Patronlar


Şamil Tayyar'ın haberi

CUMARTESİ günü kongre salonundan ayrıldıktan sonra Ankara"nın seçkin bir restoranında yemekteyiz. Masanın etrafında bazı siyasiler, işadamları ve Almanya"dan konuklar var. Benim dışımdaki tek gazeteci ise Akşam"ın Ankara Temsilcisi İsmail Küçükkaya.

Masada laf dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer"in Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı "olay toplantı"ya geldi. Anlatılanlara inanamadım. 5 ekim günü Çankaya"daki bu toplantı hakkında o kadar "yalan-yanlış" şeyler yazıldı ki doğrusunu çok merak ediyordum. Yemek sonrası iddiaları araştırdım. Ortaya ilginç bir tablo çıktı.

İKİ DOSYA HAZIRLAMIŞ

Tarih 5 Ekim 2006. Yer Çankaya Köşkü. Cumhurbaşkanı Sezer Almanya Başbakanı Angela Merkel"i kabul ediyor. Merkel"e eşlik eden Devlet Bakanı Ali Babacan ve Almanya Büyükelçimiz Mehmet Ali İrtemçelik de konuklar arasında. Görüşme başlamadan Sezer"in önündeki iki dosya dikkati çekiyor. Birinin üzerinde "Angela Merkel" diğerinde "Ali Babacan" yazıyor. Sonradan anlaşılıyor ki Merkel"in Türkiye aleyhindeki, Babacan"ın da kendisi aleyhindeki açıklamalarının yeraldığı gazete kupürleri derlenmiş. Sezer bir nevi Merkel ve Babacan"ı fişlemiş.

Bu arada kameramanlar ve foto muhabirleri toplantı öncesi görüntü almaya çalışıyor. Basın görevlileri "Teşekkür ederiz, arkadaşlar. Bu kadar" deyip habercileri salondan çıkarırken, Sezer"in "Olur mu böyle şey" sözleri duyuluyor. Gazeteciler bu sözden hareketle ortada bir anormallik olduğunu fark ediyor ama gerçeği öğrenemiyor. Ne var ki bu söz gazetelere, yalan-yanlış bilgilerle yansıyor. Bazı gazeteler, Babacan"ın "İftar programı var, biraz acele eder misiniz?" dediği için Sezer"in kızdığını yazıyor. Oysa işin perde arkası hiç de öyle değil.

İLK FIRÇA BABACAN"A

Olay aynen şöyle gerçekleşiyor:

Sezer: (Önündeki dosyayı karıştırarak, Babacan"ın 26 temmuz tarihli açıklamasına gönderme yapıyor) Burada bazı açıklamaların var. "Cumhurbaşkanına aday beğendiremedik" diyorsun. Bir bakan, cumhurbaşkanı için böyle bir şey söyler mi? Olur mu böyle şey?

Babacan: Efendim. Hadise öyle değil. Keşke bunları biriktirmeyip beni çağırsaydınız, sizlere izah ederdim.

Sezer: Daha durun, konuşacağız bunları.

SIRA MERKEL"E GELİYOR

Sezer ile Babacan arasındaki bu diyalog heyette büyük şaşkınlık yaratıyor. Merkel yanındakilere dönerek ne olup bittiğini anlamaya çalışıyor. Az sonra başına geleceklerden haberdar olmadan. Bu arada medya mensupları dışarıya çıkıyor. Sezer Babacan"la diyaloğu kestikten sonra önündeki "Merkel" dosyasını açarak Alman konuğa dönüyor.

Sezer: Siz Türkiye"nin AB üyeliğine sürekli karşı çıktınız. Türkiye"nin kabullenemeyeceği önerilerde bulundunuz. Tavırlarınız hoş değil. Kıbrıs ön şart değildi, şimdi bunu getiriyorsunuz. KKTC"ye izolasyonlar kaldırılmadan limanları, havaalanlarını açamayız. Siz bunu da çifte standart olarak görüyorsunuz. Bir taraftan imtiyazlı ortaklıktan sözediyorsunuz. Ne yapmaya çalıştığınızı anlayamıyoruz.

Merkel: Partimiz CDU muhalefetteyken imtiyazlı ortaklık görüşünü savunduk, şimdi de partimizin bu konudaki görüşlerinde bir değişiklik yok. Ama şimdi hükümetiz, ben de Almanya Başbakanı"yım. Devlet olarak verdiğimiz sözler var. Türkiye"nin AB"ye tam üye olması konusunda Almanya Devleti"nin verdiği sözün arkasında.

KAVGA İSTEMİYORUM

Sezer: Çifte standart uyguluyorsunuz?

Merkel: Bakın Sayın Cumhurbaşkanı. Ben Doğu Almanya"da komünist idare altında büyüdüm. O zamanlar özgür değildik. İki Almanya birleşince özgürlüğümüze kavuştuk, tartışmayı hatta kavga etmeyi öğrendik. Ama bugün sizinle kavga etmeyeceğim.

Bu gergin toplantının ardından Çankaya"dan ayrılan Merkel, İstanbul"daki AK Parti İl Başkanlığı"nın düzenlediği iftar programına katılmak üzere Esenboğa Havalimanı"na gidiyor. Merkel Köşk çıkışında heyettekilere "Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Nasıl bir Cumhurbaşkanınız var? Hem bakanınızı fırçaladı hem konuk başbakanı fırçaladı" diye söyleniyor. Merkel o kadar sinirleniyor ki İstanbul"a giderken sitemini Başbakan Erdoğan"a da aktarıyor.

Star