Ekonomi


Medine Duff'un haberi

GIDA piyasası 2007'yi oldukça hareketli kapattı. Yeterli yağış olmadığı gerekçesiyle meyveden sebzeye, sütten bakliyata birçok ürüne zam yapıldı. Oranlar yüzde 50'leri buldu. Bunlar kimilerine göre bir fırsat zammıydı. Çünkü kuraklığın etkisi 2007'de değil, şartlar yine aynı olursa 2008'de kendini gösterecekti...

Şimdi 2008'in ilk çeyreğini tamamladık. Martın sonuna doğru bir yağış olsa da yeterli bulunmadı. Eğer nisan da kurak giderse işler zora girecek. Ama dünya piyasalarında nisanın sonu beklenmiyor. Daha şimdiden başta buğday olmak üzere birçok hububat, bakliyat ve yağlı tohum ürününün fiyatı aldı başını gidiyor.
Fiyat artışları için birçok gerekçe sıralanıyor. Kuraklık, üretici ülkelerin ihracatı kısıtlaması, mortgage piyasalarında kaybeden spekülatörlerin zarar telafisi için emtia borsalarına yönelmesi, biyodizel ve etanol üretiminin artması gibi...
Dünya emtia piyasalarında yaşanan yükselişlerden elbette Türkiye de nasibini alıyor. İthalat yaptığımız Ukrayna, Arjantin gibi ülkelerin kota uygulamasıyla başlayan paniğin yanı sıra ramazan kumanyaları için market ve şirketlerin toplu alımlara yönelmesi de bu ortamı kâra çevirmeye çalışanların yarattığı atmosferle birleşti. Sonuçta da pirinç, bulgur, fasulye, sıvıyağ, makarna gibi temel tüketim kalemlerinde nerdeyse yüzde 100'lere varan fiyat artışları oldu.

Zamların daha ne kadar süreceği belli değil. Ama ortam şimdiden karışmış durumda. Üreticisi, toptancısı, perakendecisi zamların abartılı olduğunda hemfikir. Ama kimse de çıkıp “Bundan sonra zam yapmam” demiyor.

BAKLİYAT ÖNDE GİDİYOR
Buğday fiyatlarının 2007 yılı mart sonundan bugüne kadar geçen dönemde yüzde 80'lere varan bir artış göstermesi, türevi olan un ve bulguru da etkiledi. “Fakir yiyeceği” olarak adlandırılan bulgur neredeyse yüzde 100 zamla sofraların kralı oldu. Üreticileri, 2009'da da bulgur fiyatlarının artacağına inanıyor.
Son günlerin çok hareketli bir diğer ürünü de pirinç. Çok değil daha 25 Şubat'ta toptan kilo fiyatı 2.10 YTL olan yerli baldo pirinç, yüzde 97 artışla bugünlerde 4 YTL'den satılıyor. Aynı tarihlerde, yine toptanda ton fiyatı bin 500 dolar olan ithal baldo pirinç de şimdi 2 bin 500 dolara alıcı buluyor. Dolar bazında yüzde 67 gibi oldukça yüksek bir artış söz konusu. Diğer pirinç çeşitlerinde de fiyat artış oranı benzer düzeylerde...

Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, son fiyat artışlarında Toprak Mahsulleri Ofisi'nin rol oynadığını iddia ediyor. Reis, bu iddiasının gerekçesini ise şöyle açıklıyor: “Toprak Mahsulleri Ofisi, elindeki 20 bin ton pirinci bir ay önce birkaç firmaya sattı. Sonra pirinç ithalatçıları ve bu firmalar aynı anda fiyat artırmaya başladı. Türkiye'de şu anda 150 bin ton pirinç olduğu tahmin ediliyor. Bir ay içinde ton başına bin dolar artış oldu. Bu da 150 milyon dolar yapıyor. İşte bu para vatandaşın cebinden çıktı.

Türkiye'de halen yılda 388 bin ton pirinç üretiliyor. Toplam tüketimse 500 bin ton. Yani 122 bin tonluk açık var. Bunun 80 bin tonu ithal edildi. Şu anda ramazanın da etkisiyle 50 bin ton açık var. Ancak bu, bu kadar zam yapmayı gerektirecek bir neden değil.”

KURU FASULYE DURMAYACAK
Sadece pirinç değil kuru fasulye ve mercimek fiyatları da durmuyor. Son bir yıla bakıldığında, toptan satışlarda fasulyede yüzde 60, yeşil mercimekte yüzde 70, kırmızı mercimekte yüzde 120, nohutta ise yüzde 10 fiyat artışı görüldü. Söz konusu zamlar, nohut hariç bu ürünlerin perakende satışlarına yüzde 140-150 arasında yansıdı.

Aslında Kırgızistan'dan Türkiye'nin ithal edeceği fasulyenin başka ülkeler tarafından alınması fasulye arzını daha da sıkıntıya soktu. Bir süre önce bakliyata da giren Özsarı Bulgur'un Genel Müdürü Osman Özsarı, “Özellikle fasulye bulmakta zorlanıyoruz. Japonya'dan biraz ithal edildi ama bu piyasayı nasıl rahatlatır bilemiyoruz” diyor. 
                 
YAĞCILAR DA YÜZDE 100'Ü GEÇTİ
Sıvı yağ fiyatları da almış başını gidiyor. 2008 yılı ocak ayından itibaren yapılan zamlar, bu sektörde de yüzde 100'leri buldu. Türkiye'de Trakya Birlik dışında, özel sektördeki üreticilerin neredeyse tamamı hammadde olarak yağlı tohum ithal ediyor. Arjantin, Ukrayna gibi ülkelerden ithal edilen mısır, soya, ayçiçeği, kanola gibi hammaddeler yeterince getirilemiyor. Çünkü ayçiçeği ve mısırın biyodizel üretiminde kullanımı arttı. Bu da piyasaya bu ürünlerin arzını olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla iç piyasadaki üreticiler zamlarla denge kurmaya çalışıyor.
Bu ürünlerden yağ üretenler zeytinyağında da fiyat artışına hazırlanıyor. Öte yandan, sıvı yağdaki fiyat artışlarının sektördeki küçük üreticileri daha da olumsuz etkilemesi bekleniyor. Birçok küçük işletmenin bu dönemde sektörden çekileceği iddia ediliyor.

Sektör temsilcilerinin zam yorumu

* Mahmut Arslan (Arbel Bakliyat): ABD'de etanol endüstrisinin tamamlanması ve biyodizel kullanımının artması önümüzdeki yılları daha da olumsuz etkileyecek. Çünkü etanol üretiminde mısır, buğday ve arpa kullanılıyor. Burada üreticiler daha çok mısıra kayıyor. Bu da buğdayı daraltıyor. Bir süre petrol fiyatlarına bağlı olarak buğday da artacak. Fiyat artışlarında spekülatörlerin de etkisi büyük. Avrupa'da spekülatör üretici lehine çalışır. Türkiye'de tam tersi oluyor.

* Bilgin Şahin (Kasaplar Odası Başkanı): Türkiye'de zaten et tüketimi düşük. Eğer fiyatlar artarsa tüketimi daha da düşer. Üretici ve toptancılar da bunun farkında. Arada bir “fiyatlar artsın” diye şaibe yaratanlar olabilir. Ama temmuza kadar bir artış olmaz.

* Mustafa Akkaş (Polonez Et Yönetim Kurulu Başkanı): Et fiyatlarını yerinde tutan, talebin düşük olması. Yoksa kırmızı et üreticisinin maliyeti yüksek. Kesilen hayvanın yerine yenisi konamıyor. Eğer talep yükselirse fiyatlar da artar. Şarküteri ürünlerinde fiyat artışı da eti takip eder.

* Şakir Davulcu (Ana Gıda Genel Satış ve Pazarlama Müdürü): Sektör inanılmaz hızla değişiyor. Herkeste “Yarın ne olacak” kaygısı var. 2007'de sezonsal artışlar vardı. Bu yıl çok farklı. Özellikle ayçiçeği temininde zorlanılıyor. Alternatif olarak kanola yağına kayılıyor. Biz de bu ürünümüzü Kırlangıç markasıyla önümüzdeki günlerde piyasaya sunacağız.

* Mehmet Reis (Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı): İthal pirince yüzde 45 gümrük vergisi ödeniyor. Bu vergi kaldırılırsa iç pazarda fiyatlar mecburen aşağı çekilecek. O zaman pirinçten para kazanmaya çalışanların önü kesilecek.

* Osman Özsarı (Özsarı Bulgur Genel Müdürü): Buğdayda 2008'e 2007'nin stokuyla girmiştik. Ama bu yıl TMO'nun stokları sıfır. Dolayısıyla 2009 daha zor geçecek. Biz 2008'de bulgurun bu derece yükseleceğini tahmin etmiyorduk. 2009'u rahat geçirmek için bu yıl buğday stoklamaya çalışacağız. Ancak fiyatlar yükselince, ramazan ayı için kumanya hazırlayanlar şimdiden harekete geçti. Bu nedenle stoklar başladı. Bu da fiyatların artmasında etkili oldu. 

* Şeref Songör (Türkiye Perakendeciler Federasyonu Başkanı): Son zamanlarda bakliyat, sıvıyağ gibi ürünlere yapılan zamlar üreticilerden kaynaklanıyor. Birileri fırsatçılık yapıyor. Biz takipteyiz. Bir süre sonra hammadde fiyatları düşer de üretici bunu fiyatına yansıtmazsa, onlara bunun hesabını soracağız.

* Burhan Er (Türkiye Meyve Sebze Komisyoncu ve Tüccarları Derneği Başkanı): 2007'nin nisan ayında İstanbul Sebze ve Meyve Hali'ne giren günlük kamyon sayısı 600-700'dü. Bugün bu sayı yarı yarıya düştü. Sebze meyvede de artışlar oluyor. Özellikle sebze alımında tekelleşme çok fazla. Tekelleşenler de kuraklığı bahane ederek fiyatlarda istediği gibi oynuyor.

* Özen Altıparmak (Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı): Teneke balın arıcılardan tedarik maliyeti 2007 başına göre yaklaşık 2.5 kat arttı. Bu durum, sağlıklı ve gerçek balların aşırı derecede azalmasından kaynaklandı. Bunun nedeni ise ithalatın gecikmesi. Artık herkes balın gerçekten kalmadığını gördü.

Hangi ülkeden ne ithal ediyoruz?

Ürün Ülke 
Kuru fasulye ABD, Kanada,Çin, Kırgızistan, Arjantin
Barbunya fasulye ABD, Kanada, Çin
Yeşil mercimek Kanada
Kırmızı mercimek ABD, Kanada
Nohut Meksika, Hindistan
Pirinç ABD, İtalya, Tayland, Çin, Pakistan, Mısır
Mısır Arjantin, ABD
Buğday Avustralya, ABD, Ukrayna
Soya ABD

Para