Ekonomi


Geçen yıl 28 milyar dolara yakın ihracat gerçekleştirilen serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketler, ruhsatlarını kaybetme riski ile karşı karşıya. Serbest bölgelerden yurtiçine ihraç kayıtlı olsa dahi yapılan satışları ocak ayı itibari ile ithalat sayan Ticaret Bakanlığı, şirketlere 31 Mart’a kadar zaman tanıdı. Belirlenen süre sonunda geriye dönük işlemlerin incelenmesi sonucunda yurtiçine satış yapan şirketlerin yurtiçi yönlü ruhsatları iptal edilecek. Bunun serbest bölgelerde faaliyet gösteren şirketlerin kapanması anlamına geldiğini belirten bölge şirketlerinin temsilcileri, ihracat kayıtlı yapılan satışların istisna tutulmasını istiyor. Özellikle tekstil ve hazır giyim gibi son yıllarda rekabet gücü kaybolan sektörlerde bu uygulamanın yeni kapanma ve istihdam çıkışlarını beraberinde getireceğini dile getiren iş insanları, “Yurtdışına sat denildiğinde Türkiye’deki konfeksiyoncular ölüyor. Çünkü benden mal alamaz hale geliyor. Konfeksiyon sektörüne Türkiye’den çık demek bu. Bu ayrıca ihracatın da düşmesine yol açacak. Zira geçen yıl bu şekilde 5 milyar dolara yakın yapılan ihracatın sıfırlanması anlamına geliyor” ifadelerini kullanıyor.

31 MART’A KADAR SÜRE VERİLDİ

Türkiye’de halihazırda 19 serbest bölge ve bu bölgelerde faaliyet gösteren 3 bine yakın işletmede 2024 sonu itibarıyla 96 bini aşkın istihdam sağlanıyor. Serbest bölgelerde ticaret hacmi 2024’ün tamamında bir önceki yıla göre yüzde 10 düşüşle 27 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu hacim yurtiçinden serbest bölgeye, serbest bölgeden yurtdışına, yurtdışından serbest bölgeye ve serbest bölgeden yurtiçine olarak sıralanıyor. 2024’te 4 milyar 179 milyon dolar olan “serbest bölgelerden yurtdışına” satışlara yönelik yeni bir düzenleme geldi. Bölgelerde faaliyet gösteren şirketlere gönderilen yazıda artık doğrudan ihracatı artırmak amacı ile bu özel alanlardan yurtiçine yapılan satışların ihracat sayılmayacağı, aksi hareket eden şirketlerin ruhsatının iptal edileceği bildirildi. Bunun için de 31 Mart 2025’e kadar süre verildi. Sorun tam da bu noktada başlıyor zira bu tehdit ihracat kayıtlı satışları da kapsıyor. Yani serbest bölgede faaliyet gösteren bir şirket Inditeks, Hugo Boss ya da başka bir uluslararası şirkete satış yapsa dahi bu ihracat sayılmayacak.

“DİR KAPSAMINDA YAPILAN İTHALAT KATİ İTHALAT DEĞİLDİR”

Konuyla ilgili açıklama yapan Yünsa Dış Ticaret Sorumlusu Fatih Işık Yakut, “Sıkıntımız yurt içinde kendi üreticilerimiz ile ilgili. Biz serbest bölgeden malı çıkardığımızda ihracatımızı gerçekleştirmiş oluyoruz. Sonra Türkiye’deki dikici firmaya teslim etmek üzere yurtdışındaki firmaya malı faturalandırıyorum. Dikici firma, Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında kumaşı çekip vergilerini teminata bağlıyor. Ürün hazır olunca yurtdışına göndererek ihracat yapmış oluyor. Kumaşın ihracatını ben, kumaşın girdisinden takım elbise yaptığı kısmı da o saydırmış oluyor” dedi. Mağduriyet nerede oluşuyor? Yakut, bu durumu şöyle açıklıyor:

“Serbest bölgeden yapılan bu işlem bir ihracattır doğru ama serbest bölgeden iç piyasadaki dikiciye bu malın çekilişi ise ithalat olarak görünüyor. Biz yaşadığımız bu mağduriyete istisna istiyoruz. Yeni dönemde artık tamamı yurtdışına satış isteniyor. Bu kapsamda yurtdışına sat denildiğinde de Türkiye’deki konfeksiyoncular ölüyor. Çünkü benden mal alamaz hale geliyor.”

Yakut’un verdiği bilgilere göre şirketlere 31 Mart’a kadar süre verilmiş. 31 Mart’ta geriye dönük olarak işlemler incelenecek ve böyle bir satışın görülmesi halinde şirketlerin yurtiçine dönük ruhsatları iptal edilecek. Yakut, “Ben oradaki tesisi kapattığım zaman Türkiye’deki kumaşçılar benden kumaş alamayacak. Serbest bölgelerden DİR kapsamında yapılan ithalatlar kati ithalat değildir. Alan insan bunu zaten yurtdışı etmek zorundadır. Dolaylı ihracattır onun adı. Direkt ihracat aramanıza gerek yok” ifadelerini kullandı.

İKİ YÖNLÜ İHRACAT TEHLİKEDE

Ekonomim'den Yener Karadeniz'in haberine göre, bu konudan mağdur olan bir başka şirket ise Rota Dış Ticaret. Şirketin Dış Ticaret Sorumlusu Ercan Göçer, düzenlemenin serbest bölgelere satışı da etkileyeceğini dolayısıyla iki yönlü ihracatı tehlikeye attığını söyledi. Göçer, bu durumu şöyle açıkladı:“Büyük uluslararası markalar ile çalışıyoruz. Fiyatta anlaştıktan sonra kumaşı yurtiçinden alıyorum. Yani bu satış bir ihracat olarak kayıtlara geçiyor” dedi. Geçen yıl bu şekilde yapılan satışlar 3,6 milyar dolara ulaşıyor.

Göçer, şöyle devam etti: 

Yurt içi şirketlerin ihraç fiyatları ile yurtiçine verdikleri fiyat farklı, çünkü hem ihraç ettiği ürünün teşvikini alır hem de KDV’siz sattığı için oradan da indirim yapmış olur. Bu şekilde ürünü yüzde 20-25 iskonto ile alırız. Biz Türk menşeli mal alıyoruz. Firma bana ihraç ettiği ürünlerin üretiminde kullandığı tüm ürünlerin ithalatında da vergi iadesi alır. Buradaki kırılma noktalarından biri de bu. Kumaşçı bize neden ucuza veriyor çünkü hammaddelerin çoğunu ithal ediyor. Bu kumaşçı için büyük avantaj. Bu da rekabetçiliğimizin negatif olduğu bir dönemde çok önemli. Zira Mısır’a, Fas’a, Bangladeş’e çok fazla sipariş kaptırıyoruz. Biz bunu engellemeye çalışırken böyle bir olayın çıkması tekstil ve hazır giyim sektörünü zora sokuyor. Benim kumaş aldığım şirketler ilk 500’deki firmalar. Onlar ihracat beyannamesi ile bana ihraç ediyorlar. Ben ürünü geçici kabul ile alıp Türkiye’deki konfeksiyoncuya ihraç kaydı ile veriyorum. Konfeksiyoncu malı alırken 5100 adı verilen ihraç kaydı kodu ile alıyor. Bu da ihraç kaydı ile yapılan satıştır. Zaten Bakanlık bunu sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Kumaşı mamul haline getirip ihraç etmezse büyük cezalar var. Burada kayıp çok büyük. Birincisi benim mal aldığım firma. Onlar bana mal satamayacak. İkincisi ben satış yapamayacağım benim yaptığım satışlar da ihracat o da artık olmayacak. Üçüncüsü de devlet kaybedecek. İhracat düşmüş olacak. Bunların tamamı görmezden geliniyor. Burada kaybeden devlet olacak, bunu bürokratlara anlatamıyoruz” 

BASİT BİR İŞLEM İLE KÖTÜ NİYETLİ ŞİRKETLER AYRIŞTIRILABİLİR

Söktaş Dış Ticaret Sorumlusu Serap Akkaya, çalışma şekillerinin dolaylı ihracat olduğu bilgisini verdi. Yani şirket ürünlerini ihraç kayıtlı olarak satıyor ve ürünler başka bir konfeksiyon firmasında mamul haline geldikten sonra yurtdışına gönderiliyor. Akkaya, yazıda serbest bölgelerin ruhunun bu olmadığına dikkat çekildiğini belirterek, “Serbest bölgelerden sadece direkt ihracat olmalı ve sen bunu yapamadığın için ben senin ruhsatına Türkiye yönlü olarak bloke koyacağım diyor. Bu, bizim gibi bu işi bilerek, mevzuatına ve iş disiplinine uygun olarak yapan firmalar için hem iş hem istihdam hem de yatırım kaybı demek. Bu, ihracatı da baltalayan bir sistem. Biz uzun yıllardır ihracat yapıyoruz. Yani geçici ithalat kapsamında 5100 kodu ile ürünümüz çıkılıyor ve öbür tarafta gömlek olarak ihraç ediliyor. Bunların DİR kapsamında belgelerinin kapatılması için gerekli tüm yasal doküman sağlanıyor, sunuluyor. Ülkeye döviz kazandırıyoruz. İhracatı artırıyoruz, yatırımcı çekiyoruz…” ifadelerini kullandı.

Akkaya, şöyle konuştu:

“Bu işi yanlış yollar ile yapanların önünün kesilmesini ve bizim gibi titizlikle yapan, hakkını veren firmaların ayrıştırılmasını istiyoruz. Buna istinaden de muafiyet istiyoruz. Çok basit bir işlem ile bu ayrılabilir. Ben dolaylı ihracat yapıyorum. 5100’ı karşı taraf da raporla ya da bir kod ataması ile ayrıştırılabilir. Çok kolay hallolabilir. Zaten sistem 5100 ile çıkan tüm datayı tutuyor.”

patronlardunyasi.com