Aktüel


Reklam yüzü olduğu Akbank'ın Refik Anadolu sergisine ev sahipliği yaptığı geceye katılan Serenay Sarıkaya, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"EVİMİ AÇTIM AMA TEDİRGİN OLDUM"

Oyuncu, geçtiğimiz günlerde bir dergiye evini açmıştı. Sosyal medyada evine gelen yorumlar hakkında, "Koltukların fiyatları ile ilgili çok tutarsız şeyler yazılıyor. O rakamlar doğru değil. Herkes ne kadara alıyorsa o rakamlara aldım bende. İlk defa böyle bir şey yaptım, ilk defa da bir ev yaptım kendime. Biraz da tedirgin olmadım değil. Ben çok sevmiyorum çünkü böyle şeyleri. Galiba buna değer bir ev olduğu için mimarımız rica etti. Ben de kıramadım. Evimin en güzel özelliklerinden birisi de arkadaşlarımla bir kareoke köşemin olması." diyerek güldü. 

BENZETMELER MUTLU ETTİ

Yeni saç modeli hakkında da benzetmeler yapılan oyuncu, gazetecilerin saç modeli ile ilgili sorularını da yanıtladı.

Serenay Sarıkaya, saçları ve Gülşen Bubikoğlu benzetmesi hakkında, "Saçlarımı uzun zamandır uzun kullanıyordum. Devam eden ve yeni sezonu çekilecek olan projemde daha rahat edebilmem için kestirdim aslında saçımı. O projem bitene kadar da böyle kalacak. Ne mutlu böyle benzetmelere. Çocukluğumda da böyle şeyler denemiştim, çok da uzak sayılmam bu modele aslında." dedi. 

"HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPIYORDUR"

Geçtiğimiz hafta ülke gündeminde yaşanan kadın cinayetleri ve kadına şiddet olayları hakkında Gülben Ergen, Serenay Sarıkaya hakkında bir paylaşım yapmıştı.

Gazetecilerin Ergen'in bu paylaşımını sorması üzerine Sarıkaya, "Bu konuyla ilgili hiç bir şey söylemek istemiyorum. Herkes bence çok acı çekiyor olanlardan dolayı. Herkes de acısını türlü yollar ile dile getirmeye çalışıyor. Bana yönelik bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bence artık söylenecek bir şey yok, ardı arkası kesilmiyor çünkü. Yapılması gereken şeyler var bence. Herkes üzerine düşeni kendi adına mutlaka yapıyordur ve yapacaktır. Ben de kendi adıma ne yapmam gerekiyorsa onunla ilgili araştırıyorum bu konunun bir parçası olmak için." diyerek sitemde de bulundu.

"BİR TANE POST ATIP KENDİME GELİP DEVAM EDEBİLİYORUM MU SANIYORSUNUZ? EDEMİYORUM"

Sarıkaya daha sonra kendisine gelen, 'İstanbul Sözleşmesini anmadın' tepkilerimden sonra sosyal medya hesabından açıklama yaptı. İşte o açıklama:

Kendinize gelin! İstanbul sözleşmesi yaşatır evet! Bunu zaten yıllardan beridir söyledik. Yol haritasını zaten oradan çıkardık kendimize. Sokak hayvanları için yasayı geri çek dedik! Şiddetin her türlüsünü durdur dedik!! Doğru bir tane bu konularda ve yapılması gereken de belli!! Birinin bir şeyi söylemesi, söyleyememesi, doğru ifade etmesi ya da yanlış ve eksik ifade etmesi gerçeğin ta kendisini değiştirmez, değiştiremez. Ben politik bir insan değilim belki doğru, belki aktivist de değilim ama bu gerçeğin kendisi ile yaradılışım gereği duygusal bir varlık, hele de bir kadın olarak ilgilenmediğim ve hiç bir şey yapmadığım ve hissetmediğim, kayıtsız kaldığım anlamına gelmez. Söylenen sözlerin asıl amaçtan bizi uzaklaştırdığı, öfkemizi ve sinirimizi kusmak için sürekli başka denekler aradığımız bir dönemdeyiz. Bunu bile anlıyorum. Bende öfkeli ve tahammülsüzüm artık her şeye karşı. Ama bunlarla ilgili bütün öfkemizi sadece birine kan kusmak, kötü, yanlış ve eksik olanı büyütmek suretiyle çıkaramayız. İyi olanı, doğru olanı büyütüp çoğaltmak zorundayız. Sorun tam da burdan kaynaklanıyor zaten. İyi olanı da yok etmek istiyoruz. Sırası gelince şimdiye kadar söyleyemediklerimizi tek bir hedef üstüne yöneltip söylüyoruz ve geçiyor bitiyor. Tortusu sadece hedef haline getirilen insanlar üstünde kalıyor. Asıl meseleye hiç bir faydası yok ki bunun!! Konu ben ya da bir başkası değil ki… Konu sosyal medyada bunu yaptı şunu yapmadı tahtaya yazalım unutmayalım değil ki. Konu artık söylenen her şeyin yetersiz ve manasız oluşu… Konuşacak yerimiz kalmadı, daha fazla acıyacak yerimizde... Asıl bunu bize hissettiren, bizi bu kadar savunmasız kılan sebepleri unutmamak gerek! Ben artık somut bir değişimin, bir hareketin parçası olmak istiyorum. Bununla ilgili uğraşıyor ve çalışıyorum. Toplum önündeki kimliğim bunun gerektirdiği için de değil, bu ülkenin bir evladı olarak bunun artık şart olduğunu hissettiğim için. Korku neden ve nasıl elimdeki avucumdakileri kaybetmekten sebep olabilir ki… Böyle bir dönemde, her gün bunca kan donduran, saf kötülük olurken bunun ne önemi var ki… Bir tane post, bir slogan atıp, bir iki destek sözü söyleyip gündelik hayatıma devam edebiliyorum mu sanıyorsunuz. Edemiyorum… Bunu daha sahte buluyorum hatta. Korku kendini ifade etmekten, özgür olmaktan, iyi ve mutlu olmaktan, hür yaşamaktan, yaşam hakkından korkmak artık… Bu temeller olmadan hiç bir şeyin anlamı olmadığı gibi, bu temelleri yeniden sağlamadan da konuşmanın bir anlamı yok benim için. Devir hareket devri.

patronlardunyasi.com