. Özellikle akşamları ışıklandırmasıyla büyüleyici bir görünüm kazanan şehrin iki yakası, Budapeşte'ye “Tuna'nın İncisi” unvanını kazandırır.

Budapeşte'yi gezmeye başlamak için en uygun nokta, kuruluşunun bininci yılı anısına inşa edilen Bin Yıl Meydanı’dır. Bu meydanın ardından, Kahramanlar Meydanı'nda (Hősök Tere) Macar tarihinin krallarının heykellerini görebilir, Güzel Sanatlar Müzesi'ni ve Sanat Sarayı'nı gezebilirsiniz. Ayrıca, Avrupa’nın en önemli hamamlarından biri olan Széchenyi Termal Hamamı da bu bölgede yer alır. Ailecek seyahat ediyorsanız, yakınlardaki Budapeşte Başkent Sirki'ni (Capital Circus of Budapest) ziyaret edip, çocukları farklı canlılarla tanıştırabilirsiniz.

Bir gününüzün sonunda, bu bölgede yer alan tarihi Gundel Restoran’da yemek yemeyi ihmal etmeyin. Macarların ünlü üç "G"si: Gundel Restoran, Gerbeaud Kafe ve Gulaş.

Daralarak ok gibi Tuna Nehri'ne ulaşan Avrupa'nın önemli bulvarlarından biri olan Andrássy Caddesi ve Oktogon Meydanı'nı mutlaka görün. Caddede yer alan Terör Evi Müzesi ise Nazi döneminin eski genel merkezi olup, sorgu odaları, işkence odaları ve diğer döneme ait kanıtlarla sizi yüz yıl öncesinin derin devlet ilişkilerinin içine çekecek.

Yolun sonunda, sağınızda şehrin dini mabedi Aziz İstvan Bazilikası, solunuzda ise trafiğe kapalı ana cadde Váci Caddesi kalacak. Yorgunluğunuzu Café Gerbeaud’da güzel bir kahveyle atmanızı öneririm. Peşte yakasında bulunan Nagycsarnok (Budapeşte Merkez Hali), yüzlerce çeşit sebze ve meyve sunar. Buradaki küçük dükkânlardan birinde Langos (pişi arası sandviç) yaptırmayı unutmayın.

Avrupa'daki en önemli gotik mimari örneklerinden biri olan Budapeşte Parlamentosu, üzerindeki kurşun deliklerine rağmen sadeliği ve süslü bir düğün pastası görünümüyle dikkat çekecek.

Şehrin karşı yakası, yani Buda tarafı ise özellikle Osmanlı dönemi eserleriyle öne çıkar. Buda Kalesi, Balıkçı Tabyası, Matthias Kilisesi ve Gül Baba Türbesi, bu yakada görülmesi gereken başlıca yerlerdir.

Her ne kadar nehrin iki yakasından bahsetmiş olsak da Tuna’nın ortasında yer alan, özellikle yaz aylarında aktif olan ve şehrin kutlamalarının, festivallerinin merkezi Margit Adası da mutlaka zaman geçirmeye değer.

Budapeşte aynı zamanda "Ruin bar" ve restoranların merkezidir. Terk edilmiş, harabe halindeki binaların restoran ve bar olarak kullanılması yöntemiyle oluşturulan bu mekânlar, şehre özgü bir deneyim sunar. Ayrıca dünyaca ünlü New York Cafe'yi de mutlaka rezervasyon yaptırarak ziyaret etmelisiniz.

Eğer şehrin her yerini gezdiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Budapeşte'yi ziyaret eden her dostuma ısrarla önerdiğim tek aktivite, Tuna Nehri’nde gün batımından sonra yapılan tekne turudur. Özellikle cam tavanlı ve Türkçe anlatımlı tekneleri tercih edin. Bu şekilde, Budapeşte’yi ışıklar içinde “Tuna’nın İncisi” olarak hayranlıkla hafızalarınıza kazıyabilirsiniz.

Günübirlik çevre gezisi düşünenler için Estergon Kalesi ve Bazilikası, ardından Visegrad Kalesi ve tabii ki çok şirin bir Macar köyü olan Szentendre, hediyelik eşyaları ve Macar porselenleriyle keyifli bir gün geçirmenizi sağlayacaktır.

Tatmadan Dönmeyin: Gulaş, Langos, Chili Paprika sos/salça
Görmeden Dönmeyin: Hősök Tere, Andrássy Bulvarı, Tuna Nehri, Váci Caddesi, Balıkçı Tabyası, Parlamento

Ertelemeyeceğiniz tek hayaliniz, sizi farklı ufuklara götürecek yeni seyahatler olsun. Sevgiyle kalın.

patronlardunyasi.com